Soru 786: Bir kimse, küçük
çocuğu adına bir arsa satın alır ve "Satıcı falan kişi ve alıcı filan
oğlum" şeklinde, gayri resmî ve âdî bir belge düzenler. Çocuk bulûğ çağına
erişince bu arsayı başka birine satar. Fakat babanın mirasçıları o arsanın
kendilerine babalarından miras kaldığını iddia ederek arsaya el koyarlar. Oysa
söz konusu âdî belgede babanın ismi yoktur (babalarına ait olduğu
kaydedilmemiştir); acaba bu durumda mirasçıların ikinci müşteriye engel olma
hakları var mıdır?
Cevap: Sözleşmede sırf müşteri olarak
küçük oğlun isminin kaydedilmiş olması, onun malikliğinin ölçüsü olamaz.
Dolayısıyla eğer babanın kendi parasıyla satın aldığı arsayı oğluna hibe ettiği
veya onunla sulh ettiği ispatlanırsa, arsa onun olur. Bu durumda eğer çocuk
bulûğ çağına eriştikten sonra arsayı şer'an sahih bir şekilde başka bir
müşteriye satarsa, hiç kimsenin ona engel olmaya ve arsayı onun elinden
çıkarmaya hakkı yoktur.
Soru 787: Birkaç el
değiştiren bir arsayı satın alarak üzerinde bir ev yaptım. Şimdi ise biri bu
arsanın kendi mülkü ve İslâm inkılâbından önce resmî tapuyla kendi adına
kaydedilmiş olduğunu iddia ediyor. Bu nedenle de benimle birlikte bazı komşular
aleyhine dava açmış bulunuyor. Bu iddia göz önünde bulundurulduğunda, acaba bu
arsada yapılan tasarruflar gasp sayılır mı?
Cevap: Arsayı elinde bulunduran
önceki kişiden satın almanın zahirde şer'an sıhhatine hükmedilir; bu durumda
arsa müşteriye aittir. Daha önce bu arsanın sahibi olduğunu iddia eden kişi,
şer'î mülkiyetini mahkemede ispatlamadıkça, arsayı şimdi elinde bulunduran ve
tasarruf eden kişiye engel olma hakkı yoktur.
Soru 788: Âdî bir
belgede babanın adına kaydedilmiş olan bir arsanın tapusu bir süre sonra onun
küçük oğlu adına çıkarılmıştır. Ancak bu arsa hâlâ babanın tasarrufundadır.
Şimdi bulûğ çağına eren çocuk, tapusu kendi adına olan arsanın kendisine ait
olduğunu iddia ediyor; fakat babası gayrimenkulu kendi malıyla kendisi için
satın aldığını ve sadece daha az vergi ödemek için gayrimenkulu onun adına geçirdiğini ileri sürüyor; bu durumda eğer oğlu
babasının rızası olmadan bu gayrimenkulu alarak onda tasarruf ederse, gasp
etmiş sayılır mı?
Cevap: Eğer babası onu kendi malıyla
satın almışsa ve oğlu bulûğ çağına erinceye kadar da gayrimenkulda kendisi
tasarruf ediyormuşsa, bu durumda oğlu babasının bu yeri kendisine hibe ettiğini
ve onun mülkiyetine geçirdiğini ispatlamadıkça, sırf tapunun kendi adına
olduğuna dayanarak arsanın mülkiyetinde, tasarrufunda ve kontrol altında
tutulmasında babasına engel olamaz.
Soru 789: Bir kimse
elli yıl önce bir arazi satın almış ve bu arazinin sınırı olarak tapuda yüksek
bir dağın adının kaydedilmiş olmasına dayanarak satılan yerle o dağın arasında
kalan umumî araziden milyonlarca metre kare yerin ve bölgede yapılan onlarca
eski evin mülkiyetinin kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Yine bu arazi
ve evlerin gasp edilmiş olduğu iddiasıyla burada kılınan namazların batıl
olduğunu söylemektedir. Oysa bu adamın daha önce bu arazide ve oradaki eskiden
beri oturulan evlerde hiçbir şekilde tasarrufu yoktu ve ortada arazinin durumunu
yüzlerce seneden beri belirtecek bir delil de yoktur; anlatılanlar dikkate
alındığında meselenin hükmü nedir?
Cevap: Satılan araziyle sınır olarak
adı geçen dağ arasında yer alan bu arazi, daha önce belli bir kişinin mülkü
olmayan bayır araziden ise veya daha önce başkalarının elinde olup onlar
tarafından tasarruf ediliyorken şimdi tasarruf eden kişilere intikal etmişse,
bu arazinin yetkisi elinde olup oranın maliki şeklinde tasarrufta bulunan
herkesin elinde her ne kadar arazi veya ev varsa -mülkiyet iddiasında bulunan
kişinin davası yetkili yargı mercii yanında şer'î bir yolla ispatlanıncaya
kadar- şer'an oranın maliki sayılır ve orada yaptığı tasarruflar mubah ve
helâldir.
Soru 790: Hâkimin zapt
edilmesine hükmettiği arsanın üzerinde önceki sahibinin rızasını almadan cami
inşa etmek caiz midir? Yine bu gibi camilerde namaz kıl-mak ve diğer dinî
programları yapmak caiz midir?
Cevap: Eğer arsa şer'î hâkimin
hükmüyle veya İslâm devletinde geçerli olan kanuna istinaden önceki sahibinden
alınmışsa veya iddia eden kişinin geçmişteki şer'î mülkiyeti ispatlanmamışsa,
orada yapılan tasarruflar, mülkiyet iddiasında bulunan kişinin veya önceki
sahibinin iznine bağlı değildir; dolayısıyla orada cami inşa etmek, namaz
kılmak ve diğer dinî programlar yapmanın sakıncası yoktur.
Soru 791: Birisi,
nesilden nesle mirasçıların elinde bulunan bir araziyi gasp edip kendi
mülkiyetine geçirir. İslâm inkılâbının zafere ulaşması ve şer'î devlet
kurulmasından sonra bu araziyi gasp eden kişiden geri almaya teşebbüs edilir.
Acaba bu durumda bu arazinin mülkiyeti şer'an bu mirasçılara mı aittir, yoksa
bu araziyi devletten satın alma hususunda onların sadece önceliği mi vardır?
Cevap: Sırf daha önce miras yoluyla
tasarrufta bulunmak, o araziye malik olmada ve onu satın almada öncelik hakkı
doğurmaz. Ancak aksi ispatlanmadıkça, geçmişteki bu durum mülkiyet için şer'î
bir emaredir. Dolayısıyla eğer gayrimenkulun mirasçıların malı olmadığı veya
başkasının mülkü olduğu ispatlanırsa, mirasçılar onu veya karşılığını
isteyemezler; aksi durumda zilyed olma (malı elinde bulundurma) kuralı
gereğince gayrimenkulun kendisini veya karşılığını isteyebilirler.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder