Soru 621: Baliğ olmayan yetimin ettiği hediyeyi kullanmak
şer'an caiz midir?
Cevap: Şer'î velisinin iznine bağlıdır.
Soru 622: Bir arsaya
ortak olan iki kardeşten biri kendi hissesini karşılıklı hibe yöntemiyle büyük
kardeşinin oğluna bağışlar ve hissesini ona teslim eder; acaba bu durumda hibe
eden kişinin evlâtlarının, babalarının ölümünden sonra bu hissede miras iddia
etme hakları var mı?
Cevap: Ölen kardeşin hayattayken o
arsadaki hissesini kardeşinin oğluna bağışlayarak teslim ettiği ve onun
yetkisine bıraktığı ispatlanırsa, ölümünden sonra mirasçılarının o arsada
hiçbir hakkı yoktur.
Soru 623: Babası için
babasının arsasında bir ev yapan kimse, daha sonra babası hayattayken aynı bina
üzerinde babasının izniyle kendisi için de bir kat çıkar. Bu adamın, babasının
ölümünden birkaç yıl sonra öldüğü, ikinci katın hibe olduğuna veya nasıl
kullanıldığına delâlet edecek hiçbir belge ve vasiyetin olmadığı dikkate
alınacak olursa, acaba evin ikinci katı onun ve ölümünden sonra da
mirasçılarının olur mu?
Cevap: Eğer o,
kullandığı ikinci katın yapım masraflarını kendisi vermişse ve babası hayatta
olduğu sürece ikinci kat hiçbir tartışma konusu olmadan onun elinde kalmışsa, o
evin şer'an ona ait olduğuna hükmedilir ve ölümünden sonra onun mal varlığından
sayılır ve mirasçılarının olur.
Soru 624: Ben on bir yaşındayken babam sahip olduğu evlerden
birini resmen benim adıma geçirmiştir. Bir arsayla başka bir evin yarısını da
kardeşimin adına ve bu evin diğer yarısını ise annemin adına geçirmiştir.
Babamın ölümünden sonra diğer mirasçılar babamın benim adıma geçirdiği evin
şer'an bana ait olmadığını ve babamın bu evi kendisinden zapt edilmemesi için
benim adıma geçirdiğini iddia ediyorlar. Oysa babamın kardeşim ve annemin adına
geçirdiği emlâkin onlara ait olduğunu itiraf etmekteler. Babamın bu konuda
herhangi bir vasiyeti ve şahidi de olmadığı göz önünde bulundurulursa hüküm
nedir?
Cevap: Babanın kendisi hayattayken
bazı mirasçılara bağışladığı emlâk, bağışlayan kişinin hayatında sahih bir
şekilde teslim edilmiş ve tapusu bağışlanan kişinin adına geçirilmişse, o adam
şer'an ona sahip olur ve diğer mirasçılar bu konuda ona engel olamazlar; ancak
güvenilir bir yolla babanın o mülkü hediye etmediğinin ve senedi sadece
formalite icabı onun adına geçirdiğinin ispatlanması durumu müstesna.
Soru 625: Kocam ev
yaparken ev yapımında ben de ona yardım ediyordum. Öyle ki bu işteki ona yaptığım bu yardımlar masrafların
azalmasında ve ev yapımının tamamlanmasında etkili oldu. Bu arada kocam
defalarca bana eve ortak olduğumu ve ev yapımı bittikten sonra üçte birini
benim adıma geçireceğini söylemişti. Fakat kocam bunu gerçekleştirmeden önce
öldü ve şimdi de benim iddiamı ispatlayacak herhangi bir belge veya vasiyet
yoktur; bu konuda hüküm nedir?
Cevap: Sırf ev yapımında yardım etmek
veya sırf sizi eve ortak edeceğini vadetmesi sizin evin mülküne ortak olmanıza
gerekçe oluşturmaz. Dolayısıyla muteber bir yolla kocanızın hayattayken evin
bir bölümünü size bağışladığı ispatlanmazsa, sizin o evde kendi miras
payınızdan başka hakkınız yoktur.
Soru 626: Eşim aklî
dengesi yerinde olduğu dönemde bankanın sorumlusunu çağırarak kendi imzası ve
hastane müdürüyle banka sorumlusunun tanıklığıyla banka hesabındaki parasını
bana hibe etti ve bankadan para çekme hakkının bana ait olduğunu bildirdi.
Böylece banka bana çek senedi teslim etti ve ben bir ay zarfında o hesaptan
belli bir meblağ çektim. 1,5 ay sonra oğlu kocamı bankaya götürdü ve aklî
dengesi yerinde olmadığı, şuurunu kaybettiği dönemde bankada bu paranın eşine
ait olup olmadığını sordular. O da başıyla işaret ederek olumlu cevap verdi.
Tekrar ona bu paranın evlâtlarına ait olup olmadığını sordular, o yine aynı
şekilde olumlu cevap verdi. Acaba bu mal bana mı aittir, yoksa eşimin
evlâtlarına mı?
Cevap: Hibede mülkiyetin oluşması
için bağışlanan malı teslim almak şart olduğundan ve sırf senet imzalanması ve
parayı çekmek için çek senedi verilmesi yeterli olmadığından bu hibe şer'an
sahih değildir. Kocanın aklî dengesinin yerinde olduğu dönemde onun izniyle
kendiniz için bankadan çektiğiniz para size aittir ve eşinizin bankada geri
kalan parası ise onun mirasından sayılır ve mirasçılarına aittir ve kocanızın
aklî dengesini kaybettiği dönemdeki ikrarının da bir geçerliliği yoktur. Bu
konuda herhangi bir kanun varsa ona uyulması gerekir.
Soru 627: Acaba
çocukların, anneleri hayattayken onun kullanması için satın aldıkları eşyalar
ölümünden sonra onun mirasından sayılacak şekilde ona ait mallardan mı hesap
edilir?
Cevap: Eğer çocuklar anneleri için
satın aldıkları eşyaları ona hediye etmiş ve onun yetkisine bırakmışlarsa, bu
durumda ona ait mallardan olup ölümünden sonra annenin mirasından sayılır.
Soru 628: Kocanın, eşi
için satın aldığı altın süs eşyaları acaba eşine mi aittir, yoksa kocanın
malından olup ölümünden sonra mirasçıları arasında bölüştürüleceği ve eşinin de
kendi payına düşeni alacağı mirasından mı sayılır?
Cevap: Bu mücevherat eğer karısının
elinde ve yetkisindeyse ve karısı, bir kişinin kendi mülkünde tasarruf ettiği
gibi onda tasarruf ediyorduysa, aksi ispat edilmediği takdirde onun mülkü
olduğuna hükmedilir.
Soru 629: Evlilik
hayatı boyunca eşlere hediye edilen eşyalar sadece erkeğin mi, karısının mı,
yoksa her ikisinin mi mülkü sayılır?
Cevap: Durum, hediyelerin erkeklere
veya kadınlara has ya da birinin veya her ikisinin kullanabileceği şeylerden
olmasına göre değişir; dolayısıyla eğer görünürde eşlerden sadece birine hediye
edilmişse, o mal onundur; ama eşlerin ikisine de ortaklaşa hediye edilmişse,
ikisinin ortak malıdır.
Soru 630: Bir kimsenin
karısını boşaması durumunda, kadın düğün sırasında kendisine ailesi tarafından
verilen yatak, halı ve elbise gibi eşyaları kocasından isteyebilir mi?
Cevap: Bu eşyalar eğer kadının kendi
ailesinden aldığı veya kendisi için satın aldığı ya da bizzat kendisine
bağışlanan eşyalardan ise, kadının malıdır; aynen mevcut olurlarsa onları
kocasından isteyebilir. Eğer kadının ailesi ve akrabaları tarafından
damatlarına hediye edilmişse, bu durumda kadın kocasından onları isteyemez;
aksine bunların yetkisi kadının kocasına hibe edenlerin elindedir. Dolayısıyla
eğer bu mallar aynen mevcutsa ve kocası hediye edenlerin akrabası değilse, bu
durumda hediye edenin hibeyi feshedip malı geri alması caizdir.
Soru 631: Karımı
boşadıktan sonra kendi malımla satın alıp evlendiğimizde süs eşyası olarak
karıma vermiş olduğum altın ve diğer ziynet eşyalarını ondan geri aldım; acaba
şimdi bu eşyalarda tasarruf etmem caiz midir?
Cevap: Eğer onları eşinize kullanması
için ariyet (ödünç) olarak vermiş iseniz veya ona hibe etmişseniz ve bu eşyalar
eşinizin yanında hâlâ mevcut olur ve o kadın da akrabalarınızdan olmazsa,
hibeyi feshedip hediye ettiğiniz malları geri alabilirsiniz ve ondan bu şekilde
aldığınız malları kullanmanız caizdir; aksi durumda caiz olmaz.
Soru 632: Babam bana
bağışladığı arazinin tapusunu da resmen adıma geçirdi; fakat bir yıl sonra
pişman oldu; acaba şer'an o arazide tasarruf etmem caiz midir?
Cevap: Eğer babanız o yeri teslim
alarak kullanmaya başlamanızdan sonra pişman olup hediye etmekten vazgeçtiyse,
o arsa şer'an sizin mülkünüzdür ve babanızın hibeden vazgeçmesi sahih değildir.
Fakat babanızın pişmanlığı ve vazgeçişi araziyi ondan teslim almanızdan önce
olursa, kendi hibesinden vazgeçme hakkı vardır ve sizin de o andan itibaren bu
arazide bir hakkınız olmaz. Arazinin sırf resmen sizin adınıza geçirilmesi,
hibede geçerli olan teslim almanın gerçekleşmesi için yeterli değildir.
Soru 633: Kendisine
bir arsa hediye ettiğim kimse o arsanın bir bölümünde bir ev yaptı. Bu durumda
ona hediye ettiğim arsayı veya arsanın fiyatını istemem caiz midir? Ve yine
arsanın boş kalan bölümünü geri vermesini istemem caiz midir?
Cevap: Sizin izninizle arsayı teslim
alıp üzerinde ev yaparak tasarrufta bulunduktan sonra hediyeyi feshetmeye ve
ona hediye ettiğiniz arsayı veya arsanın fiyatını geri istemeye hakkınız
yoktur. Eğer hediye edilen arsanın bir bölümünde ev yapmak bölge halkının
örfüne göre arsanın tamamında tasarruf etmek sayılırsa, bu durumda onun hiçbir
bölümünü geri alamazsınız.
Soru 634: İnsanın
bütün mal varlığını çocuklarının birine hibe edip diğerlerini ondan mahrum
bırakması caiz midir?
Cevap: Eğer bu amel çocuklar arasında fitne ve ihtilâf
çıkmasına yol açarsa caiz değildir.
Soru 635: Birisi
evini, arsası üzerinde hüseyniye inşa edilmesi için ivazlı (karşılıklı) hibe
yöntemiyle ve resmî belgeyle beş kişiye hibe eder ve hüseyniye yapıldıktan
sonra on yıl boyunca onu hapsetmelerini[29] (uhdelerinde
tutmalarını) ve bu süreden sonra isterlerse vakfedebileceklerini şart koşar.
Bunun üzerine o beş kişi halkın yardımıyla hüseyniyeyi inşa ederler. Ardından
hapsedilen bu mülkün gözetimi, yönetimi ve vakıf akdinin şartlarıyla ilgili
işleri, vakfa yönetici ve denetleyici tayin etme yetkisini üzerlerine alırlar
ve bu doğrultuda resmî bir belge de düzenlerler. Acaba bu durumda haps edilmiş
hüseyniyeyi vakfetmek istediklerinde vakfa yönetici ve denetleyici seçmede
onların görüşüne uymak farz mıdır? Ve acaba bu şartlara uymamanın şer'an bir
sakıncası var mıdır? Yine eğer bu beş kişiden biri hüsey-niyenin vakfedilmesi
hususunda muhalefet ederse hüküm nedir?
Cevap: Onların, arsayı hibe eden
kişinin ivazlı (karşılıklı) hibe akdinde koştuğu şartlara uygun hareket
etmeleri farzdır. Dolayısıyla eğer vakfın veya hapsetmenin (uhdede tutmanın)
niteliğinde arsa sahibinin şartlarına aykırı davranırlarsa, arsa sahibi veya
mirasçıları ivazlı hibeyi feshetme hakkına sahip olurlar. O beş kişinin, uhdede
tutulan yeri idare ve denetleme yetkisi, vakfedilen malla onun yönetimi için
kararlaştırıp kaydettikleri şartlara gelince; eğer arsa sahibinin hibe akdinde
belirttiği üzere olursa, yani, hibe eden kişi bu işlerin tüm yetkisini
kendilerine devretmişse, onların bu kararlarına bağlı kalmak farzdır. Onlardan
bazıları hüseyni-yeyi vakfetmekten kaçındığı durumda eğer arsa sahibinin görüşü
hepsinin bu konuda birlikte karar almaları yönünde olmuş olursa, diğerleri onu
vakfedemezler.
Soru 636: Çocuğu
olmayan bir adam şahsî evinin üçte birini karısına bağışlamış ve bir yıl sonra
evin tamamını 15 yıllığına kiraya verdikten sonra vefat etmiştir. Evin hibe
edildikten sonra kiraya verildiği dikkate alındığında acaba bu hibe sahih
midir? Ve eğer ölen kişinin bir miktar borcu varsa, acaba borcunu evin
tamamından mı ödemek gerekir, yoksa üçte ikisinden ödeyip geri kalanını miras
kanununa göre bölüşmek mi gerekir? Ve acaba borçluların kira süresi bitinceye
kadar beklemeleri gerekir mi?
Cevap: Eğer ev sahibi karısına hibe
ettiği bölümü, evin tamamını kiraya vermeden önce, evin tamamını teslim alma
zımnında olsa bile karısına teslim etmişse ve karısı da akrabalarından ise veya
o miktarı ivazlı (karşılıklı) hibeyle hediye etmişse, hediye edilen miktarda
hibe sahih ve geçerlidir; kira da sadece hibe edilen miktarın dışında sahihtir.
Aksi durumda hibe edildikten sonra evin tamamının hibeden vazgeçmek kastıyla
kiraya verilmesiyle, hibe batıl olur ve hibeden sonra yapılan kiralama
sahihtir. Ölen kişinin borcuna gelince, bu borç o adamın ölünceye kadar sahip
olduğu mal varlığından çıkarılıp borçlulara ödenir. Onun hayattayken belli bir
süreye kadar kiraya verdiği şeyin menfaati o süre içerisinde kiracıya aittir;
kiraya verdiği şeyin kendisi ise onun mirasından sayılır. Dolayısıyla bu
mirasından borçları çıkarıldıktan sonra geriye kalanı ise mirasçılarının
malıdır; ancak mirasçılar kira süresi bitinceye kadar evden yararlanamazlar.
Soru 637: Birisi
vasiyetnamesinde, bütün gayrimenkul mallarını, karşılığında hayatta olduğu
müddetçe her yıl kendisine ve ailesine belli bir miktar pirinç vermesi şartıyla
evlâtlarından birine verilmesini kaydeder ve bir yıl sonra bütün bu mallarını o
evlâdına hibe eder; acaba bu mallar konusundaki vasiyeti, önceden yapıldığı
gerekçesiyle geçerli midir, dolayısıyla vasiyeti malının üçte birinde sahih
olup geri kalan malları ölümünden sonra bütün mirasçılarına mı aittir, yoksa
daha sonra malını hibe etmesiyle vasiyetinin batıl olduğuna mı hükmedilir? Bu
malların, hibe edilen kişinin yetkisinde ve elinde olduğu dikkate alındığında
hüküm nedir?
Cevap: Vasiyetten sonra hibe edilen
mal, eğer bağışlayan kişinin hayatında ve onun izniyle teslim edilip hibe
edilen şahsın yetkisine bırakılarak gerçekleştirmişse, hibeden önceki vasiyet
batıl olur; çünkü hibe, önceki vasiyetten vazgeçildiğini gösterir. Dolayısıyla
bağışlanan mal, o evlâdın mülkü sayılır ve diğer mirasçıların onda bir hakkı
yoktur; aksi durumda, vasiyet eden kişinin vasiyetten vazgeçtiği kesin olarak
ispatlanmadığı sürece vasiyet geçerlidir.
Soru 638: Acaba
babasının mirasından kendi payına düşen malları iki kardeşine bağışlayan
kişinin birkaç yıl sonra kardeşlerinden o malları geri istemesi caiz midir? Ve
eğer kardeşleri o malları iade etmekten kaçınırlarsa hüküm nedir?
Cevap: Hibe, teslim etmek ve teslim
almakla gerçekleştikten sonra hibe edenin hibesinden vazgeçmeye hakkı yoktur;
fakat teslim etme ve teslim almadan önce hibeden vazgeçerse, doğrudur ve geri
almasının sakıncası yoktur.
Soru 639:
Kardeşlerimden birisi mirastan kendi payına düşen bölümü kendi rızasıyla bana
hediye etti; fakat bir süre sonra mülk mirasçılar arasında bölüştürülmeden önce
hibeden vazgeçti, bu konuda hüküm nedir?
Cevap: Eğer mirastan kendi payına
düşen malı size teslim etmeden önce hibe etmekten vazgeçerse, sahihtir ve onun
size hibe etmiş olduğu malda hakkınız yoktur. Fakat size hibe ettiği şeyi
teslim aldıktan sonra hibeden vazgeçerse, bunun hiçbir etkisi yoktur ve onun
size hediye etmiş olduğu şeyde bir hakkı olmaz.
Soru 640: Bir kadın,
üzerine hac farz olduğu düşüncesiyle akrabalarının muvafakat etmemelerine
rağmen ölümünden sonra kendisi tarafından niyabeten hac yapması şartıyla ekili
tarlasını bir kimseye hibe eder. Sonra aynı tarlayı ikinci kez torunlarından
birine hibe eder ve ikinci hibesinden bir hafta sonra ölür; acaba birinci hibe
mi sahihtir, yoksa ikinci hibe mi? Tarla kendisine bağışlanan birinci kişinin
niyabeten hac hususunda ne yapması gerekir?
Cevap: Tarla
kendisine bağışlanan birinci kişi eğer bağışlayan kadının akrabalarından ise ve
kendisine bağışlanan malı onun izniyle teslim almışsa, birinci hibe sahih ve
gereklidir ve onun tarlayı bağışlayan kişi adına hac yapması farzdır; ikinci
hibe ise fuzulî olup doğruluğu hibe edilen birinci kişinin iznine bağlıdır.
Fakat birinci kişi hibe eden kadının akrabalarından değilse veya hibe edilen
malı hibe eden kadından teslim almamışsa, bu durumda ikinci hibe doğrudur ve
birinci hibeden vazgeçmek sayılır; neticede ikinci hibeyle birinci hibe batıl
olur. Bu durumda kendisine hibe edilen birinci kişinin tarlada hiçbir hakkı
yoktur ve hibe eden kadına niyabeten haccetmek de ona farz olmaz.
Soru 641: Henüz meydana
gelmemiş ve ileride oluşacak haklar, önceden hibe edilebilir mi? Eğer kadın
nikâh akdi esnasında ileride sahip olacağı malî hakları kocasına bağışlarsa,
acaba bu hibe sahih olur mu?
Cevap: Böyle bir hibenin sıhhati
sakıncalı ve hatta yasaktır. Dolayısıyla eğer kadının hibesi, gelecekte
oluşacak hakları, sulh sözleşmesine veya gerçekleştikten sonra düşürülmesi şartına dönüştürülürse,
sakıncası yok-tur; aksi durumda bunun bir yararı olmaz ve hukukî bir
sonuç doğurmaz.
Cevap: Bunun başlı başına hiçbir sakıncası yoktur.
Soru 643: Birisi kendi
hayatında bütün mallarını torununa hibe etmiştir. Acaba bu hibe, ölümünden
sonra kefen ve defin masrafları gibi harcanması gerekli olan bütün mallarını da
kapsar mı?
Cevap: Hibe eden kişi hayattayken
hibe ettiği mallar onun izniyle teslim alınmışsa, teslim alınan bütün mallarda
hibe geçerli olur.
Cevap: Bu mallar hediye sayılır;
ancak bunlar, onlardan bir iş yapana yaptığı iş karşılığında verilirse, işinin
ücreti sayılır.
Soru 645: Şehit
ailesine bir hediye verilirse bu hediye mirasçılarına mı, kefiline mi, yoksa
onların velisine mi aittir?
Cevap: Hibe
edenin niyetine bağlıdır.
Soru 646: Bazı
şirketler veya yerli ve yabancı bazı özel ve tüzel kişiler mal alım satımında
veya sanayi sözleşmeleri yapılırken vekil ve aracı olan kişilere bazı hediyeler
verirler; kendisine hediye verilen kişinin hediye veren kişinin yararına bir iş
yapması veya onun yararına bir karar vermesi muhtemel olduğundan, acaba onun bu
hediyeyi kabul etmesi ve alması şer'an caiz midir?
Cevap: Alış verişte veya sözleşme
yapılırken aracı veya vekilin karşı tarafla muamele yapmak karşılığında ondan
hediye almaması gerekir.
Soru 647: Şirketler
veya kişiler tarafından verilen hediyeler, onlara beytülmalden verilen
hediyeler karşılığında olursa, bunun hükmü nedir?
Cevap: Eğer beytülmalden verilen
hediyenin karşılığında olursa, onun beytülmale verilmesi gerekir.
Soru 648: Eğer hediye,
onu alan kişi üzerinde etkili olur ve uygun olmayan, hatta emniyet açısından
sakıncalı olan ilişkilere sebep olacak şekilde olursa, acaba bu hediyeyi almak
ve kullanmak caiz midir?
Cevap: Bu tür hediyeleri almak caiz değildir;
hatta bunları kabul etmekten kaçınmak farzdır.
Soru 649: Hediye, eğer
onu alan kişiyi hediye veren kişinin çıkarları yönünde propaganda yapmaya
teşvik amacıyla olursa, acaba onu almak caiz midir?
Cevap: Eğer kastedilen propaganda
şer'an ve kanunen caiz ise, sakıncası yoktur ve onun karşılığında hediye kabul
etmenin de sakıncası yoktur. Ancak resmî dairelerde bu konu, ilgili kanun ve
kurallara bağlıdır.
Soru 650: Eğer hediye,
görevli bir kimseye kanuna aykırı bir davranışa göz yumması, karşı çıkmaması ve
onaylaması için verilirse, onu kabul etmenin hükmü nedir?
Cevap: Bu tür hediyeleri kabul etmek
sakıncalıdır; hatta yasaktır. Ve genel olarak eğer hediye şer'an veya kanunen
yasak olan bir şeye ulaşmak veya sorumlu kimseyi onaylama hakkı olmadığı bir
şeyi onaylamaya yöneltmek için olursa, o hediyeyi almak caiz değildir; onu
kabul etmekten sakınması ve sorumluların da bunu engellemeleri farzdır.
Soru 651: Büyük
babanın, hayatta iken mallarının tamamını veya bir bölümünü ölen oğlunun
karısına ve çocuklarına bağışlaması caiz midir? Kızlarının buna itiraz etme
hakları var mıdır?
Cevap: Hayatta iken mallarından
istediği kadarını torunlarına veya oğlunun karısına bağışlayabilir ve
kızlarının buna itiraz etme hakları yoktur.
Soru 652: Çocuğu, kız
ve erkek kardeşi, anne ve babası olmayan bir kişi, mallarını karısına veya
karısının akrabalarına hibe etmek isterse, acaba bu iş şer'an caiz midir? Ve
acaba bunun belli bir miktarı ve sınırı var mıdır, yoksa mallarının hepsini
hibe edebilir mi?
Cevap: Mal sahibi hayatta olduğu
sürece mallarının hepsini veya bir bölümünü mirasçılarından olsun veya olmasın
istediği herkese bağışlayabilir.
Soru 653: Şehitler
Kurumu şehit oğluma Fatiha ve anma merasimi düzenlemem için bana bir miktar
para ve gıda maddesi vermiştir; acaba bu malı almamın ahi-rette bir sorumluluğu
var mıdır? Acaba bununla şehidin sevap ve mükâfatı azalır mı?
Cevap: Aziz şehit ailelerinin bu gibi
yardımları kabul etmelerinin sakıncası yoktur ve bunun şehidin ve şehit
ailesinin sevap ve mükâfatında bir etkisi yoktur.
Soru 654: Bir otelin
güvenlik sorumluları ve çalışanları, misafirlerin kendilerine bahşiş olarak
verdikleri şeyleri aralarında eşit olarak bölüştürmek için ortak bir sandık
tesis etmişlerdir; ancak müdür veya yardımcılarından bazıları diğerlerinden
fazla bir pay almak isti-yorlar ve bu da üyeler arasında anlaşmazlıklar
çıkmasına sebep oluyor; bunun hükmü nedir?
Cevap: Bu, bahşişi veren kimsenin
niyetine bağlıdır; onun belli bir kişiye verdiği bahşiş o kişinin kendisine
aittir, hepsi için verdiği bahşiş ise aralarında eşit olarak bölüştürülmelidir.
Soru 655: Bayram
harçlığı gibi küçük çocuklara verilen hediyeler o çocuğun ebeveynine mi aittir,
yoksa çocuğun kendi malı mıdır?
Cevap: Eğer babası o hediyeyi çocuğun
velisi unvanıyla almışsa, o mal küçük çocuğun malıdır.
Soru 656: İki kızı
olan bir anne tüm mal varlığı olan bir tarlayı torununa (kızlarından birinin
oğluna) hibe etmek ister ve böylece ikinci kızı mirastan mahrum kalır; acaba
onun bu hibesi sahih midir, yoksa öteki kızı annesinin ölümünden sonra tarladan
kendi payına düşeni isteyebilir mi?
Cevap: Eğer anne hayattayken mülkünü
torununa bağışlamış ve bunu da ona teslim etmişse, mülk hibe edilen kişiye
aittir ve kimse buna itiraz edemez. Eğer ölümünden sonra bu tarlayı o torununa
vermelerini vasiyet etmişse, vasiyeti mirasının sadece üçte birinde geçerlidir
ve üçte birinden fazlasında geçerli olması ise mirasçıların izni gerekir.
Soru 657: Bir kimse
tarlasının bir bölümünü kardeşinin oğluna hibe eder ve yeğenine yanında bulunan
iki üvey kızını oğullarıyla evlendirmesini şart koşar. Yeğen ise üvey
kızlarından birini hibe edenin oğullarından biriyle evlendirir, ancak ikinci
üvey kızını evlendirmekten kaçınır; acaba bu hibe mezkur şarta rağmen sahih ve
gerekli midir?
Cevap: Bu hibe sahih ve gereklidir;
fakat mezkur şart batıldır. Çünkü üvey babanın üvey kızları üzerinde velâyeti
yoktur; onların babaları ve babalarının babası olmadığı taktirde kiminle
evleneceklerine kendileri yetkilidir. Eğer mezkur şarttan maksat yeğenin, üvey
kızlarla konuşarak onları araziyi hediye eden kişinin oğullarıyla evlenmeye
razı etmesi ise, bu durumda şart sahihtir ve ona uyulması farzdır. Dolayısıyla
eğer hibe edilen kişi (yeğen) şarta uymazsa, hibe eden kişi hibeyi
feshedebilir.
Soru 658: Sahip
olduğum apartman dairesini küçük kızımın adına geçirdim. Daha sonra kızımın
annesini boşayıp başka bir kadınla evlenince, bu hibeden vazgeçtim ve boşadığım
birinci eşimden olan kızım on sekiz yaşına ulaşmadan önce daireyi ikinci
karımdan olan oğlumun adına geçirdim, bunun hükmü nedir?
Cevap: Eğer gerçekten mülkünüzü
kızınıza hibe etmiş iseniz ve kızınızın velisi olarak ondan taraf mülkü teslim
almış iseniz, bu durumda hibe gerçekleşmiş ve kesinlik kazanmıştır,
feshedilemez; fakat gerçekten hibe etmemişseniz ve sadece tapuyu kızınızın
adına geçirmiş iseniz, hibenin gerçekleşmesi ve mülkün onun olması için bu
yeterli değildir; bu durumda mülk sizindir ve onun yetkisi sizin elinizdedir.
Soru 659: Ben ağır bir
hastalığa yakalandıktan sonra bütün mal varlığımı evlâtlarım arasında
bölüştürdüm ve bu konuda bir belge de düzenledim. Ancak sağlığıma kavuşunca
onlardan, mallarımdan bir bölümünü bana iade etmelerini istedim; fakat onlar
bundan imtina ettiler; şer'an bunun hükmü nedir?
Cevap: Sırf bir belge düzenlemek,
mallarınızın mül-kiyetinin evlâtlarınıza geçmesi için yeterli değildir; eğer
mal varlığınızı onların tasarrufuna geçecek ve mülkleri olacak şekilde onlara
hibe ve ardından teslim etmiş iseniz, bundan vazgeçme hakkınız yoktur. Fakat
esasen hibe gerçekleşmemişse veya hibeden sonra teslim etmek ve teslim almak
gerçekleşmemişse, bu durumda mallar hâlâ sizin mülkünüzdedir ve onları kullanma
yetkisi size aittir.
Soru 660: Bir kimse
vasiyetinde evinde bulunan her şeyi karısına hibe etmiştir. Evde vasiyet edenin
el yazısıyla yazılmış bir kitap da bulunmaktadır. Eşi bu kitaba sahip olmaya
ilâveten kitabın basım ve yayın hakkı gibi haklarına da sahip olur mu, yoksa
öteki mirasçılar da buna ortak mıdır?
Cevap: Yazılan
kitabın basım ve yayın hakkı kitabın mülkiyetine tâbidir. Dolayısıyla müellif
hayattayken kitabını kime hibe ve teslim etmişse veya ona ait olduğunu vasiyet
etmişse, ölümünden sonra bu o kişinin olur ve o kitabın bütün imtiyazları ve
haklarına da sahip olur.
Soru 661: Bazı daire
ve kurumlar çeşitli münasebetlerle kendi memurlarına hediyeler vermekteler;
fakat bunun amacı bilinmemektedir; acaba memurların bu hediyeleri almaları ve
kullanmaları caiz midir?
Cevap: Hediye veren kişinin devlet kanunlarına göre böyle bir
salâhiyeti ve yetkisi varsa, devlet mallarından hediye vermenin sakıncası
yoktur; hediyeyi alan kişi hediye veren kişinin böyle bir yetkisi olduğuna
ihtimal verirse, o hediyeleri almasının sakıncası yoktur.
Soru 662: Hibe eden
kişiden bir şeyi sadece teslim almak yeterli midir, yoksa özellikle arazi, ev,
araba vb. mallarda ayrıca hediye edilen kişinin adına geçirilmesi de mi
gerekir?
Cevap: Hibede teslim almanın şart
olmasından maksat, sözleşme yapmak ve imzalamak değildir; maksat, tasarrufuna
geçmesi ve hibe edilen kişinin emrine bırakılmasıdır. Dolayısıyla hibenin
gerçekleşmesinde ve mülkiyetin hasıl olmasında bu yeterlidir; bu konuda hediye
edilen mallar arasında hiçbir fark yoktur.
Soru 663: Bir kimse,
evlilik, doğum vb. münasebetiyle başka bir kimseye bir şey hibe eder ve
üzerinden 3 veya 4 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra hediye ettiği şeyleri
geri almak isterse, acaba bu durumda hibe edilen kişiye onu iade etmek gerekli
midir? Eğer bir kimse Ehlibeyt İmamları (üzerlerine selâm olsun) için matem
veya velâdet merasimleri düzenlenmesi amacıyla bir miktar mal verirse, daha
sonra o malın kendisine iade edilmesini istemeye hakkı var mıdır?
Cevap: Hibe edilen mal hibe edilen
kişinin yanında olduğu gibi kalırsa, hibe edilen kişi hibe edenin
akrabalarından değilse ve hibe de karşılıklı hibe olmazsa, hibe eden kişinin
hibe ettiği malın kendisine iade edilmesini istemesi caizdir; fakat hibe edilen
mal telef olmuşsa veya hibe edildiği hâlde kalmayıp değişmişse, bu durumda onu
geri isteyemeyeceği gibi karşılığını da isteyemez. Bunun gibi insan Allah'ın rızası
için ve kurbet (Allah'a yakınlık) amacıyla verdiği malı geri alamaz.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder