Soru 228: İnsan
karşısına çıkacak konulara dair şer'î hükümleri öğrenmezse günah işlemiş olur
mu?
Cevap: Hükümleri öğrenmemesi
sonucunda bir farzı terk eder veya bir haramı işlerse, günah işlemiş olur.
Soru 229: Dinî ilimler
öğrencisi, satıh[7] merhalesini bitirdikten sonra derslerini devam
ettirdiği durumda kendisinde içtihat derecesine ulaşabilecek gücü görüyorsa, bu durumda tahsilini içtihat derecesine
kadar sür-dürmesi ona farz-ı ayn olur mu?
Cevap: Şüphesiz dinî ilimler tahsil
etmenin ve yine içtihat derecesine ulaşıncaya dek tahsili sürdürmenin başlı
başına çok büyük bir fazileti vardır. Fakat kişinin sırf içtihat derecesine
ulaşma gücüne sahip olması, onun içtihat derecesine ulaşması için tahsilini
sürdürmesini farz-ı ayn kılmaz.
Soru 230: Usul-u din
(dinin temel esasları) konusunda insan hangi yollarla yakine ulaşabilir?
Cevap: Genellikle aklî delil ve
burhanlarla yakine ulaşılır.
Ancak burhan ve deliller mükelleflerin idrak güçlerine göre değişir. Her
halükârda, insan başka bir yolla da yakine ulaşırsa, bu da yeterlidir.
Soru 231: İlim
tahsilinde gevşek davranmanın, tembellik etmenin ve yine vakti boşuna
geçirmenin hükmü nedir? Acaba haram mıdır?
Cevap: Vakti boş yere ve batıl
şeylerle geçirmenin sakıncası vardır. Mükellef eğer öğrenciler için tahsis
edilen imkânlardan yararlanıyorsa, belirlenmiş ders programına uyması gerekir;
aksi durumda aylık maaş ve yardım gibi imkânlardan yararlanması caiz olmaz.
Soru 232: İktisat
fakültesinde verilen dersler arasında faizli borç, sanayi ve ticaret
alanlarında faiz alma yöntemleri üzerinde karşılaştırmalı dersler
verilmektedir. Bu dersi vermenin ve bunun karşılığında ücret almanın hükmü nedir?
Cevap: Sırf faizli borç hakkında ders vermek ve
açıklamalarda bulunmak haram değildir.
Cevap: Bir kimse, felsefenin dinî
inançlarını sarsmayacağından emin olursa, onun felsefe dersi almasının ve
vermesinin sakıncası yoktur; hatta bazı durumlarda felsefeyi öğretmek ve
öğrenmek gerekli de olabilir.
Cevap: Saptırıcı kitapların alım
satımı ve saklanması caiz değildir. Ancak bunları reddedecek ilmî güce sahip
olan kimsenin bunları cevaplamak amacıyla almasının sakıncası yoktur.
Soru 235: İnsan ve
hayvanlar hakkında faydalı, ancak hayalî olan hikayeleri öğretmenin ve anlatmanın
hükmü nedir?
Cevap: Eğer belirtilerden hikayenin hayalî olduğu
anlaşılırsa, sakıncası yoktur.
Soru 236: Üniversite
veya fakültelere gitmek, derse gelen tesettürsüz kadınlarla karışık olarak bir
arada bulunmayı gerektiriyorsa, hüküm nedir?
Cevap: Öğretim ve öğrenim için eğitim-öğretim mer-kezlerine
gitmenin sakıncası yoktur. Fakat kadınların ve kızların örtülerini korumaları,
erkeklerin de haram bakışlardan ve fitne ve fesada düşmek endişesini barındıran
karma durumdan kaçınmaları gerekir.
Soru 237: Kadının,
şer'an gerekli olan hicap ve iffetini koruyarak yabancı bir erkeğin yardımıyla
sürücü pistlerinde şoförlüğü öğrenmesi caiz midir?
Cevap: Kadının hicap ve iffetini
korumak ve ifsat edici durumlara düşmekten emin olması şartıyla yabancı bir erkeğin
yardım ve kılavuzluklarıyla sürücülük öğrenmesinin sakıncası yoktur. Fakat
bununla birlikte kadının yanında mahremlerinden birinin bulunması daha iyidir;
hatta sürücülüğü yabancı erkeğin yerine bir kadının veya mahremlerinden birinin
aracılığıyla öğrenmesi daha uygundur.
Soru 238: Erkek
öğrenciler okul ve üniversitelerde kız öğrencilerle karşılaşmakta, okul
arkadaşlığı nedeniyle ders alanında veya başka konular üzerinde konuş-maktalar.
Lezzet kastı olmaksızın bazı zamanlar şakalaşmakta veya gülüşmekteler; acaba bu
caiz midir?
Cevap: Kız öğrenciler hicaplarını
korurlar ve lezzet kastı da söz konusu değilse ve fesada düşmemekten emin
iseler sakıncası yoktur; aksi durumda caiz değildir.
Soru 239: Günümüzde
İslâm dini ve Müslümanlar için hangi bilimsel uzmanlık dallarını öğrenmek daha
yararlıdır?
Cevap: Bilginler, üniversite
öğrencileri ve hocaların Müslümanların ihtiyaç duyduğu bütün ihtisas dallarını
ve yararlı bilimleri önemsemeleri, böylece yabancılara, özellikle İslâm ve
Müslümanların düşmanlarına muhtaç olmamaları gerekir. Bunların hangisinin daha
yararlı ol-duğunun teşhisi, mevcut şartları göz önünde bulunduracak ilgili
sorumlulara aittir.
Soru 240: Başka
dinleri ve inançları tanımak ve bu hususta bilgi edinmek için saptırıcı
kitapları ve diğer dinlerin temel kitaplarını okumanın hükmü nedir?
Cevap: Sırf bu inançları tanımak ve
onlar hakkında daha fazla bilgi edinmek için bu tür kitapları okumanın caiz
olduğuna hükmetmek zordur. Ama bunlardaki dalaleti tanıma ve teşhis etme gücüne
sahip olan ve kendisinin haktan sapmayacağına emin olan ehil kişilerin bunları
çürütmek ve reddetmek amacıyla okumaları caizdir.
Soru 241: Çocukları,
bazı sapık inançların da öğretildiği okullara göndermek nasıldır? Onların bu
derslerden etkilenmeyecekleri varsayılırsa hüküm nedir?
Cevap: Onların dinî inançlarına
yönelik bir endişe duyulmaz, batılı yaygınlaştırmak da söz konusu değilse ve
çocukların saptırıcı, bozuk ve batıl konuları öğrenmekten kaçınmaları mümkün
ise sakıncası yoktur.
Soru 242: Dört yıldan
beri tıp fakültesinde okumakta olan bir üniversite öğrencisi dinî bilimlere çok
fazla ilgi duymaktadır. Bu konumdaki birisinin tıp tahsilini sürdürmesi farz
mıdır, yoksa tıbbı bırakıp dinî ilimlere yönelebilir mi?
Cevap: Öğrenci tahsil dalını seçmekte
serbesttir; fakat burada bir hususa dikkat etmek gerekir ki, dinî ilimler,
İslâm toplumuna hizmet sunmak gücüne sahip olmak açısından her ne kadar
önemliyse de, İslâm ümmetinin sağlığına yönelik hizmet sunmak, hastaları
iyileştirmek ve canları kurtarmak amacıyla tıp bilimi öğrenmenin de büyük bir
önemi vardır.
Soru 243: Bir öğretmen
sınıfta öğrencilerin karşısında bir öğrenciyi cezalandırmıştır; öğrencinin
öğretmenine misilleme yapması caiz midir?
Cevap: Öğrencinin, öğretmen ve
hocanın makamına lâyık olmayan bir şekilde karşılık vermeye hakkı yoktur ve
öğretmenin saygınlığını ve sınıfın düzenini koruması farzdır; ancak kanunî
yollara başvurabilir. Nitekim öğretmenin de arkadaşlarının karşısında
öğrencinin saygınlığını gözetmesi ve İslâmî eğitim adabını gözetmesi farzdır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder