3 Kasım 2013 Pazar

GASP

Soru 786: Bir kimse, küçük çocuğu adına bir arsa satın alır ve "Satıcı falan kişi ve alıcı filan oğlum" şeklinde, gayri resmî ve âdî bir belge düzenler. Çocuk bulûğ çağına erişince bu arsayı başka birine satar. Fakat babanın mirasçıları o arsanın kendilerine babalarından miras kaldığını iddia ederek arsaya el koyarlar. Oysa söz konusu âdî belgede babanın ismi yoktur (babalarına ait olduğu kaydedilmemiştir); acaba bu durumda mirasçıların ikinci müşteriye engel olma hakları var mıdır?

Cevap: Sözleşmede sırf müşteri olarak küçük oğlun isminin kaydedilmiş olması, onun malikliğinin ölçüsü olamaz. Dolayısıyla eğer babanın kendi parasıyla satın aldığı arsayı oğluna hibe ettiği veya onunla sulh ettiği ispatlanırsa, arsa onun olur. Bu durumda eğer çocuk bulûğ çağına eriştikten sonra arsayı şer'an sahih bir şekilde başka bir müşteriye satarsa, hiç kimsenin ona engel olmaya ve arsayı onun elinden çıkarmaya hakkı yoktur.

Soru 787: Birkaç el değiştiren bir arsayı satın alarak üzerinde bir ev yaptım. Şimdi ise biri bu arsanın kendi mülkü ve İslâm inkılâbından önce resmî tapuyla kendi adına kaydedilmiş olduğunu iddia ediyor. Bu nedenle de benimle birlikte bazı komşular aleyhine dava açmış bulunuyor. Bu iddia göz önünde bulundurulduğunda, acaba bu arsada yapılan tasarruflar gasp sayılır mı?

Cevap: Arsayı elinde bulunduran önceki kişiden satın almanın zahirde şer'an sıhhatine hükmedilir; bu durumda arsa müşteriye aittir. Daha önce bu arsanın sahibi olduğunu iddia eden kişi, şer'î mülkiyetini mahkemede ispatlamadıkça, arsayı şimdi elinde bulunduran ve tasarruf eden kişiye engel olma hakkı yoktur.

Soru 788: Âdî bir belgede babanın adına kaydedilmiş olan bir arsanın tapusu bir süre sonra onun küçük oğlu adına çıkarılmıştır. Ancak bu arsa hâlâ babanın tasarrufundadır. Şimdi bulûğ çağına eren çocuk, tapusu kendi adına olan arsanın kendisine ait olduğunu iddia ediyor; fakat babası gayrimenkulu kendi malıyla kendisi için satın aldığını ve sadece daha az vergi ödemek için gayrimenkulu onun adına geçirdiğini ileri sürüyor; bu durumda eğer oğlu babasının rızası olmadan bu gayrimenkulu alarak onda tasarruf ederse, gasp etmiş sayılır mı?

Cevap: Eğer babası onu kendi malıyla satın almışsa ve oğlu bulûğ çağına erinceye kadar da gayrimenkulda kendisi tasarruf ediyormuşsa, bu durumda oğlu babasının bu yeri kendisine hibe ettiğini ve onun mülkiyetine geçirdiğini ispatlamadıkça, sırf tapunun kendi adına olduğuna dayanarak arsanın mülkiyetinde, tasarrufunda ve kontrol altında tutulmasında babasına engel olamaz.

Soru 789: Bir kimse elli yıl önce bir arazi satın almış ve bu arazinin sınırı olarak tapuda yüksek bir dağın adının kaydedilmiş olmasına dayanarak satılan yerle o dağın arasında kalan umumî araziden milyonlarca metre kare yerin ve bölgede yapılan onlarca eski evin mülkiyetinin kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Yine bu arazi ve evlerin gasp edilmiş olduğu iddiasıyla burada kılınan namazların batıl olduğunu söylemektedir. Oysa bu adamın daha önce bu arazide ve oradaki eskiden beri oturulan evlerde hiçbir şekilde tasarrufu yoktu ve ortada arazinin durumunu yüzlerce seneden beri belirtecek bir delil de yoktur; anlatılanlar dikkate alındığında meselenin hükmü nedir?

Cevap: Satılan araziyle sınır olarak adı geçen dağ arasında yer alan bu arazi, daha önce belli bir kişinin mülkü olmayan bayır araziden ise veya daha önce başkalarının elinde olup onlar tarafından tasarruf ediliyorken şimdi tasarruf eden kişilere intikal etmişse, bu arazinin yetkisi elinde olup oranın maliki şeklinde tasarrufta bulunan herkesin elinde her ne kadar arazi veya ev varsa -mülkiyet iddiasında bulunan kişinin davası yetkili yargı mercii yanında şer'î bir yolla ispatlanıncaya kadar- şer'an oranın maliki sayılır ve orada yaptığı tasarruflar mubah ve helâldir.

Soru 790: Hâkimin zapt edilmesine hükmettiği arsanın üzerinde önceki sahibinin rızasını almadan cami inşa etmek caiz midir? Yine bu gibi camilerde namaz kıl-mak ve diğer dinî programları yapmak caiz midir?

Cevap: Eğer arsa şer'î hâkimin hükmüyle veya İslâm devletinde geçerli olan kanuna istinaden önceki sahibinden alınmışsa veya iddia eden kişinin geçmişteki şer'î mülkiyeti ispatlanmamışsa, orada yapılan tasarruflar, mülkiyet iddiasında bulunan kişinin veya önceki sahibinin iznine bağlı değildir; dolayısıyla orada cami inşa etmek, namaz kılmak ve diğer dinî programlar yapmanın sakıncası yoktur.

Soru 791: Birisi, nesilden nesle mirasçıların elinde bulunan bir araziyi gasp edip kendi mülkiyetine geçirir. İslâm inkılâbının zafere ulaşması ve şer'î devlet kurulmasından sonra bu araziyi gasp eden kişiden geri almaya teşebbüs edilir. Acaba bu durumda bu arazinin mülkiyeti şer'an bu mirasçılara mı aittir, yoksa bu araziyi devletten satın alma hususunda onların sadece önceliği mi vardır?


Cevap: Sırf daha önce miras yoluyla tasarrufta bulunmak, o araziye malik olmada ve onu satın almada öncelik hakkı doğurmaz. Ancak aksi ispatlanmadıkça, geçmişteki bu durum mülkiyet için şer'î bir emaredir. Dolayısıyla eğer gayrimenkulun mirasçıların malı olmadığı veya başkasının mülkü olduğu ispatlanırsa, mirasçılar onu veya karşılığını isteyemezler; aksi durumda zilyed olma (malı elinde bulundurma) kuralı gereğince gayrimenkulun kendisini veya karşılığını isteyebilirler.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder