3 Kasım 2013 Pazar

HARAM ALIŞVERİŞLER / Necis Şeylerin Alım Satımı

NECİS ŞEYLERİN ALIM SATIMI

Soru 1: Avlanma dairesinin ve bölgedeki çiftçilerin, otlak ve tarlaları korumak için avladıkları yabani domuzları, etlerini konserve yaparak Müslüman olmayan ülkelere ihraç etmek amacıyla satın almak caiz midir?

Cevap: Müşteri Müslüman olmasa da domuz etinin insanların gıda olarak yararlanması amacıyla alım satımı haramdır. Fakat bunun hayvan yemi veya yağının sabun yapımında kullanılması gibi insanlarca makul görülen helâl ve ciddî bir menfaati varsa, bu durumda alım satımının sakıncası yoktur.

Soru 2: Domuz eti konservesi hazırlanan iş yerlerinde, gece eğlence kulüplerinde veya fesat ve fuhuş yuvalarında çalışmak caiz midir? Bu yolla elde edilen gelirin hükmü nedir?

Cevap: Domuz eti ve içki satmak, gece kulüpleri, fesat ve fuhuş yuvaları, kumarhane ve meyhane açmak ve çalıştırmak ve bunun gibi haram işlerle iştigal etmek caiz değildir. Bu işlerden kazanç elde etmek haramdır ve şer'an insan bu işlerde çalışarak aldığı ücretin sahibi değildir.

Soru 3: Domuz etini, içkiyi veya yenilmesi ve içilmesi haram olan herhangi bir şeyi, bunları helâl bilen birine satmak veya hediye etmek sahih midir?

Cevap: İnsanın müşteri helâl bilse dahi, yenilmesi ve içilmesi haram olan bir şeyi, yenmesi veya içilmesi amacıyla veya müşterinin bunları yeme ve içmede kullanacağını bildiği hâlde satması veya hediye etmesi caiz değildir.

Soru 4: Gıda ve tüketim maddeleri satan bir kooperatif şirketimiz var; bu gıda maddelerinden bazılarının murdardan[1] veya yenilmesi haram olan şeylerden olduğunu göz önünde bulundurarak, bu mallardan elde edilen ve kooperatif üyelerine dağıtılan yıllık gelirin hükmü nedir?

Cevap: Yenilmesi haram olan gıda maddelerinin alım satımı haramdır ve yapılan muamele batıldır; bundan elde edilen para ve gelirler de haramdır ve bu gelirleri kooperatif üyelerine dağıtmak caiz değildir. Kooperatif malları eğer bu haram mala karışmış ise bunların durumu, kısımları, ayrıntıları ilmihâl kitaplarında kaydedilen, haram mala karışmış mal hükmündedir.

Soru 5: Müslüman biri, Müslüman olmayan bir ülkede bir otel işletmeye açar ve bazı içki türlerini ve haram yiyecekleri satmak zorunda kalırsa, -çünkü bunları satmayacak olursa büyük çoğunluğu Hıristiyan olan o ülke insanları yemeğin yanında içki içtiklerinden içki sunmayan otele gitmeyeceklerdir- otel sahibinin bu haram şeylerden elde ettiği bütün gelirleri şer'î hâkime vermek niyetinde olduğu göz önünde bulundurularak bu işin onun için caiz olduğu söylenebilir mi?

Cevap: Müslüman olmayan ülkelerde otel ve lokanta açmanın bir sakıncası yoktur. Fakat içki ve haram yemekler satmak, müşteri bunları helâl bilse bile haramdır. Şer'î hâkime[2] vermek kastıyla olsa bile, içki ve haram yemek karşılığında para almak caiz değildir.

Soru 6: Yenilmesi haram olan su hayvanları sudan canlı olarak dışarı çıkarılırsa murdar hükmünde midirler ve bunların alım satımları haram mıdır? Acaba bunların insan yiyeceği dışında -kuş ve hayvan yemi olarak veya sanayi alanlarında kullanılması amacıyla- alım satımı caiz midir?

Cevap: Sudan diri olarak dışarı çıkarılan ve karada can veren deniz hayvanları, balık türünden iseler murdar sayılmaz. Genel olarak, yenilmesi haram olan bir şeyi, müşteri, yenilmesini helâl bilse bile, yenilmesi için satmak caiz değildir. Fakat yemenin dışında bunlardan tıp, sanayi, kuşları ve diğer hayvanları beslemek vb. işlerde yararlanılması gibi insanlarca makul görülen helâl menfaatleri olursa, bu amaçla alım satımlarının sakıncası yoktur.

Soru 7: Aralarında şer'î usullere göre kesilmeyen hay-vanın eti de bulunan gıda maddelerini taşımak caiz midir? Bu yiyecekleri, yenilmesini helâl bilen bir kimseye taşımakla helâl bilmeyen bir kimseye taşımak arasında herhangi bir fark var mıdır?

Cevap: Şer'î usullere göre kesilmeyen hayvanın etini yemekte kullanmak isteyen birine taşımak caiz değildir; bu konuda müşterinin onun yenmesini helâl bilmesiyle helâl bilmemesi arasında herhangi bir fark yoktur.
Soru 8: Kandan kazanç elde eden kimseye kan satmak caiz midir?

Cevap: İnsanlarca makul görülen meşru bir yarar için kan satmanın sakıncası yoktur.

Soru 9: Müslüman birinin, küfür beldelerinde, gayrimüslimlere domuz eti veya murdar et gibi yenilmesi haram olan şeyler ihtiva eden yiyecekler veya alkollü içkiler sunması caiz midir? Bunun aşağıdaki durumlarda hükmü  nedir?

a) Bu gıda maddeleri ve alkollü içkiler kendisine ait değilse ve bunların satımından da kendine herhangi bir kâr sağlamıyorsa ve bu adamın işi sadece onları helâl yiyecek maddeleriyle birlikte müşteriye sunmak olursa.
b) Müslüman olmayan biriyle o iş yerine ortak ise, Müslüman ortak helâl şeylere ve gayrimüslim ortak da alkollü içkilere ve haram yiyeceklere sahip ise ve her biri ayrı ayrı kendi malının kârını alıyorsa.

c) Sahibi Müslüman veya gayrimüslim olan, haram yiyecekler ve alkollü içkiler satılan yerde sadece sabit bir ücretle çalışırsa.

d) Haram yiyecek ve alkollü içkiler satılan yerde işçi veya ortak olarak çalışıyor, fakat şahsen bunların alım satımıyla uğraşmıyorsa ve mallar da kendisine ait değilse ve orada sadece gıda maddelerinin hazırlanıp satılmasına katkıda bulunuyorsa; müşteriler de alkollü içkileri satış yerinde içmiyorlarsa, bu durumda onun işinin hükmü nedir?

Cevap: Sarhoş edici alkollü içkileri ve haram yiyecekleri sunmak ve satmak, bunların satıldığı yerlerde çalışmak, bunların yapımına, alım satımına katkıda bulunmak ve bu konuda başkasının emrini yerine getirmek şer'an haramdır. Bunda o kimse ister günlük işçi olarak çalışsın, ister sermayeye ortak olsun, haram gıda maddeleri ve alkollü içecekler ister tek başına sunulsun veya satılsın, ister helâl olan yiyeceklerle birlikte satılsın ve yine o kimsenin işi ister kâr payı veya ücret almak suretiyle olsun, ister bedava çalışsın, aralarında fark yoktur ve şer'an haramdır. Bu durumda iş sahibi veya ortağının Müslüman veya gayrimüslim olması, Müslüman veya gayrimüslim müşteriye sunulması veya satılması arasında hiçbir fark yoktur. Genel olarak her Müslüman'a, yenilmesi haram olan yiyeceklerin yenilmesi amacıyla ve sarhoş edici alkollü içkilerin içilmesi amacıyla yapımından, alım satımından ve bunlardan gelir sağlamaktan sakınması farzdır.

Cevap: Kamyonlar sadece içki taşımak için kullanılıyorsa, onların tamiriyle uğraşmak caiz değildir.

Soru 11: Bir ticaret şirketinin gıda maddesi satan şubeleri var; fakat gıda maddelerinden bazılarının yenilmesi şer'an haramdır (ithal edilen murdar etleri gibi); dolayısıyla şirketin mallarından bir bölümü şer'î açıdan haram mal sayılır. Sorum şudur: İhtiyaçlarımızı, malının bir kısmı helâl, diğer bir kısmı haram olan bu şirketin şubelerinden almamız caiz midir? Eğer caizse, meçhul'ül-malik olması nedeniyle bu satıcıya verdiğimiz paranın bakiyesini alabilmek için şer'î hâkimden izin almaya gerek var mı? Eğer izin almaya gerek varsa, acaba ihtiyaçlarını bu gibi yerlerden satın alan kimselere, paralarının bakiyesini almalarına müsaade ediyor musunuz?

Cevap: Şirketin malları arasında haram mal olduğu genel olarak biliniyorsa, bir kimse şirketin bütün mallarını satın almadığı sürece, ihtiyacı kadarını o şirketten karşılamasının bir sakıncası yoktur. Buna göre bütün halkın ihtiyaç duyduğu malları bu şirketten satın almasında bir sakınca yoktur. Bunun gibi müşteri, şirketin malının tamamını satın almadığı ve satın aldığı eşyanın içerisinde haram mal olduğunu bilmediği durumda, şirkete verdiği paranın bakiyesini almasının sakıncası yoktur. Şirketten aldığı malı ve para bakiyesini kullanmada şer'î hâkimden izin almasına gerek yoktur.

Soru 12: Gayrimüslim ölülerin cesetlerini yakmakla uğraşmak ve bunun karşılığında ücret almak caiz midir?

Cevap: Gayrimüslimlerin cesetlerini yakmak haram değildir; dolayısıyla bu işle uğraşmanın ve bunun karşılığında ücret almanın sakıncası yoktur.

Soru 13: Çalışacak gücü ve imkânı olan birisinin, insanlardan dilenmesi ve onların verdikleriyle geçinmesi caiz midir?


Cevap: Dilencilikle iştigal etmesi uygun değildir.

Bazı Kazançlarla İlgili Hükümler

Soru 14: Kadınların kuyumcular çarşısı ve başka yerlerde mücevher satarak gelir elde etmesi caiz midir?

Cevap: Şer'î sınırları gözetirse, sakıncası yoktur.

Soru 15: Haram işlerde kullanılacak olan evleri, özellikle putlara tapmak için kullanılan bazı odaları süslemenin (dekorasyonunu yapmanın) hükmü nedir? Acaba dans etmede vb. şeylerde kullanılma ihtimali olan salonlar inşa etmek caiz midir?

Cevap: Şer'an haram olan işlerde kullanmamak şartıyla evlerin süslenmesinin, kendi başına bir sakıncası yoktur. Ama puta tapılan odanın dekorasyonunu yapmak; örneğin eşyalarını dizmek, putun bırakılması için yer hazırlamak vb. işler şer'an caiz değildir. Şer'an haram olan işlerde kullanılan bir yer inşa etmek caiz değildir; fakat haram işlerde kullanılacağına sadece ihtimal vermek o salonu inşa etmeye engel oluşturmaz.

Soru 16: Hapis ve polis karakolu içeren belediye binası inşa edip zalim devlete teslim etmek caiz midir? Acaba bu inşaatlarda çalışmak caiz midir?

Cevap: Belediye için özellikleri sıralanan bina inşa etmenin sakıncası yoktur. Yeter ki, orada zulüm mahkemelerinin düzenlenmesi ve suçsuz insanların hapsedilmesi için bir ceza evi kurulması amacını taşımasın. Orayı inşa edene göre de orasının normalde bu işler için kullanılma ihtimali söz konusu değilse, bu durumda binanın inşası için ücret almanın da sakıncası yoktur.

Soru 17: Ben seyircilerin karşısında boğa güreşi yapıyorum. Güreşi seyreden müşteriler de bana hediye olarak bir miktar para veriyorlar; acaba bu iş caiz midir?

Cevap: Bu iş, şer'an yerilen ve kınanan bir fiildir; fakat seyircilerin verdikleri hediyeleri, herhangi bir şart koşulmadan onların istek ve rızalarıyla verilmişse, almanın sakıncası yoktur.

Soru 18: Bazıları orduya ait olan askerî elbiseler satıyorlar, onlardan bu elbiseleri satın almak ve bu elbiselerden yararlanmak caiz midir?

Cevap: Onların bu elbiseleri yasal bir yoldan elde ettiklerine veya bu elbiseleri satmaya izinli olduklarına ihtimal verilirse, bu elbiseleri satın almanın ve kanunlara aykırı olmayan yerlerde kullanmanın sakıncası yoktur.

Soru 19: Halkın asayişini bozsun veya bozmasın pat-layıcı maddeler kullanmanın, üretmenin ve alış verişini yapmanın hükmü nedir?

Cevap: Başkalarına rahatsızlık ve zarar verirse veya malı boşuna harcamak (israf) sayılırsa ya da İslâm Cumhuriyeti nizamının kanunlarına aykırı olursa, caiz değildir.


Soru 20: İran İslâm Cumhuriyeti'nde polis, trafik polisi, gümrük memuru ve maliye memuru olmanın hükmü nedir? Acaba bazı rivayetlerde geçen, "İnsanların işlerini devlete rapor eden (istihbaratçı) ve vergi tahsil eden maliye ve gümrük memurlarının duası kabul olmaz." rivayeti bunları da kapsar mı?

Cevap: Kanunlara, kurallara uygun olduğu takdirde onların yaptığı işin herhangi bir sakıncası yoktur. Zahiren rivayette geçen "memur ve vergi tahsil edenler" sözünden zalim ve tağutî rejimlerin hizmetinde görev yapanlar kastedilmiştir.

Soru 21: Bazı kadınlar ailelerinin geçimlerini sağlamak için kuaförlerde çalışıyorlar; acaba bu iffetsizliğin yayılmasına bir sebep veya İslâm toplumunun iffetini tehdit eden bir iş değil mi?

Cevap: Kuaförlük yapmanın, kadınları süslemenin ve bunun için ücret almanın herhangi bir sakıncası yoktur. Ancak süslenen kadınlar süslerini namahrem erkeklere göstermek amacı gütmemelidirler.

Soru 22: Şirketlerin aracılık yapmak, iş sahipleriyle işçileri ve ustaları uzlaştırmak karşılığında ücret almalarının hükmü nedir?

Cevap: Mubah bir iş karşılığında ücret almanın sakıncası yoktur.
  


Cevap: Tellallık mubah bir iş karşılığında ve birinin isteği üzere yapılırsa, ücret almanın sakıncası yoktur.

Farz Ameller Karşısında Ücret Almak

Soru 24: İlahiyat fakültesinde fıkıh ve usul dersi veren hocaların aldıkları maaşın hükmü nedir?

Cevap: -Özellikle fakültede bulunmak ve sınıfı idare etmek- karşılığında maaş almanın sakıncası yoktur. Çünkü bunları öğretmek farz-ı kifayedir ve farz-ı kifaye de maaş almaya engel oluşturmaz.

Soru 25: Şer'î hükümleri öğretmenin hükmü nedir? İnsanlara şer'î hükümleri öğreten din adamlarının bu iş karşısında ücret almaları caiz midir?

Cevap: Helâl ve haram hükümleri öğretmek özü itibariyle farz olduğu için buna karşılık ücret almak caiz değilse de, (öğretim için) belli bir yere gitmek gibi öğretimin aslından sayılmayan ve şer'an insana farz olmayan ön hazırlıklar için ücret almanın sakıncası yoktur.

Soru 26: Devlet dairelerinde ve müesseselerde cemaat namazı kıldırmak, dinî irşad ve tebliğde bulunmak karşısında aylık maaş almak caiz midir?

Cevap: Gidiş geliş masrafları veya mükellefe şer'an farz olmayan hizmetler karşısında ücret almasının şer'an sakıncası yoktur.

Cevap: Müslümanın cenazesini yıkamak ibadettir ve farz-ı kifayedir. Yıkamanın kendisi karşılığında ücret almak caiz değildir.


Cevap: Sakıncası yoktur.

SATRANÇ VE KUMAR ALETLERİ

Satranç

Soru 29: Çoğu okullarda yaygın bir şekilde satranç oynandığı dikkate alındığında acaba satranç oynamak veya satranç oynamayı öğretmek için kurs vermek caiz midir?

Cevap: Satranç eğer mükellefe göre günümüzde ku-mar aletlerinden sayılmıyorsa, ortada bir bahis yoksa, oynanmasında sakınca yoktur.

Soru 30: İnsanı eğlendiren şeylerle oynamanın ve bu cümleden iskambil oynamanın hükmü nedir? Acaba ortada bahis olmadan eğlenmek için iskambil kağıdıyla oynamak caiz midir?


Cevap: Örfen (halk arasında) kumar aleti sayılan şeylerle oynamak, ortada bahis olmasa ve sırf eğlenmek için bile olsa mutlak suretle haramdır.
a) Satranç taşlarının yapımı ve alım satımı.
b) Bahisli ve bahissiz olarak satranç oynamak.
c) Satranç öğretmek için merkezler açmak, umumî yerlerde veya özel yerlerde oynamak ve insanları satranç oynamaya teşvik etmek.

Cevap: Mükellefe göre satranç taşları günümüzde kumar aleti olarak kabul edilmiyorsa, bu durumda şer'-an satranç malzemeleri yapmanın, alım ve satımının, bahis olmadan oynamanın sakıncası yoktur; bu durumda satranç öğretmenin de sakıncası yoktur.

Soru 32: Matematik Öğretim Müdürlüğü tarafından satranç yarışmalarının onaylanması, satrancın kumar aletlerinden olmadığını gösterir mi? Ve acaba mükellef buna güvenebilir mi?

Cevap: Ahkâm mevzularını belirlemede ölçü, mükellefin kendisinin teşhisi veya o konuda kendisi için şer'î bir delilin bulunmasıdır.

Soru 33: Dış ülkelerde, gayrimüslimlerle satranç ve bilardo gibi aletlerle oyunlar oynamanın hükmü nedir? Ve ortada bahis olmaksızın bu aletleri kullanma ücreti olarak para vermenin hükmü nedir?


Cevap: Önceki hükümlerde satranç ve kumar aletleriyle oynamanın hükmü açıklandı. Bu aletlerle İslâmî ve gayri İslâmî ülkelerde oynamak ve yine bu aletlerle Müslüman veya kâfir biriyle oynamak arasında hiçbir fark yoktur. Kumar aletlerinin alım satımı ve bunlar için para harcamak da caiz değildir.

Kumar Aletleri

Soru 34: Bazıları, bir gelir elde etmek, kazanmak, kaybetmek, kumar kastı ve ortada hiçbir bahis olmaksızın sırf vakit geçirmek ve eğlence için kağıt (iskambil) oynuyorlar; acaba bu kişiler haram işlemiş sayılırlar mı? Eğlenmek için kağıt oynanan yerlere gitmenin hükmü nedir?

Cevap: Örfen kumar aleti sayılan iskambil kağıdı oyunu mutlak olarak haramdır. İnsanın kendi iradesiyle kumar veya kumar aletleri ile oynanan toplantılara katılması caiz değildir.

Soru 35: İskambil kağıtlarını ortada bahis olmadan, sırf ilmî ve dinî anlamlar içeren düşünce oyunlarında kullanmak caiz midir? Yarışma ve bahislerde de kullanılabilecek ve özel bir şekilde dizildiğinde motosiklet, araba vb. bazı şekiller oluşturulan kağıtlarla oynamanın hükmü nedir?

Cevap: Halk arasında kumar aletlerinden sayılan kartlarla oynamak hiçbir durumda caiz değildir. Ama ortada bahis olmadan örfen kumar aletlerinden sayılmayan kartlarla oynamanın sakıncası yoktur.
Genel olarak, mükellefin kumar aletlerinden olduğunu teşhis ettiği veya içinde bahis olan herhangi bir şeyle oynamak  hiçbir durumda caiz değildir. Kumar aletlerinden sayılmayan herhangi bir şeyle ortada bahis olmaksızın oynamanın sakıncası yoktur.

Soru 36: Ceviz, yumurta ve şer'an malî bir değeri olan diğer şeylerle oynamanın hükmü nedir? Acaba çocukların bu gibi şeylerle oynaması caiz midir?

Cevap: Kumar olarak oynanırsa ve ortada bahis olursa şer'an haramdır. Bu durumda kazanan, kazandığı ve karşı taraftan aldığı şeye sahip olamaz. Fakat oynayanlar bulûğ çağına erişmemişlerse, şer'an mükellef değillerdir ve kazandıkları şeyi karşı taraftan almaya hakları olmamakla birlikte onlar için hiçbir mükellefiyet yoktur.

Soru 37: Kumar aleti olmayan şeylerle oynarken nakit para ve diğer şeyler üzerine bahse girmek caiz midir?

Cevap: Kumar aletleriyle olmasa bile, oyunda bahse girmek caiz değildir.

Cevap: Kumar aletleriyle oynamak hükmündedir.

Soru 39: Bazı bölgelerde kumar aleti sayılan ve bazı bölgelerde ise kumar aleti sayılmayan şeylerle oynamak caiz midir?


Cevap: Her iki bölgede de örfün görüşünü gözetmek gerekir; yani eğer bir şey daha önce her iki bölgede kumar aleti sayılıyor idiyse ve günümüzde sadece bir bölgede kumar aleti sayılıyorsa, o şeyle oynamak şimdi de haramdır.

Müzik Ve Teganni

Soru 40: Helâl müziği haram müzikten ayıran şey nedir? Acaba klasik müzik helâl midir? Bu konuda bize bir ölçü verebilir misiniz?

Cevap: Örfe göre günah ve eğlence meclislerine uygun olan eğlendirici ve coşturucu müzik haramdır. Bu alanda klasik müzikle diğer müzikler arasında hiçbir fark yoktur. Mevzunun teşhisi mükellefin örfî görüşüne bırakılmıştır. Böyle olmayan müziğin bir sakıncası yoktur.

Soru 41: Dinî kurum ve müesseselerce sakıncasız olduğu söylenen kasetleri dinlemenin hükmü nedir? Keman, viyola ve ney gibi müzik aletlerini kullanmanın hükmü nedir?

Cevap: Söz konusu kasetleri dinlemenin caiz olması, mükellefin kendi teşhisine bağlıdır; mükellef eğer kasetin, eğlence meclislerine uygun neşelendirici müziği içermediği ve içinde batıl sözler de olmadığı sonucuna varırsa, onu dinlemesinin sakıncası yoktur. Dolayısıyla, sırf bir dinî kurum ve müessese tarafından sakıncasız olduğunun söylenmesi, onun mubah olması için şer'î bir delil teşkil etmez. Müzik aletlerini, eğlence ve günah meclislerine uygun olan coşturucu ve eğlendirici müziklerde kullanmak caiz değildir; ama bu aletlerden makul amaçlar için helâl olarak yararlanmanın sakıncası yoktur. Örneklerin teşhisinde ölçü, mükellefin kendi görüşüdür.

Soru 42: Neşelendirici ve eğlendirici müzikten maksat nedir? Neşelendirici ve eğlendirici müziklerle diğer müzikleri ayırt etmenin yolu nedir?

Cevap: Neşelendirici ve eğlendirici müzik, sahip olduğu özellikleri nedeniyle insanı Allah Tealâ'dan ve ahlâkî erdemlerden uzaklaştıran, lâubalîliğe ve günaha sürükleyen müziktir. Mevzunun teşhisinde örfe baş vurulması gerekir.

Soru 43: Müzik hakkında hüküm verirken çalgıcın kişiliğinin, çalgı yerinin ve amacının etkisi var mıdır?

Cevap: Haram müzik, eğlence ve günah meclislerine uygun olan, olumsuz yönde insanı etkileyen, coşturan ve neşelendiren müziktir; bazen çalgıcın kişiliği veya çalgıyla söylenen söz, çalgı yeri ve diğer şartlar, müziğin, haram olan eğlendirici ve coşturucu müziğin veya bir başka haramın kapsamına girmesinde etkili olabilir; örneğin bu özellikler, fesadın bunu izlemesi sonucunu doğurabilir.

Soru 44: Müziğin haram oluşundaki ölçü, onun sadece coşturucu ve neşelendirici oluşu mudur, yoksa bunun yanında tahrik edici ve heyecanlandırıcı oluşunun da etkisi var mıdır? Eğer müzik, dinleyenleri kederlendirir veya ağlatırsa hüküm nedir? Müzik ve çalgı aletlerinin eşliğinde gazel okumanın ve dinlemenin hükmü nedir?

Cevap: Bunda ölçü, müziğin çalınmasının niteliği ile birlikte onun bütün özelliklerinin dikkate alınması; eğlence ve günah meclislerine uygun olan coşturucu ve eğlendirici müziklerden olup olmadığıdır. Bu durumda, tabiatı gereğince eğlendirici ve neşelendirici türden müzik, ister heyecanlandırıcı olsun, ister olmasın, ister dinleyiciyi kederlendirsin ve ister ağlatsın böyle bir müzik haramdır. Müzik aletleri eşliğinde okunan gazeller, günah ve fesat meclislerine uygun olan müzik hâlini alırlarsa, onları söylemek ve dinlemek haramdır.

Soru 45: İslâm fıkhına göre haram olan teganni nedir? Acaba sadece insan sesiyle sınırlı mıdır, yoksa müzik aletlerinden çıkan sesleri de içerir mi?

Cevap: Teganni, insanın, dalgalandırarak gırtlaktan çıkardığı, günah ve fesat meclislerine uygun coşturucu sesidir. Sesi bu şekilde gırtlakta dalgalandırarak çıkarmak ve onu dinlemek haramdır.

Soru 46: Düğün törenlerinde kadınların müzik aletlerinden olmayan kaplara ve diğer araçlara ritimle vurmaları caiz midir? Ses, meclisten dışarı çıkar ve erkekler de duyarsa hüküm nedir?

Cevap: Bunların caiz olması nasıl kullanıldıklarına bağlıdır. Eğer geleneksel düğün törenlerinde yaygın olduğu şekilde kullanılır, tahrik edici-coşturucu olmaz ve herhangi bir fesada ve günaha yol açmazsa sakıncası yoktur.

Cevap: Eğlendirici ve neşelendirici makamlar çalmak amacıyla müzik aletlerini kullanmak caiz değildir. Fakat düğün törenlerinde kadınların kendi aralarında şarkı-türkü söylemelerinin caiz olması uzak bir ihtimal değildir.

Soru 48: Haram nitelikli teganni ile okunan müziği evde dinlemek caiz midir? Eğer insan bundan etkilen-mezse hüküm nedir?

Cevap: İster evde yalnız başına olsun, ister başkalarının yanında olsun ve ister etkilensin, ister etkilenmesin, bu tür müzikleri dinlemek her hâlükârda haramdır.

Soru 49: Daha mükellefiyet yaşına yeni erişen bazı gençler, İran İslâm Cumhuriyeti'nin resmî radyo ve televizyon kanallarından yayınlansa bile, mutlak suretle müziğin haram olduğuna fetva veren bir müçtehidi taklit etmektedirler; bu konuda hüküm nedir? Acaba ve-liyy-i fakih, dinlenilmesi helâl olan bir müziğin dinlenmesine müsaade etmiş olursa, hükümet hükümlerine istinaden verilen bu müsaade [hükümet yetkisini kullanarak müsaade etmesi] müziklerin caiz olması için yeterli midir, yoksa onların kendi müçtehitlerinin fetvalarına uygun olarak mı hareket etmeleri gerekir?

Cevap: Müzik dinlemenin caiz oluşu veya olmayışına fetva vermek hükümete ait verilen bir hüküm değildir; bu, fıkhî bir hükümdür. Bu konuda her mükellefin kendi taklit merciinin fetvasına uyması farzdır. Fakat müzik eğer eğlence, günah ve fesat meclislerine uygun olan coşturucu türden değilse ve herhangi bir günaha da yol açmıyorsa, haram olması için bir neden yoktur.

Cevap: Teganni, sesi eğlence meclislerine uygun olarak boğazda titretmektir. Bu, hem söyleyene, hem de dinleyene haram olan bir günahtır. Müzik ise, müzik aletleri çalmaktır; bu da eğer günah meclislerinde yaygın olduğu şekilde olursa, hem çalana ve hem de dinleyene haramdır. Ama bu şekilde değilse, özü itibariyle caizdir ve hiçbir sakıncası yoktur.

Soru 51: Sahibi sürekli müzik kaseti dinleyen bir yerde çalışıyorum ve dolayısıyla istemeden bunları dinlemek zorunda kalıyorum; acaba benim için bu caiz midir?

Cevap: Eğer kasetler eğlence ve günah meclislerine uygun olan eğlendirici teganni ve müzik parçaları içeriyorsa, onları dinlemek caiz değildir. Fakat o iş yerinde bu-lunmak zorunda iseniz, oraya gidip çalışmanızın sakın-cası yoktur; bununla beraber istemeyerek duymak zorunda olsanız bile, bu tür müzikleri dinlememeniz gerekir.

Soru 52: İran İslâm Cumhuriyeti radyo ve televizyon kanallarından yayınlanan müziklerin hükmü nedir? İmam Humeyni'nin (r.a) mutlak surette müziğin helâl olduğunu açıkladığı söylenmektedir; acaba bu doğru mudur?

Cevap: İmam Humeyni'nin (r.a) müziğin mutlak surette helâl olduğunu söylediği yalan ve iftiradır. İmam Humeyni (r.a) eğlence ve günah meclislerine uygun olan eğlendirici ve neşelendirici müzikleri haram bilmekteydi; nitekim bu hususta bizim de görüşümüz aynıdır. Fakat görüş farklılıkları, mevzunun teşhisinden kaynaklanmaktadır; çünkü mevzunun teşhisi mükellefin kendisine bırakılmıştır; dolayısıyla bazen çalgıçla dinleyicinin teşhisi farklı olabilir. Bu durumda mükellefe göre günah meclislerine uygun olan eğlendirici müziği dinlemesi haramdır. Fakat şüpheli müziklerin helâlliğine hükmedilir. Ve bir müziğin sırf radyo ve televizyondan yayınlanması, onun helâl ve mubah oluşuna dair şer'î delil teşkil etmez.

Soru 53: Bazen radyo ve televizyondan, bence eğlence ve günah meclislerine uygun olan müzikler yayınlanmaktadır; acaba bunları dinlemekten kaçınmam ve diğerlerini de engellemem gerekir mi?

Cevap: Sizce o müzikler, eğlence ve günah meclislerine uygun olan eğlendirici ve neşelendirici türdense, onları dinlemeniz caiz değildir. Fakat münkerden neh-yetme açısından diğerlerini sakındırmanız, onların da söz konusu müziğin, haram müzik türünden olduğu hususunda sizinle aynı görüşü paylaştıklarını bilmenize bağlıdır.

Soru 54: Batı ülkelerinde üretilen eğlendirici müzikleri ve tegannileri dinlemenin ve dağıtmanın hükmü nedir?

Cevap: Eğlence ve günah meclislerine uygun olan eğlendirici ve neşelendirici müziğin çalınması ve dinlenmesinin haram oluşunda, diller ve üretilen ülkeler a-rasında hiçbir fark yoktur; dolayısıyla günah nitelikli te-ganni veya haram müzikleri içeriyorlarsa, bu tür kasetlerin dağıtımı, alım satımı ve dinlenmesi caiz değildir.

Soru 55: Kadın ve erkeğin ister enstrüman eşliğinde olsun, ister olmasın radyo veya kasetten şarkı-türkü söylemelerinin hükmü nedir?

Cevap: Eğlence meclislerine uygun olarak söylenen şarkı-türkü şer'an haramdır. İster erkek söylesin, ister kadın, ister canlı olsun, ister kasetten, ister müzik aletleri eşliğinde olsun, ister olmasın, şarkı-türkü söylemek ve dinlemek caiz değildir.

Soru 56: Cami gibi mukaddes mekânlarda makul ve helâl hedef ve amaçlarla müzik çalmanın hükmü nedir?

Cevap: Eğlence ve günah meclislerine uygun eğlendirici ve neşelendirici müzik çalmak caminin dışında da olsa ve yine makul helâl amaçlar taşısa bile mutlak olarak caiz değildir. Fakat mukaddes yerlerde bazı münasebetler gereği müzik nağmeleri eşliğinde inkılap marşları vb. okumak ve söylemek, o yerin saygınlığıyla çelişmezse ve örneğin cami gibi yerlerde namaz kılanları rahatsız etmezse, sakıncası yoktur.

Soru 57: Enstrüman ve özellikle "santur" (kanuna benzer bir müzik aleti) çalmayı öğrenmenin bir sakıncası var mı? Diğerlerini buna teşvik etmenin hükmü nedir?

Cevap: Fesat ve günaha yol açmadığı takdirde haram olmayan müzik aletlerini makul ve mubah amaçla inkılap marşlarında, dinî marşlarda, yararlı kültürel vb. programlar uygulamada kullanmanın sakıncası yoktur. Bu amaçla bir enstrümanı çalmayı öğrenmenin ve öğretmenin özü itibariyle bir sakıncası yoktur.

Soru 58: Kadının, teganni ile okuduğu şiiri veya başka sözleri dinlemenin hükmü nedir? Bu konuda dinleyenin genç veya yaşlı, erkek veya kadın olması hükmü değiştirir mi? Dinleyen kişi kadının mahremi olursa hüküm nedir?

Cevap: Kadının sesi, eğlence meclislerinde yapıldığı gibi teganniyle çıkmazsa, dinleyen de lezzet alma kastıyla dinlemezse ve herhangi bir fesada ve olumsuzluğa da yol açmazsa onu dinlemenin sakıncası yoktur; yukarıdaki durumlar arasında da hiçbir fark yoktur.

Cevap: Örfte, halk arasında günah meclislerine uygun haram müziklerden sayılan her şey mutlak suretle haramdır; bu hususta ülkeler arasında ve geleneksel mü-ziklerle diğerleri arasında hiçbir fark yoktur.

Soru 60: Bazen Arapça yayın yapan radyolardan bazı müzikler yayınlanmaktadır; Arapça'yı dinleme şevkiyle bunlara kulak vermek caiz midir?

Cevap: Günah ve eğlence meclislerine uygun müzikleri dinlemek mutlak suretle haramdır; sırf Arapça dinleme şevki, bunları dinlemeyi şer'an helâl kılmaz.

Soru 61: Müzik aletleri eşliğinde olmadan nağmeli şiir okumak ve okununca eşlik etmek caiz midir?

Cevap: Müzik aletleri eşliğinde olmasa bile teganni ile söylenen müzik parçaları haramdır. Müzik parçaları derken fıskufücur meclislerine uygun olacak şekilde teganniyle söylenen sözleri kastediyoruz. Fakat şiir okumanın ve tekrarlamanın özü itibariyle hiçbir sakıncası yoktur.

Cevap: Eğlendirici olmayan müzikler çalmak amacıyla ortak amaçlı (hem helâl müzikler ve hem de haram müzikler için) kullanılan müzik aletlerinin alım satımının sakıncası yoktur.

Cevap: Sesi günah ve eğlence meclislerine uygun şekilde teganniyle çıkarmak, mutlak olarak hatta dua, Kur'ân, ezan, mersiye vs. okurken bile haramdır.

Soru 64: Günümüzde müzik, üzüntü, ıstırap, cinsel sorunlar ve kadınlardaki cinsel isteksizlik gibi bazı psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır; bunun hükmü nedir?

Cevap: Güvenilir ve uzman bir doktorun, hastanın tedavisinin müzikten yararlanmaya bağlı olduğuna dair kesin görüş belirtmesi durumunda hastanın tedavisinin gerektirdiği miktarda müzikten yararlanmasının sakıncası yoktur.

Soru 65: Eğlence meclislerine uygun olan müziği dinlemek insanın eşine eğilimini artırırsa, hüküm nedir?

Cevap: Sırf eşine eğiliminin artması amacını gütmesi, bu nitelikteki müziği dinlemek için şer'î bir ruhsat olamaz.

Soru 66: Kadının, çalgıçların kadınlardan oluştuğu bir grup eşliğinde, kadınlar için konser vermesinin hükmü nedir?

Cevap: Konser vermek, teganniyle ve coşturucu nitelikte olmazsa ve ona eşlik eden müzik de haram olan eğlendirici türden olmazsa, özü itibariyle sakıncalı değildir.

Soru 67: Eğer müziğin haram oluşunda ölçü, neşelendirici ve günah meclislerine uygun oluşu ise, bu durumda bazı insanları ve hatta mümeyyiz olmayan yani iyiyle kötüyü ayırt edemeyen çocukları coşturan marş ve müziklerin hükmü nedir? Acaba kadınların teganni ile okudukları müptezel, bayağı kasetler, coşturucu olmazsa yine haram mıdır? Sürücülerinin genellikle bu gibi kasetler kullandığı umumî taşıtlara binen yolcuların ne yapması gerekir?

Cevap: Teganniyle çıkarılan neşelendirici ses ve o-kunan müzik, nitelik veya içerik ya da çalgıcın çalgı aletlerini kullanırken veya şarkıcının okurken sergilediği özel durum itibariyle eğlence ve günah meclislerine uygun müzik türünden olursa, bu, bunu dinlediğinde coşmayan kimse için bile haramdır. Haram olan coşturucu müzik okunduğunda ve çalındığında, taşıtlardaki bütün yolcuların bunları dinlemekten sakınmaları ve diğerlerini bu münkerden sakındırmaları gerekir.

Soru 68: Erkeğin kendi helâlinden lezzet almak amacıyla yabancı bir kadının teganniyle söylediği haram müziği dinlemesi caiz midir? Acaba eşlerin birbirleri için haram nitelikli müzik söylemeleri caiz midir? Allah Teala'nın müziği, günah ve eğlence meclisleriyle iç içe olduğu ve bunların birbirlerinden ayrı tutulamayacağından dolayı haram kıldığı ve dolayısıyla tapınılmaktan başka bir amaca yönelik olabileceği düşünülemeyen heykel yapıp satmanın haram oluşu gibi, müziğin de haram oluşu, günah ve eğlence meclislerinin haram olmasından kaynaklandığı söylenmektedir; bu görüş doğru mudur? Buna binaen, acaba günümüzde bu şart ve sebebin olmayışı haramın kalkmasını gerektirmez mi?

Cevap: Eğlence ve günah meclislerine uygun olarak teganniyle söylenen müzik, mutlak olarak, hatta kadının kocası için ve erkeğin eşi için olsa bile haramdır. İnsanın eşinden lezzet almak istemesi, günah nitelikli müziği dinlemesini mubah kılmaz. Dinimizde teganni ile müzik söylemenin, heykel yapmanın vb. şeylerin haram oluşu şeriata taabbütle ispatlanmıştır ve Ehlibeyt fıkhındaki sabit hükümlerdendir. Bu gibi hükümler, varsayımlara dayanan ölçülere, psikolojik ve toplumsal etkileşimlere bağlı değildir. Bu gibi şeyler, haram niteliğini korudukça haramdırlar ve her hâlükârda onlardan kaçınmak gerekir.

Soru 69: Görünüşte milî marşlar niteliğinde olan ve örfte de milî marşlar olarak bilinen bazı müzikler var; fakat bunları söyleyen kişinin marş kastıyla mı, yoksa eğlence ve coşturucu müzik kastıyla mı söylediğini bil-miyoruz. Bu tür müzikleri dinlemenin hükmü nedir? Bunları söyleyen kişinin Müslüman olmadığı, fakat söylediği sözlerin vatan sevgisini aşıladığını ve insanı vatanın işgali karşısında direnmeye sevk ettiği dikkate alındığında bunları dinlemenin hükmünü açıklar mısınız?

Cevap: Dinleyiciye göre örf açısından eğlendirici ve neşelendirici bir nitelik taşımazsa, bunları dinlemenin hiçbir sakıncası yoktur; söyleyenin niyetinin ve söylediği sözlerin içeriğinin bu konuda hiçbir etkisi yoktur.

Soru 70: Bazı spor dallarında antrenör ve uluslararası hakem vasfını taşıyan bir genç, meslek gereği haram müzik çalınan klüplere girmek zorunda kalıyor; geçiminin bir bölümünü bu yolla temin ettiği ve bulunduğu bölgede iş sahalarının az olduğu göz önünde bulundurulursa acaba bu kişinin buralara girmesi caiz midir?

Cevap: Söz konusu müziği dinlemesi haram olmasına rağmen bu meslekte çalışmasının sakıncası yoktur. Dinlemekten sakınma kaydıyla, çaresizlik durumlarında haram müzik meclislerine girmesi caizdir; bu durumda elinde olmaksızın bu müzikleri duymasının sakıncası yoktur.

Soru 71: Acaba sadece müziği dinlemek mi haramdır, yoksa onu elinde olmayarak duymak da mı haramdır?

Cevap: Eğlendirici ve neşelendirici haram müziği duymak, dinlemek hükmünde değildir. Fakat bazı yerlerde örfe göre duymak da dinlemek sayılmaktadır.

Soru 72: Günah ve eğlence meclislerinde yaygın olmayan aletlerle, bir müzik enstrümanı eşliğinde Kur'ân okumak caiz midir?

Cevap: Kur'ân-ı Kerim'in ayetlerini güzel bir şekilde ve Kur'ân'ın şanına yakışır nağmelerle okumanın sakıncası yoktur; hatta haram olan teganni haddine ulaşmaması kaydıyla tercih edilir bir şeydir; fakat müzik enstrümanı eşliğinde Kur'ân okumak şer'an doğru değildir.


Cevap: Müzik ve çalgı aletlerini eğlence ve günah meclislerine uygun olan coşturucu ve neşelendirici nitelikte kullanmak mutlak suretle haramdır.

Soru 74: Öğrencilerin, Eğitim Bakanlığı'nın marş ekipleri ve bando takımlarında kullandıkları müzik aletlerinin hükmü nedir?

Cevap: Örf açısından hem helâl, hem de haramda kullanılabilecek müzik aletlerini eğlendirici olmamak kaydıyla helâl amaçlarla kullanmak caizdir; fakat örfen sadece haramda kullanılan ve eğlenceye has aletlerden sayılan müzik aletlerini kullanmak caiz değildir.

Soru 75: Müzik aletlerinden sayılan "santur" aleti i-mal etmek ve bir meslek olarak ondan kazanç elde etmek caiz midir? Acaba bu sanayiyi geliştirmek ve çalgıçları bu aleti çalmaya teşvik etmek için yatırım yapmak ve yardım etmek caiz midir? Geleneksel müziği yaymak ve ihya etmek amacıyla ülkenin geleneksel müziklerini öğretmek caiz midir?

Cevap: Millî veya inkılâp marşları icra etmek ve herhangi yararlı ve helâl bir işte müzik çalmak için çalgı aletlerinin kullanımı, günah ve fesat meclislerine uygun olan coşturucu sınıra ulaşmadığı sürece sakıncası yoktur. Bunun gibi aynı amaçla çalgı aletlerinin yapımı, öğretim ve öğreniminin kendi başına bir sakıncası yoktur.

Cevap: Helâl menfaati olmayan ve genelde eğlendirici, coşturucu ve fesada sevk edici alanlarda kullanılan aletler.

Soru 77: Haram içeren ses kasetlerini kopyalayarak çoğaltma karşılığında ücret almak caiz midir?


Cevap: Dinlenmesi haram olan kasetlerin kopyalanması ve bunun karşılığında ücret alınması caiz değildir.

Dans

Soru 78: Düğün törenlerinde oynanan halk oyunları caiz midir? Bu törenlere katılmanın hükmü nedir?

Cevap: Dans etmek, eğer şehveti tahrik eder veya haram bir işi gerektirir veya fesada yol açarsa caiz değildir. Dans toplantılarına katılmaya gelince, eğer diğerlerinin haram işini onaylamak anlamına gelir veya haram bir işi gerektirirse, bu da caiz değildir; bunların dışındaki durumlarda sakıncası yoktur.

Soru 79: Müzik çalınmaksızın kadınlar toplantısında dans etmenin hükmü nedir? Eğer haramsa iştirak edenlerin toplantıyı terk etmeleri farz mıdır?

Cevap: Genel olarak dans etmek, eğer şehveti tahrik eder veya haram bir işi ya da bir fesadın ortaya çıkmasını gerektirecek nitelikte olursa haramdır. Bu durumda, haram bir işe itiraz olarak dans edilen yeri terk etmek, münkerden, kötülüklerden alıkoymak doğrultusundaysa farzdır.

Soru 80: Erkeğin erkek için, kadının kadın için veya erkeğin kadınlar arasında veya kadının erkekler arasında halk oyunları sergilemesinin hükmü nedir?

Cevap: Şehveti uyandıracak, haram bir işe veya fesada, günaha yol açacak nitelikte olursa veya kadın yabancı erkekler arasında dans ederse haramdır.

Soru 81: Erkeklerin toplu olarak dans etmelerinin hükmü nedir? Televizyondan veya diğer yerlerde küçük kızların dansını seyretmenin hükmü nedir?

Cevap: Dans etmek şehveti uyandıracak nitelikte olur veya haram bir fiili gerektirirse haramdır; dans seyretmek ise, eğer günahı işleyeni onaylamak anlamına gelmez, onu günah işleme hususunda cesaretlendirmez ve başka bir fesada ve olumsuzluğa da yol açmazsa, sakıncası yoktur.

Soru 82: Kadının kadın için ve erkeğin de erkek için dans etmesinin hükmü nedir? Toplumsal adetlere saygıdan dolayı düğün törenine gidiliyorsa, bu durumda dans edilme ihtimali bulunduğu sebebiyle, gitmenin şer'an bir sakıncası var mıdır?

Cevap: Genel olarak dans etmek, eğer şehveti uyandıracak nitelikte olur veya haram bir işi ya da bir fesadı gerektirirse haramdır. Fakat dans edileceği muhtemel olan düğün törenlerine katılmak, haram işleyen kimseyi onaylamak anlamına gelmez ve harama düşmeye de sebep olmazsa sakıncası yoktur.

Cevap: Herhangi bir harama düşmeden kadının kocası için ve erkeğin karısı için dans etmesinin sakıncası yoktur.

Cevap: Haram dans türünden olursa, babaların veya annelerin evlâtlarının düğün töreninde de olsa dans etmeleri haramdır.

Soru 85: Evli bir kadın, kocasının haberi ve izni olmadan düğün törenlerinde yabancı erkeklerin karşısında dans ediyor. Bu hareketi birkaç defa tekrarlamıştır. Kocasının bu hususta marufu emretmesi ve münkerden sakındırması etkili olmamıştır; bu konuda ne yapmak gerekir?

Cevap: Bir kadının yabancı erkeklerin karşısında dans etmesi mutlak olarak haramdır. Kadının, kocasının izni olmadan evden dışarı çıkması da yine özü itibariyle haram olup bu iş kadının kocasına karşı serkeşlik etmesi (naşize[3]) anlamına gelir ve onun nafaka hakkından mahrum bırakılmasına yol açar.

Soru 86: Kadınların, müzik çalınan köy düğünlerinde erkeklerin önünde oynamalarının, dans etmelerinin hük-mü nedir? Bu konuda ne yapmak gerekir?

Cevap: Kadınların yabancı erkeklerin önünde dans etmeleri ve bir fesada sebep olan ve şehveti uyandıran her türlü dans haramdır. Müzik aletleri kullanmak ve dinlemek eğlendirici ve neşelendirici nitelikte olursa haramdır. Bu durumlarda mükelleflerin vazifesi münker-den alıkoymaktır.

Soru 87: Mümeyyiz (iyiyle kötüyü ayırt edebilen) erkek veya kız çocuğunun kadınların veya erkeklerin toplantısında dans etmesinin hükmü nedir?

Cevap: Bulûğ çağına ermemiş çocuk, ister erkek olsun, ister kız olsun mükellef değildir; fakat bulûğ çağına ermiş olanların onları dans etmeye teşvik etmeleri genel ahlâka uygun değildir.

Cevap: Dans öğretmek için merkezler açmak ve dans etmeyi yaymak İslâmî düzenin hedefleriyle çelişmektedir.

Soru 89: Erkeklerin, kendilerine mahrem olan kadınların ve kadınların da kendilerine mahrem olan erkeklerin önünde dans etmelerinin hükmü nedir? Bu mahremliğin, soy yakınlığından dolayı nesebî veya evlenme yoluyla sıhrî mahremlik olması bir şeyi değiştirir mi?

Cevap: Haram olan dans ister erkek için olsun, ister kadın için olsun ve ister mahremlerin önünde olsun, ister mahrem olmayanların, her halükârda haramdır; bunların arasında hiçbir fark yoktur.


Soru 90: Düğün törenlerinde bastonla yapılan ve kav-gayı temsil eden gösteri caiz midir? Eğer bu oyun müzik aletleri eşliğinde yapılırsa hüküm nedir?

Cevap: Eğlendirici spor oyunu niteliğinde olursa ve bu kavga gösterisinin insan hayatına bir zarar vermesinden korkulmazsa özü itibariyle sakıncası yoktur. Fakat eğlendirici ve neşelendirici nitelikle müzik aletlerini kullanmak hiçbir durumda caiz değildir.

Soru 91: Kol kola girip ritimle dans etmenin (elleri birbirine kenetleyip ayakları yere vurarak belli bedensel hareketler ve sıçramayla birlikte gerçekleşen, ritimli ve güçlü bir ses oluşturan folklor oyununun) hükmü nedir?


Cevap: Bu hareket dans hükmündedir. Dolayısıyla eğer şehveti uyandırır veya insanı coşturacak ve tahrik edecek şekilde müzik aletlerinin eşliğinde yapılırsa ya da bir fesada yol açarsa haramdır; bu niteliklere sahip değilse sakıncası yoktur.

Alkış

Soru 92: Doğum günleri ve düğün törenleri gibi kadınlar arası toplantılarda kadınların alkış tutturmaları caiz midir? Eğer caiz ise, toplantıdaki alkış seslerini yabancı erkekler duyarsa hüküm nedir?

Cevap: Normal şekilde alkışlamanın, yabancı erkekler duysalar bile herhangi bir fesada yol açmadığı takdirde sakıncası yoktur.

Soru 93: Ehlibeyt İmamlarının doğum günleri, vahdet haftası[4] ve bi'set günü münasebetiyle düzenlenen programlarda Hz. Peygamber ve Ehlibeyt'ine salavatlarla birlikte sevinçle alkış çalmanın hükmü nedir? Bu gibi programların cami, devlet daireleri ve kurumlarındaki mescitlerde ve hüseyniye gibi ibadet yerlerinde düzenlenmesinin hükmü nedir?


Cevap: Genel olarak normal hâlde böyle mübarek veladet programlarında veya birini teşvik etmek veya onaylamak için alkışlamanın haddizatında bir sakıncası yoktur. Fakat dinî merasimlerin, özellikle cami, hüseyniye ve mescitlerde düzenlenen programların salavat ve tekbirlerle süslenmesi ve böylece salavat ve tekbirlerin sevabına kavuşulması daha uygundur.

Fotoğraf ve Filmler

Soru 94: Tesettürsüz namahrem kadının resmine bakmanın hükmü nedir? Televizyonda kadının tasvirine bakmanın hükmü nedir? Acaba bu konuda Müslüman kadınla Müslüman olmayan ve yine canlı yayınla paket program arasında bir fark var mıdır?

Cevap: Namahrem kadının fotoğrafına bakmak, namahrem kadının kendisine bakmak hükmünde değildir; dolayısıyla eğer şehvetle bakılmaz ve bir fitneye düşmekten korkulmazsa ya da bakan kişinin tanıdığı Müslüman bir kadının resmi olmazsa sakıncası yoktur. Farz İhtiyat (zorunlu olan kaçınma), televizyondan yapılan canlı yayında namahrem kadının tasvirine bakma-mayı gerektirir. Fakat televizyondan yayınlanan paket programlarda, şehvet kastı ve günaha düşmek korkusu olmamak kaydıyla namahrem kadının tasvirine bakmanın sakıncası yoktur.

Soru 95: Uydudan izlenebilen televizyon programlarını seyretmenin hükmü nedir? Fars Körfezi sahilinde yer alan ülkelere yakın olan vilayetlerde yaşayanların bu ülkelerin televizyonlarını izlemelerinin hükmü nedir?

Cevap: Batı uyduları aracılığıyla yayınlanan programlar ve komşu ülkelerin çoğunun televizyon programları sapık düşünceleri öğrettiği, gerçekleri saptırıp gizlediği, fesat ve günah programlarını içerdiğinden ve bunları seyretmek genellikle sapıklığa, fesada ve haram işlere sevk ettiğinden dolayı onları seyretmek caiz değildir.

Soru 96: Radyo ve televizyondan yayınlanan komedi programları dinlemenin veya seyretmenin sakıncası var mıdır?

Cevap: Komedi piyes ve gösteri programlarını dinlemenin ve seyretmenin sakıncası yoktur. Ancak bu programlarda bir mümine hakaret düzeyinde alay ediliyorsa caiz olmaz.

Soru 97: Düğünde hicabımı tamamen koruyamadığım bir durumdayken birkaç tane fotoğrafım çekildi. Bu fotoğraflar şimdi arkadaşlarımın ve akrabalarımın yanındadır. Bu fotoğrafları onlardan toplamam farz mıdır?

Cevap: Fotoğrafınızın başkalarının yanında bulunması bir fesada yol açmıyorsa veya bir fesada sebep olabilir, ama fotoğrafların onların eline geçmesinde sizin bir rolünüz olmamışsa ya da fotoğrafları diğerlerinden toplamanız çok zor olursa, bu konuda herhangi bir yükümlülüğünüz yoktur.

Soru 98: Kadınların namahrem olan dinî liderlerin ve şehitlerin fotoğraflarını öpmesinin bir sakıncası var mıdır?

Cevap: Genel olarak bir şahsın fotoğrafı, onun kendisi gibi değildir; dolayısıyla, şehvet kastı ve günaha düşme korkusu yoksa saygı, teberrük veya sevgiyi belirtmek için namahrem erkeğin fotoğrafını öpmenin sakıncası yoktur.

Soru 99: Sinema filmlerinde ve diğer yerlerde tanımadığımız çıplak veya yarı çıplak kadınların fotoğraflarına bakmak caiz midir?

Cevap: Fotoğraf ve filmlere bakmak, namahremin kendisine bakmak hükmünde değildir. Dolayısıyla şehvetle olmayıp bir günaha bulaşma ve fesada yol açma durumu söz konusu olmadığı takdirde şer'an sakıncası yoktur. Fakat şehveti uyandıran çıplak fotoğraflara genellikle şehvet kastıyla bakıldığından ve bu açıdan günahın ön hazırlığı olduğundan dolayı bunlara bakmak haramdır.

Soru 100: Düğün törenlerinde kadınların kocalarının izni olmadan fotoğraf çektirmeleri caiz midir? Eğer caiz ise fotoğraf çektirirken hicaplarını tamamen korumaları farz mıdır?

Cevap: Sırf fotoğraf çektirmek için kocanın iznini almak zorunlu değildir. Fakat fotoğrafı yabancı bir erkeğin görmesi muhtemelse ve hicabını tamamen korumaması bir fesada sebep olabilecekse, bu durumda tamamen hicabını koruması farzdır.


Cevap: Güreş, bizzat güreş meydanına gidilerek veya televizyon ve benzeri şeylerden canlı olarak seyredilirse veya lezzet ve zevk almak için olursa ya da fesattan ve günaha düşülmekten korkulursa caiz değildir; aksi durumda sakıncası yoktur.

Soru 102: Düğün töreninde gelin, başına ince ve açık renkli bir örtü örterse, yabancı bir erkeğin onun fotoğrafını çekmesi caiz midir?

Cevap: Fotoğraf çekerken yabancı bir kadına bakmaktan dolayı ortaya çıkan haram durum söz konusuysa caiz olmaz. Aksi takdirde bir sakıncası yoktur.

Soru 103: Hicapsız kadının, mahremleri arasında fotoğrafını çekmenin hükmü nedir? Filmin banyo ve baskısı esnasında yabancı erkeğin bu fotoğraflara bakma ihtimali varsa hüküm nedir?

Cevap: Kadına bakıp fotoğrafını çeken erkek onun mahremlerindense, fotoğrafını çekmesinde herhangi bir sakınca yoktur ve yine onu tanımayan fotoğrafçı tarafından o filmlerin banyosu ve baskısının yapılmasının da sakıncası yoktur.

Soru 104: Bazı gençler, bazı geçersiz mazeret ve delillerle müstehcen resimlere bakmaktalar; bunun hükmü nedir? Bu gibi resimlere bakmak şehvetin biraz yatışmasına sebep olur ve neticede haramdan korunmalarında etkili olursa; bunun hükmü nedir?

Cevap: Fotoğrafa şehvetle bakılırsa ve fotoğrafa bakıldığında şehvetin uyanacağı bilinirse veya fesattan ve günaha düşmekten korkulursa, bu iş haramdır. Başka bir harama düşmekten kaçınmak gerekçesi, şer'an haram olan bir işi yapmak için geçerli bir mazeret teşkil etmez.

Soru 105: Film çekimi için müzik çalınan ve dans edilen törenlerde bulunmanın hükmü nedir? Erkeğin erkekler ve kadının da kadınlar arası eğlencelerde film çekmesinin hükmü nedir? Düğün törenlerinde çekilen filmlerin o aileyi tanıyan veya tanımayan bir erkek tarafından montajının hükmü nedir? Bu filmlerin bir kadın tarafından montaj edilmesinin hükmü nedir? Bunlara film müziği monte etmek caiz midir?

Cevap: Günah nitelikli şarkı-türkü, haram müziği dinlemeyi veya haram olan diğer bir işi yapmayı gerek-tirmezse, törenlerde bulunmanın, erkeğin erkekler toplantısında ve kadının da kadınlar toplantısında film çekmesinin sakıncası yoktur. Fakat erkeğin kadınlar top-lantısında veya kadının erkekler toplantısında çekim yapması, onlara lezzetle bakmayı gerektirir veya başka fesatlara yol açarsa caiz değildir. Düğün törenlerine ait filmlerde, günah meclislerine özgü coşturucu müziklerden haz almak da haramdır.

Soru 106: İran İslâm Cumhuriyeti televizyonundan yayınlanan (yerli ve yabancı) filmleri izlemenin ve müzikleri dinlemenin hükmü nedir?

Cevap: Dinleyici ve seyirciye göre radyo veya televizyondan yayınlanan bu müzik, eğlence ve günah meclislerine özgü eğlendirici ve neşelendirici müziklerdense veya televizyondan yayınlanan filmi izleme insanı fesada sevk ediyorsa, şer'an bu müzik ve filmleri dinlemek ve izlemek caiz değildir. Bunların sırf İslâm Cumhuriyeti radyo ve televizyon kanallarından yayınlanması, caiz olduklarına dair şer'î bir delil teşkil etmez.

Soru 107: Resul-i Ekrem'e (s.a.a), Emir'ül-Müminin Ali'ye (a.s) ve İmam Hüseyin'e (a.s) nispet edilen resimleri hazırlama ve satmanın ve bunların resmî dairelere asılmasının hükmü nedir?

Cevap: Bunun özü itibariyle şer'an bir sakıncası yok-tur. Fakat örfen onları küçük düşürmek sayılabilecek, onların saygınlığını zedeleyecek ve onlara saygısızlık etmeye sebep olacak nitelikleri içermemeleri ve onların şanlarıyla çelişmemeleri şarttır.

Cevap: Bunlardan kaçınmak gerekir.

Soru 109: Televizyonlar veya canlı yayın yapan uydu kanalları, Batı toplumlarındaki toplumsal konuları anlatan birtakım programlar yayınlıyorlar; bu filmler kadın ve erkeklerin sınırsızca bir arada bulunmaları ve gayri-meşru ilişkiler gibi fasit, sapık düşünceleri yaymaktadır ve bazı müminleri etkilemektedir; bu durumda bu filmlerden etkilenme ihtimali olan kimselerin bunları seyretmesinin hükmü nedir? Acaba bu filmler, tenkit etmek, olumsuzluklarını ortaya koymak ve insanlara bunları seyretmekten sakınmayı nasihat etmek amacıyla seyredilirse hüküm değişir mi?

Cevap: Bunların lezzet alma kastıyla seyredilmesi caiz değildir. Yine etkilenme ve fesada düşme endişesi olursa, caiz değildir. Fakat ehil olan, bunlardan etkilenmeyeceğinden ve fesada düşmeyeceğinden emin olan kimsenin bunları tenkit etmek, tehlikelerini ve olumsuzluklarını insanlara anlatmak için seyretmesinin sakıncası yoktur. Tabi ki eğer bu konuda uyulması gereken kurallar varsa, onlara uyulmalıdır.

Soru 110: Başı ve boynu açık, makyajlı bayan televizyon sunucusunun saçlarına bakmak caiz midir?

Cevap: Lezzet almak kastı olmaz, günaha ve fesada düşmekten endişe duyulmaz ve yayın da canlı değilse, ona bakmanın sakıncası yoktur.


Cevap: Şehveti uyandırmak amacıyla bakarsa veya bakması şehvetin uyanmasına sebep olursa caiz değildir.

Soru 112: Harama düşürmeyeceği göz önünde bulundurularak evli erkeklerin kendi hamile karısıyla doğru ilişkide bulunmalarını öğreten filmleri seyretmelerinin hükmü nedir?

Cevap: Bakıldığında genellikle şehveti uyandıran bu gibi filmleri seyretmek caiz değildir.

Soru 113: Yer yer çirkin sahneleri olan video filmlerini kontrol ederken müstehcen sahnelerini sansür edip geri kalan kısmını sunmak amacıyla seyretmenin hükmü nedir?

Cevap: Islâh etmek, kötü ve saptırıcı sahnelerini san-sür etmek amacıyla filme bakılacaksa, bu işi üstlenen kimsenin harama düşmeyeceğinden emin olması kaydıyla sakıncası yoktur.

Soru 114: Eşlerin evde video kasetlerinden seks filmlerini seyretmeleri caiz midir? Omurilik sinir sistemi kopmuş biri eşiyle ilişkide bulunabilmek için şehvetini tahrik etmek amacıyla bu filmleri seyredebilir mi?

Cevap: Video kasetinden seks filmlerini izleyerek şehveti uyandırmak caiz değildir.

Soru 115: İnkılabın zafere kavuşmasından sonra üretilen, kadınların eksik hicapla rol oynadığı ve bazı durumlarda kötü eğitsel örnekler içeren İran filmlerini izlemenin hükmü nedir?

Cevap: Şehvet ve zevk almak kastı olmazsa ve ahlâkî fesada düşmeye de sebep olmazsa bu filmleri izlemenin haddizatında sakıncası yoktur. Fakat film yapımcılarının İslâm'ın yüce öğretileriyle çelişen filmleri üretmek ve hazırlamaktan kaçınmaları gerekir.

Soru 116: Dinî müesseselerin onayladığı filmleri dağıtmanın ve başkalarına sunmanın hükmü nedir? Ve yine bu müesseseler tarafından onaylanan müzik kasetlerini üniversitelerde dağıtmanın hükmü nedir?

Cevap: Mükellefin kanaatine göre film ve kasetler örfen günah nitelikli şarkı-türkü veya eğlence ve günah meclislerine özgü eğlendirici ve neşelendirici müzikler içeriyorsa, bunları dağıtmak, diğerlerine sunmak, seyretmek ve dinlemek caiz değildir. Bunların sırf bazı ilgili dairelerce onaylanmış olması, mükellefin mevzunun teşhisindeki görüşü, onları onaylayanların görüşüyle çeliştiği sürece mükellefe şer'î bir hüccet teşkil etmez.

Soru 117: Yabancı kadınların resimleri bulunan ve elbise modelleri seçmek için kullanılan kadın elbiseleri model dergilerini alıp-satmanın ve yanında bulundurmanın hükmü nedir?

Cevap: Bu dergilerde sırf yabancı kadınların resimlerinin bulunması onların alımını, satımını ve elbise modelleri seçiminde kullanımını engellemez; ancak bu resimler ahlâkî fesat çıkaracak bir nitelikte olursa caiz olmaz.


Cevap: Haram işlerde kullanmak amacı ve niyeti taşımadığı takdirde film kameralarının alım satımının sakıncası yoktur.

Soru 119: Müptezel, bayağı video filmlerini ve yine video cihazını alıp-satmanın ve kiralamanın hükmü nedir?

Cevap: Filmler eğer şehveti uyandıracak, sapıklık ve ahlâkî fesada sebep olacak müstehcen görüntüleri veya günah nitelikli şarkı-türkü ya da eğlence ve günah meclislerine özgü eğlendirici ve neşelendirici müzikleri içerirse bunların üretimi, alım satımı, kiralanması ve bu a-maçla yararlanmak için video kiralanması caiz değildir.

Soru 120: Yabancı radyoların yayınladığı haberleri, ilmî ve kültürel programları dinlemek caiz midir?


Cevap: Ahlâkî fesat ve fikrî sapmalara sebep olmazsa, sakıncası yoktur.

Uydu Antenleri

Soru 121: Uydudan yayınlanan televizyon programlarını izlemek için uydu anteni satın almak, bulundurmak ve kullanmak caiz midir? Eğer bu cihaz bedava olarak elde edilirse hüküm nedir?

Cevap: Uydu anteninin sadece televizyon programlarını izlemek için kullanılan bir alet olduğunu ve televizyon programlarının bir bölümünün haram bir bölümünün de helâl olduğunu dikkate alırsak uydu, hem helâlde ve hem de haramda kullanılan müşterek aletler hükmünde olur. Dolayısıyla, haram amaçlarda kullanılacak olursa alım satımı ve bulundurulması haramdır; ancak helâl amaçlarda kullanılacak olursa caizdir. Fakat bu alet kullanıcılarına haram programları çok kolay bir şekilde izlemeleri için zemin hazırladığından ve bazen onu bulundurmak başka fesatlara yol açtığından alım satımı ve evde bulundurulması haramdır; ancak biri, o-nu haramda kullanmayacağından emin olursa, onu elde etmesinin ve evde bulundurmasının fesat ve olumsuz yönleri de yoksa bu durumda sakıncası yoktur. Fakat bu konuda bir kanun varsa, ona uyulması gerekir.

Soru 122: Ülke dışında yaşayan bir kimsenin İslâm Cumhuriyeti kanallarını izleyebilmek için uydu cihazı satın alması ve satması caiz midir?

Cevap: Bu cihaz her ne kadar helâl amaçlarda kullanılma özelliğine sahip olan müşterek aletlerdense de çoğunlukla haram amaçlarda kullanıldığından ve ayrıca evde kullanılmasının diğer fesat ve olumsuz yönleri olduğundan dolayı, bu cihazı haramda kullanmayacağından ve onu evde kurmasının hiçbir fesat çıkarmayacağından emin olan kimse dışında hiç kimsenin satın alması ve onu evde kullanması caiz değildir.

Soru 123: Eğer uydu anteni İran İslâm Cumhuriyeti'nin kanallarıyla birlikte, Körfez ülkeleri veya Arap ülkelerinin haber kanalları ve bazı yararlı programları ve bütün Batılı müstehcen kanalları da çekerse hükmü nedir?

Cevap: Televizyon programlarını izlemek için bu gibi cihazları kullanmanın caiz olmasının ölçüsünü önceki meselede açıkladık. Bu alanda Batı kanallarıyla diğer kanallar arasında hiçbir fark yoktur.

Soru 124: Batı ülkeleri veya Fars körfezinde yer alan ve öteki komşu ülkeler tarafından uydu aracılığıyla yayınlanan ilmî, Kur'ân'la ilgili vb. programlardan haberdar olmak için uydu anteni kullanmanın hükmü nedir?

Cevap: İlmî ve Kur'ân programları vb.lerini dinlemek ve izlemek için mezkur cihazı kullanmanın her ne kadar kendiliğinden sakıncası yoksa da Batılı ülkelerin ve komşu ülkelerin çoğunun uydu kanalıyla yayınladıkları programların içeriği genellikle insanlara sapık düşünceleri aşıladığından, hakikatleri tahrif ettiğinden, ayrıca fesat ve günah programları içerdiğinden -kaldı ki ilmî ve Kur'ân programlarını izlemek bile çoğu zaman fesada ve harama düşmeye sebep olmaktadır- bu programları izlemek için uydu cihazı kullanmak şer'an haramdır. Ancak sadece yararlı ilmî programlar veya Kur-ân programları vb. olur ve hiçbir fesada ve harama düş-meyi gerektirmezse bunun sakıncası yoktur; ayrıca bu konuda bir kanun varsa ona uyulması gerekir.

Soru 125: Mesleğimiz radyo ve televizyon anteni tamirciliğidir. Son zamanlarda uydu anteni kurmam ve tamir etmem için bize bir çok müracaatlar oldu, bu hususta ne yapmamız gerekiyor? Bu cihazın parçalarının alım satımının hükmü nedir?


Cevap: Bu gibi cihazlar haramda kullanılıyorsa -ki genellikle böyledir- veya bunu elde etmek isteyen kişinin onu haramda kullanacağını biliyorsanız, bu durumda onu alıp satmak, parçalarını dizmek, kurmak, onu tamir etmek ve parçalarını satmak caiz değildir.

Uydu Antenleri

Soru 121: Uydudan yayınlanan televizyon programlarını izlemek için uydu anteni satın almak, bulundurmak ve kullanmak caiz midir? Eğer bu cihaz bedava olarak elde edilirse hüküm nedir?

Cevap: Uydu anteninin sadece televizyon programlarını izlemek için kullanılan bir alet olduğunu ve televizyon programlarının bir bölümünün haram bir bölümünün de helâl olduğunu dikkate alırsak uydu, hem helâlde ve hem de haramda kullanılan müşterek aletler hükmünde olur. Dolayısıyla, haram amaçlarda kullanılacak olursa alım satımı ve bulundurulması haramdır; ancak helâl amaçlarda kullanılacak olursa caizdir. Fakat bu alet kullanıcılarına haram programları çok kolay bir şekilde izlemeleri için zemin hazırladığından ve bazen onu bulundurmak başka fesatlara yol açtığından alım satımı ve evde bulundurulması haramdır; ancak biri, o-nu haramda kullanmayacağından emin olursa, onu elde etmesinin ve evde bulundurmasının fesat ve olumsuz yönleri de yoksa bu durumda sakıncası yoktur. Fakat bu konuda bir kanun varsa, ona uyulması gerekir.

Soru 122: Ülke dışında yaşayan bir kimsenin İslâm Cumhuriyeti kanallarını izleyebilmek için uydu cihazı satın alması ve satması caiz midir?

Cevap: Bu cihaz her ne kadar helâl amaçlarda kullanılma özelliğine sahip olan müşterek aletlerdense de çoğunlukla haram amaçlarda kullanıldığından ve ayrıca evde kullanılmasının diğer fesat ve olumsuz yönleri olduğundan dolayı, bu cihazı haramda kullanmayacağından ve onu evde kurmasının hiçbir fesat çıkarmayacağından emin olan kimse dışında hiç kimsenin satın alması ve onu evde kullanması caiz değildir.

Soru 123: Eğer uydu anteni İran İslâm Cumhuriyeti'nin kanallarıyla birlikte, Körfez ülkeleri veya Arap ülkelerinin haber kanalları ve bazı yararlı programları ve bütün Batılı müstehcen kanalları da çekerse hükmü nedir?

Cevap: Televizyon programlarını izlemek için bu gibi cihazları kullanmanın caiz olmasının ölçüsünü önceki meselede açıkladık. Bu alanda Batı kanallarıyla diğer kanallar arasında hiçbir fark yoktur.

Soru 124: Batı ülkeleri veya Fars körfezinde yer alan ve öteki komşu ülkeler tarafından uydu aracılığıyla yayınlanan ilmî, Kur'ân'la ilgili vb. programlardan haberdar olmak için uydu anteni kullanmanın hükmü nedir?

Cevap: İlmî ve Kur'ân programları vb.lerini dinlemek ve izlemek için mezkur cihazı kullanmanın her ne kadar kendiliğinden sakıncası yoksa da Batılı ülkelerin ve komşu ülkelerin çoğunun uydu kanalıyla yayınladıkları programların içeriği genellikle insanlara sapık düşünceleri aşıladığından, hakikatleri tahrif ettiğinden, ayrıca fesat ve günah programları içerdiğinden -kaldı ki ilmî ve Kur'ân programlarını izlemek bile çoğu zaman fesada ve harama düşmeye sebep olmaktadır- bu programları izlemek için uydu cihazı kullanmak şer'an haramdır. Ancak sadece yararlı ilmî programlar veya Kur-ân programları vb. olur ve hiçbir fesada ve harama düş-meyi gerektirmezse bunun sakıncası yoktur; ayrıca bu konuda bir kanun varsa ona uyulması gerekir.

Soru 125: Mesleğimiz radyo ve televizyon anteni tamirciliğidir. Son zamanlarda uydu anteni kurmam ve tamir etmem için bize bir çok müracaatlar oldu, bu hususta ne yapmamız gerekiyor? Bu cihazın parçalarının alım satımının hükmü nedir?


Cevap: Bu gibi cihazlar haramda kullanılıyorsa -ki genellikle böyledir- veya bunu elde etmek isteyen kişinin onu haramda kullanacağını biliyorsanız, bu durumda onu alıp satmak, parçalarını dizmek, kurmak, onu tamir etmek ve parçalarını satmak caiz değildir.