2 Kasım 2013 Cumartesi

Vakıf Yöneticisinin Şartları

Soru 906: Vakfeden kişi veya hâkim tarafından atanan vakıf mütevellisinin (yöneticisinin), vakıf işlerini yürütmesi karşılığında kendisine ücret alması veya kendisinin yerine vakıf işlerini yürütmesi için vekil olarak tuttuğu başka birine ücret vermesi caiz midir?

Cevap: Vakıf mütevellisi (yöneticisi), ister vakfeden kişi tarafından atanmış olsun, ister hâkim tarafından, vakfeden kişi, ona vakıf işlerini yürütmesi karşılığında bir ücret belirlememişse, vakfın gelirinden yaptığı işin emsaline verilen ücreti alabilir.

Soru 907: Özel Hukuk Mahkemesi, vakıf mütevellisinin işlerini denetlemesi için vakıf yöneticisinin yanına emin bir kişi tayin etmiştir. Vakıf yöneticisinin kendisinden sonra vakfa yönetici tayin etme hakkı öngörülmüşse, acaba bu durumda mahkeme tarafından atanan bu kişiye danışıp onayını almadan yönetici tayin edebilir mi?

Cevap: Eğer vakfın şer'î mütevellisinin (yöneticisinin) işlerini denetlemesi için mahkeme tarafından verilen emin atama kararı, yöneticinin vakıf yönetimiyle ilgili bütün işlerini, hatta kendisinden sonra vakfa yönetici tayin etmesini de kapsıyorsa, bu durumda kendisinden sonraki yöneticiyi tayin etmede denetleyici emin kişiye danışmadan kendi başına hareket etme hakkı yoktur.

Soru 908: Bir camiye komşu ev ve arsa sahipleri camiyi genişletmek için mülklerinin bir bölümünü camiye bağışlamışlar. Cuma imamı da âlimlerle istişare ettikten sonra bu arazinin vakıf olduğuna dair müstakil bir vakfiye düzenlenmesine karar vermiş, araziyi camiye bağışlayanlar da buna muvafakat etmişlerdir; fakat camii ilk yaptıran kişi buna razı olmuyor ve vakfın tamamının yöneticisi olmak için yeni arazinin vakfının da eski vakfın vakfiyesine kaydedilmesini istiyor; acaba onun böyle bir şeye hakkı var mı ve isteğini kabul etmek zorunlu mudur?

Cevap: Camiye yeni ilhak edilen araziyi vakfetmek, ona vakfiye düzenlemek ve özel yönetici tayin etmek, yeni vakfedenlerin yetkisindedir ve önceki yöneticinin buna engel olmaya hakkı yoktur.

Soru 909: Hüseyniye vakfı tamamlandıktan sonra yö-neticileri bir iç tüzük yazar, ancak tüzüğün bazı maddeleri vakfın gerekleriyle çelişirse, şer'an bu maddelere göre davranmak caiz midir?

Cevap: Vakıf yöneticilerinin, iç tüzükte vakfın ge-rekleriyle çelişen bir kural koyma hakları yoktur ve şer-'an o kurala göre amel etmek caiz değildir.

Soru 910: Vakıf için atanan yöneticiler birkaç kişi olursa, yönetim işlerinde bazılarının diğerlerinin görüşünü almadan tek başına hareket etmesi şer'an sahih midir? Eğer vakıf işlerini yürütmek konusunda yöneticiler arasında görüş ayrılığı çıkarsa, her birinin kendi görüşüne göre davranması caiz midir, yoksa bu konuda hepsinin şer'î hâkime mi müracaat etmesi gerekir?

Cevap: Vakfeden kişi, vakıf yönetimini mutlak olarak onlara devretmişse ve onların bazılarının ve hatta çoğunluğunun müstakil olduğunu gösteren bir belirti ve delil de yoksa, bu durumda vakıf işlerinin tümünün ve hatta bir kısmının idaresinde onlardan hiçbiri ve hatta çoğunluğu müstakil davranamaz; aksine vakıf işlerinin idaresinde aralarında istişare ederek ortak bir karara varmalıdırlar. Aralarında ihtilâf çıktığı takdirde, onları ortak bir görüş etrafında toplaması için şer'î hâkime mü-racaat etmeleri farzdır.


Cevap: Bu iş şer'an sahih değildir ve yönetici olarak atanırken kendisine böyle bir yetki verilmeyen birinin, yönetimde olan başka birini yönetimden almasıyla o kişi azledilmiş olmaz.

Soru 912: Eğer yöneticilerden bazıları diğer yöneticilerin vakfa ihanet ettiğini iddia ederek yönetimden alınmalarında ısrar ederlerse, bu konuda şer'an hüküm nedir?

Cevap: Vakfa ihanetle suçladıkları kişilerin durumunun açıklığa kavuşması için şer'î hâkime müracaat etmeleri gerekir.

Soru 913: Eğer bir kimse, bir gayrimenkulü umumun hayrına vakfederek yönetimini hayatta olduğu müddetçe kendisine, ölümünden sonra da büyük oğluna bırakır ve vakfın yönetimi konusunda ona özel birtakım yetkiler verirse, bu durumda Vakıflar ve Hayır İşler Müdürlüğü'nün yöneticinin yetkilerinin tamamını veya bir kıs-mını ondan almaya hakkı var mıdır?

Cevap: Vakfeden kişi tarafından atanan yönetici vakfı yönetme yetkilerini aşmadıkça, vakfeden kişinin vakıf akdinde belirttiği üzere, vakıf işlerinin idare yetkisi ona aittir ve onun vakfeden kişinin vakıf akdinde belirttiği yetkilerini değiştirmek şer'an sahih değildir.

Soru 914: Bir kimse camiye bir arsa vakfetmiş ve onun yönetimini nesilden nesle kendi soyundan gelenlere, nesli bittikten sonra da o camide beş vakit günlük namazları kıldıran imama bırakmıştır. Bu karar üzerine yöneticinin nesli tükendikten sonra vakıf yönetimini camide bir süredir günlük namazları kıldıran âlim üstlendi. Fakat şimdi o âlim kalp krizi geçirdiği için orada cemaat namazı kıldırma gücüne sahip değildir. Bu nedenle şimdi Cemaat İmamları Şurası bu camide imamlık yapması için başka bir âlim tayin etmiştir. Bu durumda acaba önceki âlim vakfın yönetiminden alınmış olur mu, yoksa cemaat namazı kıldırması için bir vekil veya temsilci tayin ederek vakfın yöneticiliğinde kalma hakkı var mıdır?

Cevap: Eğer o âlim, beş vakitlik günlük namazlarda o camide cemaat imamı olması vasfıyla vakfın yönetimine getirilmişse, şimdi hastalanması sebebiyle veya herhangi başka bir nedenle o camide namaz kıl-dıramıyorsa, vakfın yönetimi kendiliğinden onun yetkisinden çıkar.

Soru 915: Bir şahıs, geliri Resulullah'ın (s.a.a) soyundan gelen seyyitlere yardım edilmek ve yas merasimleri düzenlenmesi gibi bazı özel hayır işlerde harcanmak üzere emlâkini vakfetmiştir. Şimdi vakfın gelirlerinden sayılan kira fiyatlarının yüksek olmasına rağmen bazı kurumlar veya kişiler, imkânlarının olmayışı veya başka kültürel, siyasî, içtimaî ve dinî sebeplerle o vakfedilmiş mülkü çok düşük bir fiyata kiralamak is-tiyorlar. Bu durumda acaba Vakıf Müdürlüğü'nün vakfı günlük fiyatından düşük bir fiyata kiraya vermesi caiz midir?

Cevap: Vakfın şer'î yöneticisinin ve vakıf işlerini yürüten sorumlunun, vakfı kiraya vermede ve kira miktarını belirlemede vakfın çıkar ve maslahatını gözetmesi farzdır. Dolayısıyla kira miktarının indirilmesi, kiracının özel durumu veya o mülk üzerinde yapılacak iş önemi itibariyle vakfın çıkar ve maslahatına uygunsa, bu-nun sakıncası yoktur; aksi durumda caiz değildir.

Soru 916: Rahmetli İmam Humeyni'nin görüşüne göre, caminin yöneticisi olmaz. Acaba bu hüküm; vaaz, irşat ve ahkâm tebliği toplantıları düzenlemek için camiye vakfedilen emlâki da içerir mi? Eğer içerirse, camilerden birçoğunun vakfedilmiş emlâki ve bu emlâkin sürekli kanunî ve şer'î yöneticileri bulunduğu ve Vakıflar Müdürlüğü'nün de onlara yönetici vasfıyla baktığı dikkate alındığında, acaba vakfedilmiş bu emlâkin yöneticilerinin yönetimi terk etmeleri ve onların idaresi görevini yerine getirmekten kaçınmaları caiz midir? Oysa İmam Humeyni (r.a) bir soruya verdiği cevapta, yöneticinin vakıf yönetimini bırakamayacağını, vakfeden kişinin belirlediği kurallara uygun davranması gerektiğini ve bu konuda müsamaha etmesinin caiz olmadığını belirtiyor.

Cevap: Caminin yöneticisinin olamayacağı hükmü, caminin kendisine ait olup camilerin çıkarları için vakfedilen vakıfları kapsamaz; bu durumda ahkâm tebliği, vaaz, irşat vs. için camiye yapılan vakıfları kapsamayacağı açıktır. Dolayısıyla ister özel vakıflara, ister genel vakıflara, hatta caminin eşyaları, ışıklandırılması, suyu ve temizliği gibi ihtiyaçları gidermek için vakfedilen mülke de yönetici tayin etmenin sakıncası yoktur ve atanan yönetici bu vakıfların yönetimini bırakamaz, aksine bu iş için bir kişiyi vekil tutmakla da olsa vakfeden kişinin vakıf akdinde belirlediği hususlara uygun olarak vakıf işlerini idare etmesi gerekir ve hiç kimsenin ona vakıf yönetiminde engel olma ve ona baskı yapma hakkı yoktur.

Soru 917: Vakfın şer'î yöneticisinin dışında başka birisinin vakıf işlerine karışarak vakıf işlerine müdahale etmesi, vakıfta tasarruf etmesi ve vakıf akdinde belirtilen şartları değiştirerek yöneticiyi güç durumda bırakması caiz midir? Ve acaba bu şahsın vakfın yöneticisinden, vakfedilen araziyi onun uygun görmediği birine vermesini istemesi caiz midir?

Cevap: Vakıf işlerini, vakfeden kişinin vakıf akdinde belirttiği şartlara uygun olarak idare etmek, sadece vakfın özel şer'î yöneticisine aittir. Vakfın vakfeden kişi tarafından atanan özel bir yöneticisi olmaması durumunda ise, vakıf işlerinin idaresi Müslümanların hâkimine aittir ve başkalarının bu işe müdahale etme hakkı yoktur; nitekim vakfın şer'î yöneticisinin de vakfın yönünü ve vakıf akdinde belirtilen şartlarını değiştirmeye hakkı yoktur.

Soru 918: Vakfeden kişi vakfı denetlemesi için birini tayin eder ve onu Müslümanların veliyy-i emri dışında hiç kimsenin bu görevden azledemeyeceğini şart koşarsa, acaba o kimse kendisini bu işten azledebilir mi?

Cevap: Vakıf denetleyicisinin denetleme görevini kabul ettikten sonra kendisini bu görevden azletmesi caiz değildir; nitekim bu iş vakıf yöneticisi için de caiz değildir.

Soru 919: Bir bölümü özel ve diğer bölümü de genel olan bir vakıf var; vakfeden kişi, bu vakfın yönetimini şöyle belirtmiştir: "Her birinin ölümünden sonra vakıf işlerini, birinci kuşağın ikinci kuşağa öncelikli olması kaydıyla, nesilden nesle erkek evlâtların en büyüğü, en liyakatlisi ve en yetkini üstlenecektir." Bu durumda eğer aynı kuşak içinde bu şartlara sahip olan erkek evlât, vakfın yönetimini üstlenmekten kaçınarak kendisinden daha liyakatli ve daha yetkin gördüğü küçük evlâdın yönetimine muvafakat ederse, acaba küçük olan evlâdın, diğer şartlara da sahipse, bu vakfın yönetimini üstlenmesi caiz midir?

Cevap: Yönetim şartlarına sahip olan kişi yönetimi kabul etmeyebilir; fakat kabul etmişse ihtiyat gereği ken-disini azletmesi caiz değildir; ama, vakıf işlerinin idaresi için güvenilir ve liyakatli birini vekil etmesinin sakıncası yoktur. Bunun gibi birinci kuşaktan yönetim şartlarına sahip olan bir kişi bulunduğu ve vakıf yönetimini kabul ettiği sürece, sonraki kuşaktan birinin vakıf işlerinin yönetimini üstlenmesi caiz değildir.

Soru 920: Yönetim şartlarına sahip olmaları durumunda yönetimi üstlenebilecek olan mevkufun aleyhlerden bazıları, şer'î hâkime müracaat ederek kendilerini yönetime atamasını isterler; fakat yöneticilik şartlarına sahip olmadıkları için hâkim onların bu isteklerini kabul etmez. Acaba onların, yaş bakımından kendilerinden küçük olmasından dolayı şartlara sahip olan kişinin yönetime tayin edilmesine karşı çıkmaları caiz midir?

Cevap: Yöneticilik şartlarına sahip olmayan birinin yönetime geçme ve şartlara sahip olan kişinin bu göreve tayin edilmesine karşı çıkma hakkı yoktur.

Soru 921: Vakıf işlerine atanan kişi, herhangi bir sebeple vakfı idare etmede kusur ve ihmalkârlık gösterirse, onu yönetimden alarak yerine başkasını tayin etmek caiz midir?

Cevap: Sırf vakıf işlerinin idaresinde kusur edip ihmalkâr davranmak, yöneticiyi yönetimden alarak yerine başkasını tayin etmek için şer'î bir ruhsat olamaz; bu durumda onu vakıf işlerini idare etmeye zorlaması için şer'î hâkime müracaat etmek gerekir. Eğer onu zorlamak mümkün olmazsa, ondan, vakıf işlerini idare etmesi için liyakatli birini kendisine vekil seçmesi istenir veya hâkim onun yanına güvenilir bir kişi verir.

Soru 922: Ehlibeyt İmamlarının (selâm üzerlerine olsun) evlâtlarının (imamzadelerin) çeşitli köy, kasaba ve şehirlerinde bulunan türbeleri, özel vakıf olmadıkları gibi, asırlardan beri belli yöneticileri de bulunmamaktadır. Bu türbelerin korunması, onarımı, tadilatı, halk tarafından yapılan teberru ve nezirleri toplama gibi işleri üstlenme ve tasarrufta bulunma yetkisi kime aittir? Ve acaba bir kimse, eskiden beri cenazelerin defnedildiği bir mezarlık olan imam evlâtlarının türbe ve haremleri arazisinin mülkiyetinin kendisine ait olduğunu iddia e-debilir mi?

Cevap: Özel bir yöneticisi olmayan mübarek türbelerin ve genel vakıfların yönetiminden Müslümanların şer'î hâkimi ve emir sahibi sorumludur ve bu yönetim şimdi veliyy-i fakihin Vakıflar ve Hayır İşler Kurumu'ndaki temsilcisine verilmiştir. Eskiden beri Müslümanların cenazelerinin defnedilmesi için kullanılan türbe ve harem avluları arazisi genel vakıf hükmündedir; ancak hâkim nezdinde şer'î yolla aksinin ispatlanması müstesna.

Soru 923: Vakıftan yararlanan ve tümü Müslüman olan kişilerin, Vakıflar Müdürlüğü'ne, Müslüman olmayan birini vakıf yöneticisi olarak tayin edilmesi için tanıtmaları caiz midir?

Cevap: Müslümanlara ait bir vakfın, Müslüman olmayan kimse tarafından yönetilmesi caiz değildir.

Soru 924: Vakfeden kişi tarafından vakıf yönetimine atanan ve atanmayan kişiler kimlerdir? Vakfeden kişi vakfın yönetimine belli bir kişiyi tayin eder ve kendisinden sonraki yöneticinin tayinini de ona bırakırsa, acaba birinci yöneticinin kendisinden sonra vakıf yöneticisi olarak tayin ettiği kişi de [vakfeden kişi tarafından] atanmış yönetici sayılır mı?

Cevap: Vakfeden kişi tarafından atanan yönetici, vakfeden kişinin vakıf akdinde yönetici olarak tayin ettiği kişidir. Eğer vakfeden kişi vakıf akdinde yönetici tayinini kendisi tarafından atanan yöneticiye bırakmışsa, bu durumda onun kendisinden sonraki yöneticiyi tayin etmesinin sakıncası yoktur ve onun vakıf yöneticisi olarak tayin ettiği kişi, vakfeden kişi tarafından yönetime geçirilen kişi hükmündedir.

Soru 925: Vakıf yöneticisinin, vakıf yönetimini Vakıflar ve Hayır İşler Müdürlüğü'ne devretmesi caiz midir?

Cevap: Vakıf yöneticisinin bunu yapması caiz değildir; fakat vakıf işleriyle uğraşmaları için Vakıflar Müdürlüğü'nü veya başka bir şahsı vakıf işlerinin takibi için vekil tayin etmesinin sakıncası yoktur.

Soru 926: Mahkeme, vakıf işlerinin idaresinde kusur etmekle suçlanan vakıf yöneticisinin uygulamalarını gö-zetim ve denetim altında tutması için güvenilir birini tayin eder ve vakıf yöneticisi kendisine yöneltilen suçlamalardan aklandıktan sonra da ölür. Acaba bu durumda denetleyici güvenilir kişinin, bu göreve mahkeme tarafından atanmasından birkaç yıl önce vakfın asıl yöneticisinin aldığı karar ve uygulamaları onaylayıp geçerli kılmak veya iptal ve feshetmek suretiyle müdahale etme ve görüş yürütme hakkı var mıdır, yoksa sorumluluk ve denetim hakkı, sadece denetleyici tayin olduğu andan yöneticinin ölümüne kadar mıdır? Yöneticinin aklanmasından şimdiye kadar denetleyici kişinin denetiminden alınmadığı dikkate alındığında, acaba yöneticinin kendisine yöneltilen suçlamalardan aklanmasıyla denetleyici kişinin sorumluluk ve yetkisi sona erer mi, yoksa denetleyicinin sorumluluk ve yetkisinin son bulması için mahkeme tarafından görevinden alınması mı gerekir?


Cevap: Eğer şer'î yöneticinin yanına güvenilir bir kişinin verilmesi, vakıf işlerinin idaresi konusunda ona yöneltilen suçlamalardan dolayı ise, bu durumda sadece belirlenen konularla ilgili olarak gözetim ve denetimde bulunabilir. Suçlanan yöneticinin aklanması ve ithamlardan kurtulmasıyla denetleyicinin denetim konusundaki yetkisi sona erer. Ve yine önceki yöneticinin ölümünden sonra vakıf yönetiminin başkasına geçmesiyle, mezkur güvenilir kişi vakıf işlerine ve vakfın yeni yöneticisinin uygulamalarına müdahale edemez.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder