Soru 698: Bir kimse
evi, arabası, halısı ve evinin bütün eşyaları konusunda karısıyla sulh etmiş ve
aynı zamanda onu küçük çocuklarının vasîsi ve kayyımı yapmıştır; acaba bu
adamın ölümünden sonra anne-babası onun bıraktığı mallardan bir şey isteyebilir
mi?
Cevap: Eğer meyyitin hayattayken
bütün mallarını karısı veya başka biriyle sulh ettiği ve mallarından ölünceye
kadar kendisine hiçbir şey bırakmadığı anlaşılırsa, bu durumda anne-babanın
veya diğer mirasçıların miras almaları söz konusu olamaz; dolayısıyla bunların
kocası hayattayken eşinin mülkiyetine geçirmiş olduğu mallardan hiçbirini
isteme hakları yoktur.
Soru 699: Birisi
mallarının bir bölümünü oğluyla sulh etmiş ve aradan birkaç yıl geçtikten sonra
oğluyla sulh ettiği aynı malı oğluna satmıştır. Oysa mirasçıları şimdi tıbbî
rapora dayanarak babalarının satıştan önce satış anına kadar aklî dengesinin
bozuk olduğunu iddia ediyorlar; acaba sulh edilen malı sulh edilen kişinin
kendisine satmak sulhtan vazgeçmek sayılıp satışın doğruluğuna hükmedilir mi?
Yapılan sulhun sahih olarak aynen kaldığını kabul edersek, acaba sulh, sulh
edilen malın üçte birinde mi yoksa tamamında mı sahihtir?
Cevap: Önceki sulhun doğruluğuna ve
geçerliliğine hükmedilir; sulh eden kişinin feshetme hakkı bulunduğu
ispatlanmadığı sürece, o sulhun gerekliliğine de hükmedilir ve sonuçta, sulh
yapan kişinin satış anında aklî dengesi yerinde olsa bile, sulh yapılan malı
daha sonra satması sahih olmaz. Sabit olan, sahih ve gerekli olduğuna
hükmedilen bu sulh, uzlaşma konusu olan tüm mallar hakkında geçerlidir.
Soru 700: Bir kimse
bütün mallarını, hatta bir sağlık kuruluşundaki alacaklarını ve haklarını
karısıyla sulh ediyor. Fakat sağlık kuruluşu, onun kuruluştaki hakları
konusunda kanunen karısıyla sulh edemeyeceğini bildirerek onun bu talebini
kabul etmiyor. Nitekim sulh eden kişi de bunu itiraf ederek başkalarına olan
borçlarını ödemekten kaçmak için bu işe giriştiğini söylüyor; bu durumda bu sulhun
hükmü nedir?
Cevap: Başkasının malı konusunda veya
başkasının malı olan hakta sulh etmek fuzulî olup mal veya hak sahibinin iznine bağlıdır. Tamamen kendisine ait
olan mül-kü başkalarına olan borcunu ödemekten kaçmak amacıyla yapılan
sulha gelince, böyle bir sulhun sıhhat ve geçerliliği sakıncalıdır; özellikle
borcunu ödemek için başka bir malî kaynağı bulma ümidi yoksa.
Soru 701: Bir sulh
sözleşmesinde babanın bazı mallarını oğluyla sulh ettiği ve bu malları oğluna
teslim ettiği kaydedilmiştir; acaba bu belge şer'an ve kanunen geçerli midir?
Cevap: Sırf sulh sözleşmesi,
içeriğinin doğruluğuna güven oluşmadığı sürece başlı başına sulh akdinin
okunduğuna ve niteliğine şer'î delil oluşturmaz. Ancak, sulhun mal sahibi
tarafından yapıldığı kesinleştikten sonra onun şer'an sahih bir şekilde
gerçekleştiğinden şüphe edilirse, sulh sözleşmesinin şer'an sahih olduğuna
hükmedilir ve mal, lehine sulh yapılan kişiye ait olur.
Soru 702: Kocamın
babası, oğluyla evlendiğimde bir miktar para karşılığında bir arsayı benimle
sulh ederek onu bana verdi ve bununla ilgili olarak birkaç şahidin huzurunda
bir sözleşme düzenledi; fakat şimdi o muamelenin formalite icabı olduğunu ileri
sürüyor; bu konuda hüküm nedir?
Cevap: Şer'an mezkur sulhun sıhhatine
hükmedilir ve kişinin muamelenin formalite icabı olduğu doğrultusundaki iddiası
ispatlanmadıkça, herhangi bir hukukî sonuç doğurmaz.
Soru 703: Babam
hayattayken vefatından sonra kız kardeşlerimin her birine belli bir miktar para
vermem üzere, bütün menkul ve gayrimenkul mallarını benimle sulh etti; onlar da
buna razı oldular ve vasiyet belgesini imzaladılar. Babamın vefatından sonra
kız kardeşlerimin haklarını vererek geri kalan malları aldım; acaba bu mallarda
tasarruf etmem caiz midir? Ve eğer kardeşlerim buna razı olmazlarsa hüküm
nedir?
Cevap: Bu sulhun sakıncası yoktur ve sorudaki varsayımda
sulh edilen mal size aittir; diğer mirasçıların buna razı olmamaları hukukî bir
sonuç doğurmaz.
Soru 704: Bir kişi
bazı evlâtlarının gıyabında ve hazır bulunan evlâtlarının muvafakati olmadan
bütün mallarını oğullarından biriyle sulh ederse, bu sulh sahih olur mu?
Cevap: Mal sahibinin hayattayken
mallarını mirasçılarından biriyle sulh etmesi, diğer mirasçıların kabul
etmesine bağlı değildir ve onların buna itiraz etmeye hakkı yoktur.
Soru 705: Eğer bir
kimse uzlaşma yaptığı kişinin kendisinin yararlanması şartıyla bir malı onunla
sulh ederse, acaba o adamın bu malı sulh eden kişinin rızası olmadan aynı
şekilde yararlanması için üçüncü bir kişiye vermesi veya sulh eden kişinin
rızası olmadan ondan yararlanması için birini kendisine ortak etmesi caiz
midir? Bunun sahih olduğu kabul edilirse, acaba sulh eden kişinin sulhtan
vazgeçmesi caiz midir?
Cevap: Kendisiyle sulh edilen kişinin
sulh sözleşmesinde uymayı kabul ettiği şartlara aykırı hareket etmesi caiz
değildir; aksi durumda sulh eden kişinin sulh sözleşmesini feshetmesi caizdir.
Soru 706: Sulh eden
kişinin sulh sözleşmesinin tamamlanmasından sonra sulhtan vazgeçmesi ve
kendisiyle sulh edilen kişiye bildirmeden malı başka biriyle sulh etmesi caiz
midir?
Cevap: Sulh sahih bir şekilde gerçekleştikten son-ra
sulh eden kişinin ona uyması gerekir ve kendisi için fesih hakkı şart
koşmamışsa sulhtan vazgeçe-mez. Dolayısıyla eğer aynı malı başka biriyle sulh
ederse, bu sulhu fuzulî olup, sulh sözleşmesinin sıhhati kendisiyle uzlaşma
yapılan birinci kişinin iznine bağlıdır.
Soru 707: Bir annenin
mirasının kanunî aşamalar ta-mamlanıp oğulları ve kızları arasında taksim
edilmesinden ve mirasçılardan her birinin mirastan kendi hisselerini almaları
üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra kızlarından biri annesinin hayattayken
bütün mallarını kendisiyle sulh ettiğini iddia ediyor. Bu konuda sadece kendisi
ve kocası tarafından imzalanmış ve annesine ait bir parmak izi taşıyan âdî bir
sulh belgesi de mevcuttur; şimdi bu kız mirasın hepsini istiyor, bu konuda ne
yapmak gerekiyor?
Cevap: Annenin hayattayken malını o
kızıyla sulh ettiği ispatlanmadıkça, iddia sahibi kız kardeş, iddia ettiği şey
hususunda hiçbir hakka sahip olamaz ve sulh sözleşmesinin de gerçek olduğu
anlaşılmadıkça geçerliliği yoktur.
Soru 708: Bir baba
bütün mal varlığını kendisi hayatta olduğu müddetçe tasarruf yetkisi olması
kaydıyla evlâtlarıyla sulh ediyor; bu konuda aşağıdaki durumlarda hüküm nedir?:
a) Böyle bir şarta bağlı olarak yapılan bu sulh sözleşmesi
sahih ve geçerli midir?
b) Eğer sulh sahih ve geçerliyse, acaba sulh eden kişi
yaptığı bu sulhtan vazgeçebilir mi? Vazgeçmesi caiz olduğu takdirde, daha sonra
sulh ettiği malların bir bölümünü satarsa, onun bu girişimi sulhtan vazgeçmesi
sayılır mı? Ve eğer bu girişim sulhtan vazgeçmek sayılıyorsa, acaba sulhun
tamamından mı yoksa sadece satılan bu maldan mı vazgeçmek sayılır?
c) Sulh sözleşmesinde, "hayatta olduğu sürece tasarruf
yetkisi" tabiri geçiyor; acaba bu tabir feshetme hakkına mı, sulh edilen
malı başka birine aktarma hakkına mı, yoksa hayatta olduğu müddetçe sulh edilen
maldan yararlanarak pratikte tasarruf etme hakkına mı sahip olduğu anlamına
gelir?
Cevap:
a) Bu sulh sözleşmesinin, şartıyla birlikte sıhhat ve geçerliliğine
hükmedilir.
b) Sulh sözleşmesi uyulması gerekli sözleşmelerden olup,
sulh eden kişinin feshetme hakkı olmadıkça onu feshetmesi sahih değildir.
Dolayısıyla sulh sözleşmesi gerçekleştikten sonra sulh edilen malların bir
bölümünü, sulhu feshetme hakkına sahip olmaksızın sulh edilen kişilerden birine
satarsa, muamele satın alınan malda, alıcının payı miktarında batıldır ve sulh
edilen diğer kişilerin paylarında fuzulî olup sıhhati onların iznine bağlıdır.
c) "Hayatta olduğu müddetçe tasarruf yetkisi",
cümlesinin zahiri, feshetme hakkını veya malı başkasına vermeyi değil, pratikte
tasarruf etme hakkını ifade eder.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder