4 Kasım 2013 Pazartesi
3 Kasım 2013 Pazar
HARAM ALIŞVERİŞLER / Necis Şeylerin Alım Satımı
NECİS ŞEYLERİN ALIM SATIMI
Soru 1: Avlanma
dairesinin ve bölgedeki çiftçilerin, otlak ve tarlaları korumak için
avladıkları yabani domuzları, etlerini konserve yaparak Müslüman olmayan
ülkelere ihraç etmek amacıyla satın almak caiz midir?
Cevap: Müşteri Müslüman olmasa da
domuz etinin insanların gıda olarak yararlanması amacıyla alım satımı haramdır.
Fakat bunun hayvan yemi veya yağının sabun yapımında kullanılması gibi
insanlarca makul görülen helâl ve ciddî bir menfaati varsa, bu durumda alım
satımının sakıncası yoktur.
Soru 2: Domuz eti konservesi hazırlanan iş yerlerinde,
gece eğlence kulüplerinde veya fesat ve fuhuş yuvalarında çalışmak caiz midir?
Bu yolla elde edilen gelirin hükmü nedir?
Cevap: Domuz eti ve içki satmak, gece
kulüpleri, fesat ve fuhuş yuvaları, kumarhane ve meyhane açmak ve çalıştırmak
ve bunun gibi haram işlerle iştigal etmek caiz değildir. Bu işlerden kazanç
elde etmek haramdır ve şer'an insan bu işlerde çalışarak aldığı ücretin sahibi
değildir.
Soru 3: Domuz etini, içkiyi veya yenilmesi ve içilmesi
haram olan herhangi bir şeyi, bunları helâl bilen birine satmak veya hediye
etmek sahih midir?
Cevap: İnsanın müşteri helâl bilse dahi,
yenilmesi ve içilmesi haram olan bir şeyi, yenmesi veya içilmesi amacıyla veya
müşterinin bunları yeme ve içmede kullanacağını bildiği hâlde satması veya
hediye etmesi caiz değildir.
Soru 4: Gıda ve
tüketim maddeleri satan bir kooperatif şirketimiz var; bu gıda maddelerinden
bazılarının murdardan[1] veya yenilmesi haram olan şeylerden
olduğunu göz önünde bulundurarak, bu mallardan elde edilen ve kooperatif
üyelerine dağıtılan yıllık gelirin hükmü nedir?
Cevap: Yenilmesi haram olan gıda
maddelerinin alım satımı haramdır ve yapılan muamele batıldır; bundan elde
edilen para ve gelirler de haramdır ve bu gelirleri kooperatif üyelerine
dağıtmak caiz değildir. Kooperatif malları eğer bu haram mala karışmış ise
bunların durumu, kısımları, ayrıntıları ilmihâl kitaplarında kaydedilen, haram
mala karışmış mal hükmündedir.
Soru 5: Müslüman biri,
Müslüman olmayan bir ülkede bir otel işletmeye açar ve bazı içki türlerini ve
haram yiyecekleri satmak zorunda kalırsa, -çünkü bunları satmayacak olursa
büyük çoğunluğu Hıristiyan olan o ülke insanları yemeğin yanında içki
içtiklerinden içki sunmayan otele gitmeyeceklerdir- otel sahibinin bu haram
şeylerden elde ettiği bütün gelirleri şer'î hâkime vermek niyetinde olduğu göz
önünde bulundurularak bu işin onun için caiz olduğu söylenebilir mi?
Cevap: Müslüman olmayan ülkelerde otel ve lokanta açmanın bir
sakıncası yoktur. Fakat içki ve haram yemekler satmak, müşteri bunları helâl
bilse bile haramdır. Şer'î hâkime[2] vermek kastıyla olsa bile, içki ve haram yemek
karşılığında para almak caiz değildir.
Soru 6: Yenilmesi
haram olan su hayvanları sudan canlı olarak dışarı çıkarılırsa murdar hükmünde
midirler ve bunların alım satımları haram mıdır? Acaba bunların insan yiyeceği
dışında -kuş ve hayvan yemi olarak veya sanayi alanlarında kullanılması
amacıyla- alım satımı caiz midir?
Cevap: Sudan diri olarak dışarı
çıkarılan ve karada can veren deniz hayvanları, balık türünden iseler murdar
sayılmaz. Genel olarak, yenilmesi haram olan bir şeyi, müşteri, yenilmesini
helâl bilse bile, yenilmesi için satmak caiz değildir. Fakat yemenin dışında
bunlardan tıp, sanayi, kuşları ve diğer hayvanları beslemek vb. işlerde
yararlanılması gibi insanlarca makul görülen helâl menfaatleri olursa, bu
amaçla alım satımlarının sakıncası yoktur.
Soru 7: Aralarında şer'î usullere göre kesilmeyen hay-vanın
eti de bulunan gıda maddelerini taşımak caiz midir? Bu yiyecekleri, yenilmesini
helâl bilen bir kimseye taşımakla helâl bilmeyen bir kimseye taşımak arasında
herhangi bir fark var mıdır?
Cevap: Şer'î usullere göre kesilmeyen
hayvanın etini yemekte kullanmak isteyen birine taşımak caiz değildir; bu
konuda müşterinin onun yenmesini helâl bilmesiyle helâl bilmemesi arasında
herhangi bir fark yoktur.
Cevap:
İnsanlarca makul görülen meşru bir yarar için kan satmanın sakıncası yoktur.
Soru 9: Müslüman
birinin, küfür beldelerinde, gayrimüslimlere domuz eti veya murdar et gibi
yenilmesi haram olan şeyler ihtiva eden yiyecekler veya alkollü içkiler sunması
caiz midir? Bunun aşağıdaki durumlarda hükmü
nedir?
a) Bu gıda maddeleri ve alkollü içkiler kendisine ait
değilse ve bunların satımından da kendine herhangi bir kâr sağlamıyorsa ve bu
adamın işi sadece onları helâl yiyecek maddeleriyle birlikte müşteriye sunmak
olursa.
b) Müslüman olmayan biriyle o iş yerine ortak ise, Müslüman
ortak helâl şeylere ve gayrimüslim ortak da alkollü içkilere ve haram
yiyeceklere sahip ise ve her biri ayrı ayrı kendi malının kârını alıyorsa.
c) Sahibi Müslüman veya gayrimüslim olan, haram yiyecekler
ve alkollü içkiler satılan yerde sadece sabit bir ücretle çalışırsa.
d) Haram yiyecek ve alkollü içkiler satılan yerde işçi veya
ortak olarak çalışıyor, fakat şahsen bunların alım satımıyla uğraşmıyorsa ve
mallar da kendisine ait değilse ve orada sadece gıda maddelerinin hazırlanıp
satılmasına katkıda bulunuyorsa; müşteriler de alkollü içkileri satış yerinde
içmiyorlarsa, bu durumda onun işinin hükmü nedir?
Cevap: Sarhoş edici alkollü içkileri
ve haram yiyecekleri sunmak ve satmak, bunların satıldığı yerlerde çalışmak,
bunların yapımına, alım satımına katkıda bulunmak ve bu konuda başkasının
emrini yerine getirmek şer'an haramdır. Bunda o kimse ister günlük işçi olarak
çalışsın, ister sermayeye ortak olsun, haram gıda maddeleri ve alkollü
içecekler ister tek başına sunulsun veya satılsın, ister helâl olan yiyeceklerle
birlikte satılsın ve yine o kimsenin işi ister kâr payı veya ücret almak
suretiyle olsun, ister bedava çalışsın, aralarında fark yoktur ve şer'an
haramdır. Bu durumda iş sahibi veya ortağının Müslüman veya gayrimüslim olması,
Müslüman veya gayrimüslim müşteriye sunulması veya satılması arasında hiçbir
fark yoktur. Genel olarak her Müslüman'a, yenilmesi haram olan yiyeceklerin
yenilmesi amacıyla ve sarhoş edici alkollü içkilerin içilmesi amacıyla
yapımından, alım satımından ve bunlardan gelir sağlamaktan sakınması farzdır.
Cevap: Kamyonlar sadece içki taşımak
için kullanılıyorsa, onların tamiriyle uğraşmak caiz değildir.
Soru 11: Bir ticaret
şirketinin gıda maddesi satan şubeleri var; fakat gıda maddelerinden
bazılarının yenilmesi şer'an haramdır (ithal edilen murdar etleri gibi);
dolayısıyla şirketin mallarından bir bölümü şer'î açıdan haram mal sayılır.
Sorum şudur: İhtiyaçlarımızı, malının bir kısmı helâl, diğer bir kısmı haram
olan bu şirketin şubelerinden almamız caiz midir? Eğer caizse, meçhul'ül-malik
olması nedeniyle bu satıcıya verdiğimiz paranın bakiyesini alabilmek için şer'î
hâkimden izin almaya gerek var mı? Eğer izin almaya gerek varsa, acaba
ihtiyaçlarını bu gibi yerlerden satın alan kimselere, paralarının bakiyesini
almalarına müsaade ediyor musunuz?
Cevap: Şirketin malları arasında
haram mal olduğu genel olarak biliniyorsa, bir kimse şirketin bütün mallarını
satın almadığı sürece, ihtiyacı kadarını o şirketten karşılamasının bir
sakıncası yoktur. Buna göre bütün halkın ihtiyaç duyduğu malları bu şirketten
satın almasında bir sakınca yoktur. Bunun gibi müşteri, şirketin malının
tamamını satın almadığı ve satın aldığı eşyanın içerisinde haram mal olduğunu
bilmediği durumda, şirkete verdiği paranın bakiyesini almasının sakıncası
yoktur. Şirketten aldığı malı ve para bakiyesini kullanmada şer'î hâkimden izin
almasına gerek yoktur.
Soru 12: Gayrimüslim
ölülerin cesetlerini yakmakla uğraşmak ve bunun karşılığında ücret almak caiz
midir?
Cevap: Gayrimüslimlerin cesetlerini
yakmak haram değildir; dolayısıyla bu işle uğraşmanın ve bunun karşılığında
ücret almanın sakıncası yoktur.
Soru 13: Çalışacak
gücü ve imkânı olan birisinin, insanlardan dilenmesi ve onların verdikleriyle
geçinmesi caiz midir?
Cevap:
Dilencilikle iştigal etmesi uygun değildir.
Bazı Kazançlarla İlgili Hükümler
Soru 14: Kadınların
kuyumcular çarşısı ve başka yerlerde mücevher satarak gelir elde etmesi caiz
midir?
Cevap: Şer'î sınırları gözetirse, sakıncası
yoktur.
Soru 15: Haram işlerde
kullanılacak olan evleri, özellikle putlara tapmak için kullanılan bazı odaları
süslemenin (dekorasyonunu yapmanın) hükmü nedir? Acaba dans etmede vb. şeylerde
kullanılma ihtimali olan salonlar inşa etmek caiz midir?
Cevap: Şer'an haram olan işlerde
kullanmamak şartıyla evlerin süslenmesinin, kendi başına bir sakıncası yoktur.
Ama puta tapılan odanın dekorasyonunu yapmak; örneğin eşyalarını dizmek, putun
bırakılması için yer hazırlamak vb. işler şer'an caiz değildir. Şer'an haram
olan işlerde kullanılan bir yer inşa etmek caiz değildir; fakat haram işlerde
kullanılacağına sadece ihtimal vermek o salonu inşa etmeye engel oluşturmaz.
Soru 16: Hapis ve
polis karakolu içeren belediye binası inşa edip zalim devlete teslim etmek caiz
midir? Acaba bu inşaatlarda çalışmak caiz midir?
Cevap: Belediye için özellikleri
sıralanan bina inşa etmenin sakıncası yoktur. Yeter ki, orada zulüm
mahkemelerinin düzenlenmesi ve suçsuz insanların hapsedilmesi için bir ceza evi
kurulması amacını taşımasın. Orayı inşa edene göre de orasının normalde bu
işler için kullanılma ihtimali söz konusu değilse, bu durumda binanın inşası
için ücret almanın da sakıncası yoktur.
Soru 17: Ben
seyircilerin karşısında boğa güreşi yapıyorum. Güreşi seyreden müşteriler de
bana hediye olarak bir miktar para veriyorlar; acaba bu iş caiz midir?
Cevap: Bu iş, şer'an yerilen ve
kınanan bir fiildir; fakat seyircilerin verdikleri hediyeleri, herhangi bir
şart koşulmadan onların istek ve rızalarıyla verilmişse, almanın sakıncası
yoktur.
Soru 18: Bazıları
orduya ait olan askerî elbiseler satıyorlar, onlardan bu elbiseleri satın almak
ve bu elbiselerden yararlanmak caiz midir?
Cevap: Onların bu elbiseleri yasal
bir yoldan elde ettiklerine veya bu elbiseleri satmaya izinli olduklarına
ihtimal verilirse, bu elbiseleri satın almanın ve kanunlara aykırı olmayan
yerlerde kullanmanın sakıncası yoktur.
Soru 19: Halkın
asayişini bozsun veya bozmasın pat-layıcı maddeler kullanmanın, üretmenin ve
alış verişini yapmanın hükmü nedir?
Cevap: Başkalarına rahatsızlık ve
zarar verirse veya malı boşuna harcamak (israf) sayılırsa ya da İslâm
Cumhuriyeti nizamının kanunlarına aykırı olursa, caiz değildir.
Soru 20: İran İslâm
Cumhuriyeti'nde polis, trafik polisi, gümrük memuru ve maliye memuru olmanın
hükmü nedir? Acaba bazı rivayetlerde geçen, "İnsanların işlerini devlete
rapor eden (istihbaratçı) ve vergi tahsil eden maliye ve gümrük memurlarının
duası kabul olmaz." rivayeti bunları da kapsar mı?
Cevap: Kanunlara,
kurallara uygun olduğu takdirde onların yaptığı işin herhangi bir sakıncası
yoktur. Zahiren rivayette geçen "memur ve vergi tahsil edenler"
sözünden zalim ve tağutî rejimlerin hizmetinde görev yapanlar kastedilmiştir.
Soru 21: Bazı kadınlar
ailelerinin geçimlerini sağlamak için kuaförlerde çalışıyorlar; acaba bu
iffetsizliğin yayılmasına bir sebep veya İslâm toplumunun iffetini tehdit eden
bir iş değil mi?
Cevap: Kuaförlük yapmanın, kadınları
süslemenin ve bunun için ücret almanın herhangi bir sakıncası yoktur. Ancak süslenen
kadınlar süslerini namahrem erkeklere göstermek amacı gütmemelidirler.
Soru 22: Şirketlerin
aracılık yapmak, iş sahipleriyle işçileri ve ustaları uzlaştırmak karşılığında
ücret almalarının hükmü nedir?
Cevap: Mubah bir iş karşılığında
ücret almanın sakıncası yoktur.
Cevap: Tellallık mubah bir iş
karşılığında ve birinin isteği üzere yapılırsa, ücret almanın sakıncası yoktur.
Farz Ameller Karşısında Ücret Almak
Soru 24: İlahiyat
fakültesinde fıkıh ve usul dersi veren hocaların aldıkları maaşın hükmü nedir?
Cevap: -Özellikle fakültede bulunmak
ve sınıfı idare etmek- karşılığında maaş almanın sakıncası yoktur. Çünkü
bunları öğretmek farz-ı kifayedir ve farz-ı kifaye de maaş almaya engel
oluşturmaz.
Soru 25: Şer'î
hükümleri öğretmenin hükmü nedir? İnsanlara şer'î hükümleri öğreten din
adamlarının bu iş karşısında ücret almaları caiz midir?
Cevap: Helâl ve haram hükümleri
öğretmek özü itibariyle farz olduğu için buna karşılık ücret almak caiz değilse
de, (öğretim için) belli bir yere gitmek gibi öğretimin aslından sayılmayan ve
şer'an insana farz olmayan ön hazırlıklar için ücret almanın sakıncası yoktur.
Soru 26: Devlet
dairelerinde ve müesseselerde cemaat namazı kıldırmak, dinî irşad ve tebliğde
bulunmak karşısında aylık maaş almak caiz midir?
Cevap: Gidiş geliş masrafları veya
mükellefe şer'an farz olmayan hizmetler karşısında ücret almasının şer'an
sakıncası yoktur.
Cevap: Müslümanın cenazesini yıkamak ibadettir ve farz-ı
kifayedir. Yıkamanın kendisi karşılığında ücret almak caiz değildir.
Cevap: Sakıncası yoktur.
SATRANÇ VE KUMAR ALETLERİ
Satranç
Soru 29: Çoğu okullarda
yaygın bir şekilde satranç oynandığı dikkate alındığında acaba satranç oynamak
veya satranç oynamayı öğretmek için kurs vermek caiz midir?
Cevap: Satranç eğer mükellefe göre
günümüzde ku-mar aletlerinden sayılmıyorsa, ortada bir bahis yoksa, oynanmasında
sakınca yoktur.
Soru 30: İnsanı
eğlendiren şeylerle oynamanın ve bu cümleden iskambil oynamanın hükmü nedir?
Acaba ortada bahis olmadan eğlenmek için iskambil kağıdıyla oynamak caiz midir?
Cevap: Örfen (halk arasında) kumar
aleti sayılan şeylerle oynamak, ortada bahis olmasa ve sırf eğlenmek için bile
olsa mutlak suretle haramdır.
a) Satranç taşlarının yapımı ve alım satımı.
b) Bahisli ve bahissiz olarak satranç oynamak.
c) Satranç öğretmek için merkezler açmak, umumî yerlerde
veya özel yerlerde oynamak ve insanları satranç oynamaya teşvik etmek.
Cevap: Mükellefe göre satranç taşları
günümüzde kumar aleti olarak kabul edilmiyorsa, bu durumda şer'-an satranç
malzemeleri yapmanın, alım ve satımının, bahis olmadan oynamanın sakıncası
yoktur; bu durumda satranç öğretmenin de sakıncası yoktur.
Soru 32: Matematik
Öğretim Müdürlüğü tarafından satranç yarışmalarının onaylanması, satrancın
kumar aletlerinden olmadığını gösterir mi? Ve acaba mükellef buna güvenebilir
mi?
Cevap: Ahkâm mevzularını belirlemede
ölçü, mükellefin kendisinin teşhisi veya o konuda kendisi için şer'î bir
delilin bulunmasıdır.
Soru 33: Dış
ülkelerde, gayrimüslimlerle satranç ve bilardo gibi aletlerle oyunlar oynamanın
hükmü nedir? Ve ortada bahis olmaksızın bu aletleri kullanma ücreti olarak para
vermenin hükmü nedir?
Cevap: Önceki hükümlerde satranç ve
kumar aletleriyle oynamanın hükmü açıklandı. Bu aletlerle İslâmî ve gayri
İslâmî ülkelerde oynamak ve yine bu aletlerle Müslüman veya kâfir biriyle
oynamak arasında hiçbir fark yoktur. Kumar aletlerinin alım satımı ve bunlar
için para harcamak da caiz değildir.
Kumar Aletleri
Soru 34: Bazıları, bir
gelir elde etmek, kazanmak, kaybetmek, kumar kastı ve ortada hiçbir bahis olmaksızın
sırf vakit geçirmek ve eğlence için kağıt (iskambil) oynuyorlar; acaba bu
kişiler haram işlemiş sayılırlar mı? Eğlenmek için kağıt oynanan yerlere
gitmenin hükmü nedir?
Cevap: Örfen kumar aleti sayılan
iskambil kağıdı oyunu mutlak olarak haramdır. İnsanın kendi iradesiyle kumar
veya kumar aletleri ile oynanan toplantılara katılması caiz değildir.
Soru 35: İskambil
kağıtlarını ortada bahis olmadan, sırf ilmî ve dinî anlamlar içeren düşünce
oyunlarında kullanmak caiz midir? Yarışma ve bahislerde de kullanılabilecek ve
özel bir şekilde dizildiğinde motosiklet, araba vb. bazı şekiller oluşturulan
kağıtlarla oynamanın hükmü nedir?
Cevap: Halk arasında kumar
aletlerinden sayılan kartlarla oynamak hiçbir durumda caiz değildir. Ama ortada
bahis olmadan örfen kumar aletlerinden sayılmayan kartlarla oynamanın sakıncası
yoktur.
Genel olarak, mükellefin kumar aletlerinden olduğunu teşhis
ettiği veya içinde bahis olan herhangi bir şeyle oynamak hiçbir durumda caiz değildir. Kumar
aletlerinden sayılmayan herhangi bir şeyle ortada bahis olmaksızın oynamanın
sakıncası yoktur.
Soru 36: Ceviz,
yumurta ve şer'an malî bir değeri olan diğer şeylerle oynamanın hükmü nedir?
Acaba çocukların bu gibi şeylerle oynaması caiz midir?
Cevap: Kumar olarak oynanırsa ve
ortada bahis olursa şer'an haramdır. Bu durumda kazanan, kazandığı ve karşı
taraftan aldığı şeye sahip olamaz. Fakat oynayanlar bulûğ çağına
erişmemişlerse, şer'an mükellef değillerdir ve kazandıkları şeyi karşı taraftan
almaya hakları olmamakla birlikte onlar için hiçbir mükellefiyet yoktur.
Soru 37: Kumar aleti
olmayan şeylerle oynarken nakit para ve diğer şeyler üzerine bahse girmek caiz
midir?
Cevap: Kumar aletleriyle olmasa bile,
oyunda bahse girmek caiz değildir.
Cevap:
Kumar aletleriyle
oynamak hükmündedir.
Soru 39: Bazı bölgelerde kumar aleti sayılan ve bazı bölgelerde
ise kumar aleti sayılmayan şeylerle oynamak caiz midir?
Cevap: Her iki bölgede de örfün
görüşünü gözetmek gerekir; yani eğer bir şey daha önce her iki bölgede kumar
aleti sayılıyor idiyse ve günümüzde sadece bir bölgede kumar aleti sayılıyorsa,
o şeyle oynamak şimdi de haramdır.
Müzik Ve Teganni
Soru 40: Helâl müziği
haram müzikten ayıran şey nedir? Acaba klasik müzik helâl midir? Bu konuda bize bir ölçü verebilir
misiniz?
Cevap:
Örfe göre günah ve eğlence meclislerine uygun olan eğlendirici ve
coşturucu müzik haramdır. Bu alanda klasik müzikle diğer müzikler arasında
hiçbir fark yoktur. Mevzunun teşhisi mükellefin örfî görüşüne bırakılmıştır.
Böyle olmayan müziğin bir sakıncası yoktur.
Soru 41: Dinî kurum ve
müesseselerce sakıncasız olduğu söylenen kasetleri dinlemenin hükmü nedir?
Keman, viyola ve ney gibi müzik aletlerini kullanmanın hükmü nedir?
Cevap: Söz konusu kasetleri dinlemenin caiz olması,
mükellefin kendi teşhisine bağlıdır; mükellef eğer kasetin, eğlence
meclislerine uygun neşelendirici müziği içermediği ve içinde batıl sözler de
olmadığı sonucuna varırsa, onu dinlemesinin sakıncası yoktur. Dolayısıyla, sırf
bir dinî kurum ve müessese tarafından sakıncasız olduğunun söylenmesi, onun
mubah olması için şer'î bir delil teşkil etmez. Müzik aletlerini, eğlence ve
günah meclislerine uygun olan coşturucu ve eğlendirici müziklerde kullanmak
caiz değildir; ama bu aletlerden makul amaçlar için helâl olarak yararlanmanın
sakıncası yoktur. Örneklerin teşhisinde ölçü, mükellefin kendi görüşüdür.
Soru 42: Neşelendirici
ve eğlendirici müzikten maksat nedir? Neşelendirici ve eğlendirici müziklerle
diğer müzikleri ayırt etmenin yolu nedir?
Cevap: Neşelendirici ve eğlendirici
müzik, sahip olduğu özellikleri nedeniyle insanı Allah Tealâ'dan ve ahlâkî
erdemlerden uzaklaştıran, lâubalîliğe ve günaha sürükleyen müziktir. Mevzunun
teşhisinde örfe baş vurulması gerekir.
Soru 43: Müzik hakkında
hüküm verirken çalgıcın kişiliğinin, çalgı yerinin ve amacının etkisi var
mıdır?
Cevap: Haram müzik, eğlence ve günah
meclislerine uygun olan, olumsuz yönde insanı etkileyen, coşturan ve
neşelendiren müziktir; bazen çalgıcın kişiliği veya çalgıyla söylenen söz,
çalgı yeri ve diğer şartlar, müziğin, haram olan eğlendirici ve coşturucu
müziğin veya bir başka haramın kapsamına girmesinde etkili olabilir; örneğin bu
özellikler, fesadın bunu izlemesi sonucunu doğurabilir.
Soru 44: Müziğin haram
oluşundaki ölçü, onun sadece coşturucu ve neşelendirici oluşu mudur, yoksa
bunun yanında tahrik edici ve heyecanlandırıcı oluşunun da etkisi var mıdır?
Eğer müzik, dinleyenleri kederlendirir veya ağlatırsa hüküm nedir? Müzik ve
çalgı aletlerinin eşliğinde gazel okumanın ve dinlemenin hükmü nedir?
Cevap: Bunda ölçü, müziğin
çalınmasının niteliği ile birlikte onun bütün özelliklerinin dikkate alınması;
eğlence ve günah meclislerine uygun olan coşturucu ve eğlendirici müziklerden
olup olmadığıdır. Bu durumda, tabiatı gereğince eğlendirici ve neşelendirici
türden müzik, ister heyecanlandırıcı olsun, ister olmasın, ister dinleyiciyi
kederlendirsin ve ister ağlatsın böyle bir müzik haramdır. Müzik aletleri
eşliğinde okunan gazeller, günah ve fesat meclislerine uygun olan müzik hâlini
alırlarsa, onları söylemek ve dinlemek haramdır.
Soru 45: İslâm fıkhına göre haram olan teganni nedir? Acaba
sadece insan sesiyle sınırlı mıdır, yoksa müzik aletlerinden çıkan sesleri de
içerir mi?
Cevap: Teganni, insanın,
dalgalandırarak gırtlaktan çıkardığı, günah ve fesat meclislerine uygun
coşturucu sesidir. Sesi bu şekilde gırtlakta dalgalandırarak çıkarmak ve onu
dinlemek haramdır.
Soru 46: Düğün
törenlerinde kadınların müzik aletlerinden olmayan kaplara ve diğer araçlara
ritimle vurmaları caiz midir? Ses, meclisten dışarı çıkar ve erkekler de
duyarsa hüküm nedir?
Cevap: Bunların caiz olması nasıl
kullanıldıklarına bağlıdır. Eğer geleneksel düğün törenlerinde yaygın olduğu
şekilde kullanılır, tahrik edici-coşturucu olmaz ve herhangi bir fesada ve
günaha yol açmazsa sakıncası yoktur.
Cevap: Eğlendirici ve neşelendirici
makamlar çalmak amacıyla müzik aletlerini kullanmak caiz değildir. Fakat düğün
törenlerinde kadınların kendi aralarında şarkı-türkü söylemelerinin caiz olması
uzak bir ihtimal değildir.
Soru 48: Haram
nitelikli teganni ile okunan müziği evde dinlemek caiz midir? Eğer insan bundan
etkilen-mezse hüküm nedir?
Cevap: İster evde yalnız başına
olsun, ister başkalarının yanında olsun ve ister etkilensin, ister
etkilenmesin, bu tür müzikleri dinlemek her hâlükârda haramdır.
Soru 49: Daha
mükellefiyet yaşına yeni erişen bazı gençler, İran İslâm Cumhuriyeti'nin resmî
radyo ve televizyon kanallarından yayınlansa bile, mutlak suretle müziğin haram
olduğuna fetva veren bir müçtehidi taklit etmektedirler; bu konuda hüküm nedir?
Acaba ve-liyy-i fakih, dinlenilmesi helâl olan bir müziğin dinlenmesine müsaade
etmiş olursa, hükümet hükümlerine istinaden verilen bu müsaade [hükümet
yetkisini kullanarak müsaade etmesi] müziklerin caiz olması için yeterli midir,
yoksa onların kendi müçtehitlerinin fetvalarına uygun olarak mı hareket
etmeleri gerekir?
Cevap: Müzik dinlemenin caiz oluşu
veya olmayışına fetva vermek hükümete ait verilen bir hüküm değildir; bu, fıkhî
bir hükümdür. Bu konuda her mükellefin kendi taklit merciinin fetvasına uyması
farzdır. Fakat müzik eğer eğlence, günah ve
fesat meclislerine uygun olan coşturucu türden değilse ve herhangi bir günaha
da yol açmıyorsa, haram olması için bir neden yoktur.
Cevap: Teganni, sesi eğlence
meclislerine uygun olarak boğazda titretmektir. Bu, hem söyleyene, hem de
dinleyene haram olan bir günahtır. Müzik ise, müzik aletleri çalmaktır; bu da
eğer günah meclislerinde yaygın olduğu şekilde olursa, hem çalana ve hem de
dinleyene haramdır. Ama bu şekilde değilse, özü itibariyle caizdir ve hiçbir
sakıncası yoktur.
Soru 51: Sahibi sürekli
müzik kaseti dinleyen bir yerde çalışıyorum ve dolayısıyla istemeden bunları
dinlemek zorunda kalıyorum; acaba benim için bu caiz midir?
Cevap: Eğer kasetler eğlence ve günah
meclislerine uygun olan eğlendirici teganni ve müzik parçaları içeriyorsa, onları dinlemek caiz değildir. Fakat o iş
yerinde bu-lunmak zorunda iseniz, oraya gidip çalışmanızın sakın-cası
yoktur; bununla beraber istemeyerek duymak zorunda olsanız bile, bu tür
müzikleri dinlememeniz gerekir.
Soru 52: İran İslâm
Cumhuriyeti radyo ve televizyon kanallarından yayınlanan müziklerin hükmü
nedir? İmam Humeyni'nin (r.a) mutlak surette müziğin helâl olduğunu açıkladığı
söylenmektedir; acaba bu doğru mudur?
Cevap: İmam Humeyni'nin (r.a) müziğin
mutlak surette helâl olduğunu söylediği yalan ve iftiradır. İmam Humeyni (r.a)
eğlence ve günah meclislerine uygun olan eğlendirici ve neşelendirici müzikleri
haram bilmekteydi; nitekim bu hususta bizim de görüşümüz aynıdır. Fakat görüş
farklılıkları, mevzunun teşhisinden kaynaklanmaktadır; çünkü mevzunun teşhisi
mükellefin kendisine bırakılmıştır; dolayısıyla bazen çalgıçla dinleyicinin
teşhisi farklı olabilir. Bu durumda mükellefe göre günah meclislerine uygun
olan eğlendirici müziği dinlemesi haramdır. Fakat şüpheli müziklerin
helâlliğine hükmedilir. Ve bir müziğin sırf radyo ve televizyondan
yayınlanması, onun helâl ve mubah oluşuna dair şer'î delil teşkil etmez.
Soru 53: Bazen radyo
ve televizyondan, bence eğlence ve günah meclislerine uygun olan müzikler
yayınlanmaktadır; acaba bunları dinlemekten kaçınmam ve diğerlerini de
engellemem gerekir mi?
Cevap: Sizce o müzikler, eğlence ve
günah meclislerine uygun olan eğlendirici ve neşelendirici türdense, onları
dinlemeniz caiz değildir. Fakat münkerden neh-yetme açısından diğerlerini
sakındırmanız, onların da söz konusu müziğin, haram müzik türünden olduğu
hususunda sizinle aynı görüşü paylaştıklarını bilmenize bağlıdır.
Soru 54: Batı
ülkelerinde üretilen eğlendirici müzikleri ve tegannileri dinlemenin ve
dağıtmanın hükmü nedir?
Cevap: Eğlence ve günah meclislerine
uygun olan eğlendirici ve neşelendirici müziğin çalınması ve dinlenmesinin
haram oluşunda, diller ve üretilen ülkeler a-rasında hiçbir fark yoktur;
dolayısıyla günah nitelikli te-ganni veya haram müzikleri içeriyorlarsa, bu tür
kasetlerin dağıtımı, alım satımı ve dinlenmesi caiz değildir.
Soru 55: Kadın ve
erkeğin ister enstrüman eşliğinde olsun, ister olmasın radyo veya kasetten
şarkı-türkü söylemelerinin hükmü nedir?
Cevap: Eğlence meclislerine uygun
olarak söylenen şarkı-türkü şer'an haramdır. İster erkek söylesin, ister kadın,
ister canlı olsun, ister kasetten, ister müzik aletleri eşliğinde olsun, ister
olmasın, şarkı-türkü söylemek ve dinlemek caiz değildir.
Soru 56: Cami gibi
mukaddes mekânlarda makul ve helâl hedef ve amaçlarla müzik çalmanın hükmü
nedir?
Cevap: Eğlence ve günah meclislerine
uygun eğlendirici ve neşelendirici müzik çalmak caminin dışında da olsa ve yine
makul helâl amaçlar taşısa bile mutlak olarak caiz değildir. Fakat mukaddes
yerlerde bazı münasebetler gereği müzik nağmeleri eşliğinde inkılap marşları
vb. okumak ve söylemek, o yerin saygınlığıyla çelişmezse ve örneğin cami gibi
yerlerde namaz kılanları rahatsız etmezse, sakıncası yoktur.
Soru 57: Enstrüman ve
özellikle "santur" (kanuna benzer bir müzik aleti) çalmayı öğrenmenin
bir sakıncası var mı? Diğerlerini buna teşvik etmenin hükmü nedir?
Cevap: Fesat ve günaha yol açmadığı
takdirde haram olmayan müzik aletlerini makul ve mubah amaçla inkılap
marşlarında, dinî marşlarda, yararlı kültürel vb. programlar uygulamada
kullanmanın sakıncası yoktur. Bu amaçla bir enstrümanı çalmayı öğrenmenin ve
öğretmenin özü itibariyle bir sakıncası yoktur.
Soru 58: Kadının,
teganni ile okuduğu şiiri veya başka sözleri dinlemenin hükmü nedir? Bu konuda
dinleyenin genç veya yaşlı, erkek veya kadın olması hükmü değiştirir mi?
Dinleyen kişi kadının mahremi olursa hüküm nedir?
Cevap: Kadının sesi, eğlence
meclislerinde yapıldığı gibi teganniyle çıkmazsa, dinleyen de lezzet alma
kastıyla dinlemezse ve herhangi bir fesada ve olumsuzluğa da yol açmazsa onu
dinlemenin sakıncası yoktur; yukarıdaki durumlar arasında da hiçbir fark
yoktur.
Cevap: Örfte, halk arasında günah
meclislerine uygun haram müziklerden sayılan her şey mutlak suretle haramdır;
bu hususta ülkeler arasında ve geleneksel mü-ziklerle diğerleri arasında hiçbir
fark yoktur.
Soru 60: Bazen Arapça
yayın yapan radyolardan bazı müzikler yayınlanmaktadır; Arapça'yı dinleme
şevkiyle bunlara kulak vermek caiz midir?
Cevap: Günah ve eğlence meclislerine
uygun müzikleri dinlemek mutlak suretle haramdır; sırf Arapça dinleme şevki,
bunları dinlemeyi şer'an helâl kılmaz.
Soru 61: Müzik
aletleri eşliğinde olmadan nağmeli şiir okumak ve okununca eşlik etmek caiz
midir?
Cevap: Müzik aletleri eşliğinde
olmasa bile teganni ile söylenen müzik parçaları haramdır. Müzik parçaları
derken fıskufücur meclislerine uygun olacak şekilde teganniyle söylenen sözleri
kastediyoruz. Fakat şiir okumanın ve tekrarlamanın özü itibariyle hiçbir
sakıncası yoktur.
Cevap: Eğlendirici olmayan müzikler
çalmak amacıyla ortak amaçlı (hem helâl müzikler ve hem de haram müzikler için)
kullanılan müzik aletlerinin alım satımının sakıncası yoktur.
Cevap: Sesi günah ve eğlence
meclislerine uygun şekilde teganniyle çıkarmak, mutlak olarak hatta dua,
Kur'ân, ezan, mersiye vs. okurken bile haramdır.
Soru 64: Günümüzde
müzik, üzüntü, ıstırap, cinsel sorunlar ve kadınlardaki cinsel isteksizlik gibi
bazı psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır; bunun hükmü nedir?
Cevap: Güvenilir ve uzman bir
doktorun, hastanın tedavisinin müzikten yararlanmaya bağlı olduğuna dair kesin
görüş belirtmesi durumunda hastanın tedavisinin gerektirdiği miktarda müzikten
yararlanmasının sakıncası yoktur.
Soru 65: Eğlence
meclislerine uygun olan müziği dinlemek insanın eşine eğilimini artırırsa,
hüküm nedir?
Cevap: Sırf eşine eğiliminin artması
amacını gütmesi, bu nitelikteki müziği dinlemek için şer'î bir ruhsat olamaz.
Soru 66: Kadının,
çalgıçların kadınlardan oluştuğu bir grup eşliğinde, kadınlar için konser
vermesinin hükmü nedir?
Cevap: Konser vermek, teganniyle ve
coşturucu nitelikte olmazsa ve ona eşlik eden müzik de haram olan eğlendirici
türden olmazsa, özü itibariyle sakıncalı değildir.
Soru 67: Eğer müziğin
haram oluşunda ölçü, neşelendirici ve günah meclislerine uygun oluşu ise, bu
durumda bazı insanları ve hatta mümeyyiz olmayan yani iyiyle kötüyü ayırt
edemeyen çocukları coşturan marş ve müziklerin hükmü nedir? Acaba kadınların
teganni ile okudukları müptezel, bayağı kasetler, coşturucu olmazsa yine haram
mıdır? Sürücülerinin genellikle bu gibi kasetler kullandığı umumî taşıtlara
binen yolcuların ne yapması gerekir?
Cevap: Teganniyle çıkarılan
neşelendirici ses ve o-kunan müzik, nitelik veya içerik ya da çalgıcın çalgı
aletlerini kullanırken veya şarkıcının okurken sergilediği özel durum
itibariyle eğlence ve günah meclislerine uygun müzik türünden olursa, bu, bunu
dinlediğinde coşmayan kimse için bile haramdır. Haram olan coşturucu müzik
okunduğunda ve çalındığında, taşıtlardaki bütün yolcuların bunları dinlemekten
sakınmaları ve diğerlerini bu münkerden sakındırmaları gerekir.
Soru 68: Erkeğin kendi
helâlinden lezzet almak amacıyla yabancı bir kadının teganniyle söylediği haram
müziği dinlemesi caiz midir? Acaba eşlerin birbirleri için haram nitelikli
müzik söylemeleri caiz midir? Allah Teala'nın müziği, günah ve eğlence
meclisleriyle iç içe olduğu ve bunların birbirlerinden ayrı tutulamayacağından
dolayı haram kıldığı ve dolayısıyla tapınılmaktan başka bir amaca yönelik
olabileceği düşünülemeyen heykel yapıp satmanın haram oluşu gibi, müziğin de
haram oluşu, günah ve eğlence meclislerinin haram olmasından kaynaklandığı
söylenmektedir; bu görüş doğru mudur? Buna binaen, acaba günümüzde bu şart ve
sebebin olmayışı haramın kalkmasını gerektirmez mi?
Cevap: Eğlence ve günah meclislerine
uygun olarak teganniyle söylenen müzik, mutlak olarak, hatta kadının kocası
için ve erkeğin eşi için olsa bile haramdır. İnsanın eşinden lezzet almak
istemesi, günah nitelikli müziği dinlemesini mubah kılmaz. Dinimizde teganni
ile müzik söylemenin, heykel yapmanın vb. şeylerin haram oluşu şeriata
taabbütle ispatlanmıştır ve Ehlibeyt fıkhındaki sabit hükümlerdendir. Bu gibi
hükümler, varsayımlara dayanan ölçülere, psikolojik ve toplumsal etkileşimlere
bağlı değildir. Bu gibi şeyler, haram niteliğini korudukça haramdırlar ve her
hâlükârda onlardan kaçınmak gerekir.
Soru 69: Görünüşte
milî marşlar niteliğinde olan ve örfte de milî marşlar olarak bilinen bazı
müzikler var; fakat bunları söyleyen kişinin marş kastıyla mı, yoksa eğlence ve
coşturucu müzik kastıyla mı söylediğini bil-miyoruz. Bu tür müzikleri
dinlemenin hükmü nedir? Bunları söyleyen kişinin Müslüman olmadığı, fakat
söylediği sözlerin vatan sevgisini aşıladığını ve insanı vatanın işgali
karşısında direnmeye sevk ettiği dikkate alındığında bunları dinlemenin hükmünü
açıklar mısınız?
Cevap: Dinleyiciye göre örf açısından eğlendirici
ve neşelendirici bir nitelik taşımazsa, bunları dinlemenin hiçbir sakıncası
yoktur; söyleyenin niyetinin ve söylediği sözlerin içeriğinin bu konuda hiçbir
etkisi yoktur.
Soru 70: Bazı spor
dallarında antrenör ve uluslararası hakem vasfını taşıyan bir genç, meslek
gereği haram müzik çalınan klüplere girmek zorunda kalıyor; geçiminin bir
bölümünü bu yolla temin ettiği ve bulunduğu bölgede iş sahalarının az olduğu
göz önünde bulundurulursa acaba bu kişinin buralara girmesi caiz midir?
Cevap: Söz konusu müziği dinlemesi
haram olmasına rağmen bu meslekte çalışmasının sakıncası yoktur. Dinlemekten
sakınma kaydıyla, çaresizlik durumlarında haram müzik meclislerine girmesi
caizdir; bu durumda elinde olmaksızın bu müzikleri duymasının sakıncası yoktur.
Soru 71: Acaba sadece
müziği dinlemek mi haramdır, yoksa onu elinde olmayarak duymak da mı haramdır?
Cevap: Eğlendirici ve neşelendirici
haram müziği duymak, dinlemek hükmünde değildir. Fakat bazı yerlerde örfe göre
duymak da dinlemek sayılmaktadır.
Soru 72: Günah ve
eğlence meclislerinde yaygın olmayan aletlerle, bir müzik enstrümanı eşliğinde
Kur'ân okumak caiz midir?
Cevap: Kur'ân-ı Kerim'in ayetlerini
güzel bir şekilde ve Kur'ân'ın şanına yakışır nağmelerle okumanın sakıncası
yoktur; hatta haram olan teganni haddine ulaşmaması kaydıyla tercih edilir bir
şeydir; fakat müzik enstrümanı eşliğinde Kur'ân okumak şer'an doğru değildir.
Cevap: Müzik ve çalgı aletlerini
eğlence ve günah meclislerine uygun olan coşturucu ve neşelendirici nitelikte
kullanmak mutlak suretle haramdır.
Soru 74: Öğrencilerin,
Eğitim Bakanlığı'nın marş ekipleri ve bando takımlarında kullandıkları müzik
aletlerinin hükmü nedir?
Cevap: Örf açısından hem helâl, hem
de haramda kullanılabilecek müzik aletlerini eğlendirici olmamak kaydıyla helâl
amaçlarla kullanmak caizdir; fakat örfen sadece haramda kullanılan ve eğlenceye
has aletlerden sayılan müzik aletlerini kullanmak caiz değildir.
Soru 75: Müzik aletlerinden
sayılan "santur" aleti i-mal etmek ve bir meslek olarak ondan kazanç
elde etmek caiz midir? Acaba bu sanayiyi geliştirmek ve çalgıçları bu aleti
çalmaya teşvik etmek için yatırım yapmak ve yardım etmek caiz midir? Geleneksel
müziği yaymak ve ihya etmek amacıyla ülkenin geleneksel müziklerini öğretmek
caiz midir?
Cevap: Millî veya inkılâp marşları
icra etmek ve herhangi yararlı ve helâl bir işte müzik çalmak için çalgı
aletlerinin kullanımı, günah ve fesat meclislerine uygun olan coşturucu sınıra
ulaşmadığı sürece sakıncası yoktur. Bunun gibi aynı amaçla çalgı aletlerinin
yapımı, öğretim ve öğreniminin kendi başına bir sakıncası yoktur.
Cevap: Helâl menfaati olmayan ve genelde
eğlendirici, coşturucu ve fesada sevk edici alanlarda kullanılan aletler.
Soru 77: Haram içeren
ses kasetlerini kopyalayarak çoğaltma karşılığında ücret almak caiz midir?
Cevap: Dinlenmesi haram olan
kasetlerin kopyalanması ve bunun karşılığında ücret alınması caiz değildir.
Dans
Soru 78: Düğün
törenlerinde oynanan halk oyunları caiz midir? Bu törenlere katılmanın hükmü
nedir?
Cevap: Dans etmek, eğer şehveti
tahrik eder veya haram bir işi gerektirir veya fesada yol açarsa caiz değildir.
Dans toplantılarına katılmaya gelince, eğer diğerlerinin haram işini onaylamak
anlamına gelir veya haram bir işi gerektirirse, bu da caiz değildir; bunların
dışındaki durumlarda sakıncası yoktur.
Soru 79: Müzik
çalınmaksızın kadınlar toplantısında dans etmenin hükmü nedir? Eğer haramsa
iştirak edenlerin toplantıyı terk etmeleri farz mıdır?
Cevap: Genel olarak dans etmek, eğer
şehveti tahrik eder veya haram bir işi ya da bir fesadın ortaya çıkmasını
gerektirecek nitelikte olursa haramdır. Bu durumda, haram bir işe itiraz olarak
dans edilen yeri terk etmek, münkerden, kötülüklerden alıkoymak
doğrultusundaysa farzdır.
Soru 80: Erkeğin erkek
için, kadının kadın için veya erkeğin kadınlar arasında veya kadının erkekler
arasında halk oyunları sergilemesinin hükmü nedir?
Cevap: Şehveti uyandıracak, haram bir
işe veya fesada, günaha yol açacak nitelikte olursa veya kadın yabancı erkekler
arasında dans ederse haramdır.
Soru 81: Erkeklerin
toplu olarak dans etmelerinin hükmü nedir? Televizyondan veya diğer yerlerde
küçük kızların dansını seyretmenin hükmü nedir?
Cevap: Dans etmek şehveti uyandıracak
nitelikte olur veya haram bir fiili gerektirirse haramdır; dans seyretmek ise,
eğer günahı işleyeni onaylamak anlamına gelmez, onu günah işleme hususunda
cesaretlendirmez ve başka bir fesada ve olumsuzluğa da yol açmazsa, sakıncası
yoktur.
Soru 82: Kadının kadın
için ve erkeğin de erkek için dans etmesinin hükmü nedir? Toplumsal adetlere
saygıdan dolayı düğün törenine gidiliyorsa, bu durumda dans edilme ihtimali
bulunduğu sebebiyle, gitmenin şer'an bir sakıncası var mıdır?
Cevap: Genel olarak dans etmek, eğer
şehveti uyandıracak nitelikte olur veya haram bir işi ya da bir fesadı
gerektirirse haramdır. Fakat dans edileceği muhtemel olan düğün törenlerine
katılmak, haram işleyen kimseyi onaylamak anlamına gelmez ve harama düşmeye de
sebep olmazsa sakıncası yoktur.
Cevap: Herhangi bir harama düşmeden
kadının kocası için ve erkeğin karısı için dans etmesinin sakıncası yoktur.
Cevap: Haram dans türünden olursa,
babaların veya annelerin evlâtlarının düğün töreninde de olsa dans etmeleri
haramdır.
Soru 85: Evli bir
kadın, kocasının haberi ve izni olmadan düğün törenlerinde yabancı erkeklerin
karşısında dans ediyor. Bu hareketi birkaç defa tekrarlamıştır. Kocasının bu
hususta marufu emretmesi ve münkerden sakındırması etkili olmamıştır; bu konuda
ne yapmak gerekir?
Cevap: Bir
kadının yabancı erkeklerin karşısında dans etmesi mutlak olarak haramdır.
Kadının, kocasının izni olmadan evden dışarı çıkması da yine özü itibariyle
haram olup bu iş kadının kocasına karşı serkeşlik etmesi (naşize[3])
anlamına gelir ve onun nafaka hakkından mahrum bırakılmasına yol açar.
Soru 86: Kadınların,
müzik çalınan köy düğünlerinde erkeklerin
önünde oynamalarının, dans etmelerinin hük-mü nedir? Bu konuda ne yapmak
gerekir?
Cevap: Kadınların yabancı erkeklerin
önünde dans etmeleri ve bir fesada sebep olan ve şehveti uyandıran her türlü
dans haramdır. Müzik aletleri kullanmak ve dinlemek eğlendirici ve
neşelendirici nitelikte olursa haramdır. Bu durumlarda mükelleflerin vazifesi
münker-den alıkoymaktır.
Soru 87: Mümeyyiz
(iyiyle kötüyü ayırt edebilen) erkek veya kız çocuğunun kadınların veya
erkeklerin toplantısında dans etmesinin hükmü nedir?
Cevap: Bulûğ çağına ermemiş çocuk,
ister erkek olsun, ister kız olsun mükellef değildir; fakat bulûğ çağına ermiş
olanların onları dans etmeye teşvik etmeleri genel ahlâka uygun değildir.
Cevap: Dans öğretmek için merkezler
açmak ve dans etmeyi yaymak İslâmî düzenin hedefleriyle çelişmektedir.
Soru 89: Erkeklerin,
kendilerine mahrem olan kadınların ve kadınların da kendilerine mahrem olan
erkeklerin önünde dans etmelerinin hükmü nedir? Bu mahremliğin, soy
yakınlığından dolayı nesebî veya evlenme yoluyla sıhrî mahremlik olması bir
şeyi değiştirir mi?
Cevap: Haram olan dans ister erkek
için olsun, ister kadın için olsun ve ister mahremlerin önünde olsun, ister
mahrem olmayanların, her halükârda haramdır; bunların arasında hiçbir fark
yoktur.
Soru 90: Düğün
törenlerinde bastonla yapılan ve kav-gayı temsil eden gösteri caiz midir? Eğer
bu oyun müzik aletleri eşliğinde yapılırsa hüküm nedir?
Cevap: Eğlendirici spor oyunu
niteliğinde olursa ve bu kavga gösterisinin insan hayatına bir zarar
vermesinden korkulmazsa özü itibariyle sakıncası yoktur. Fakat eğlendirici ve
neşelendirici nitelikle müzik aletlerini kullanmak hiçbir durumda caiz
değildir.
Soru 91: Kol kola
girip ritimle dans etmenin (elleri birbirine kenetleyip ayakları yere vurarak
belli bedensel hareketler ve sıçramayla birlikte gerçekleşen, ritimli ve güçlü
bir ses oluşturan folklor oyununun) hükmü nedir?
Cevap: Bu hareket dans hükmündedir.
Dolayısıyla eğer şehveti uyandırır veya insanı coşturacak ve tahrik edecek
şekilde müzik aletlerinin eşliğinde yapılırsa ya da bir fesada yol açarsa
haramdır; bu niteliklere sahip değilse sakıncası yoktur.
Alkış
Soru 92: Doğum günleri
ve düğün törenleri gibi kadınlar arası toplantılarda kadınların alkış
tutturmaları caiz midir? Eğer caiz ise, toplantıdaki alkış seslerini yabancı
erkekler duyarsa hüküm nedir?
Cevap: Normal şekilde alkışlamanın,
yabancı erkekler duysalar bile herhangi bir fesada yol açmadığı takdirde
sakıncası yoktur.
Soru 93: Ehlibeyt
İmamlarının doğum günleri, vahdet haftası[4] ve bi'set günü
münasebetiyle düzenlenen programlarda Hz. Peygamber ve Ehlibeyt'ine
salavatlarla birlikte sevinçle alkış çalmanın hükmü nedir? Bu gibi programların
cami, devlet daireleri ve kurumlarındaki mescitlerde ve hüseyniye gibi ibadet
yerlerinde düzenlenmesinin hükmü nedir?
Cevap: Genel olarak normal hâlde
böyle mübarek veladet programlarında veya birini teşvik etmek veya onaylamak
için alkışlamanın haddizatında bir sakıncası yoktur. Fakat dinî merasimlerin,
özellikle cami, hüseyniye ve mescitlerde düzenlenen programların salavat ve
tekbirlerle süslenmesi ve böylece salavat ve tekbirlerin sevabına kavuşulması
daha uygundur.
Fotoğraf ve Filmler
Soru 94: Tesettürsüz
namahrem kadının resmine bakmanın hükmü nedir? Televizyonda kadının tasvirine
bakmanın hükmü nedir? Acaba bu konuda Müslüman kadınla Müslüman olmayan ve yine
canlı yayınla paket program arasında bir fark var mıdır?
Cevap: Namahrem kadının fotoğrafına
bakmak, namahrem kadının kendisine bakmak hükmünde değildir; dolayısıyla eğer
şehvetle bakılmaz ve bir fitneye düşmekten korkulmazsa ya da bakan kişinin
tanıdığı Müslüman bir kadının resmi olmazsa sakıncası yoktur. Farz İhtiyat
(zorunlu olan kaçınma), televizyondan yapılan canlı yayında namahrem kadının
tasvirine bakma-mayı gerektirir. Fakat televizyondan yayınlanan paket
programlarda, şehvet kastı ve günaha düşmek korkusu olmamak kaydıyla namahrem
kadının tasvirine bakmanın sakıncası yoktur.
Soru 95: Uydudan
izlenebilen televizyon programlarını seyretmenin hükmü nedir? Fars Körfezi
sahilinde yer alan ülkelere yakın olan vilayetlerde yaşayanların bu ülkelerin
televizyonlarını izlemelerinin hükmü nedir?
Cevap: Batı uyduları aracılığıyla
yayınlanan programlar ve komşu ülkelerin çoğunun televizyon programları sapık
düşünceleri öğrettiği, gerçekleri saptırıp gizlediği, fesat ve günah
programlarını içerdiğinden ve bunları seyretmek genellikle sapıklığa, fesada ve
haram işlere sevk ettiğinden dolayı onları seyretmek caiz değildir.
Soru 96: Radyo ve
televizyondan yayınlanan komedi programları dinlemenin veya seyretmenin
sakıncası var mıdır?
Cevap: Komedi piyes ve gösteri
programlarını dinlemenin ve seyretmenin sakıncası yoktur. Ancak bu programlarda
bir mümine hakaret düzeyinde alay ediliyorsa caiz olmaz.
Soru 97: Düğünde
hicabımı tamamen koruyamadığım bir durumdayken birkaç tane fotoğrafım çekildi.
Bu fotoğraflar şimdi arkadaşlarımın ve akrabalarımın yanındadır. Bu
fotoğrafları onlardan toplamam farz mıdır?
Cevap: Fotoğrafınızın başkalarının
yanında bulunması bir fesada yol açmıyorsa veya bir fesada sebep olabilir, ama
fotoğrafların onların eline geçmesinde sizin bir rolünüz olmamışsa ya da
fotoğrafları diğerlerinden toplamanız çok zor olursa, bu konuda herhangi bir
yükümlülüğünüz yoktur.
Soru 98: Kadınların
namahrem olan dinî liderlerin ve şehitlerin fotoğraflarını öpmesinin bir
sakıncası var mıdır?
Cevap: Genel olarak bir şahsın
fotoğrafı, onun kendisi gibi değildir; dolayısıyla, şehvet kastı ve günaha
düşme korkusu yoksa saygı, teberrük veya sevgiyi belirtmek için namahrem
erkeğin fotoğrafını öpmenin sakıncası yoktur.
Soru 99: Sinema
filmlerinde ve diğer yerlerde tanımadığımız çıplak veya yarı çıplak kadınların
fotoğraflarına bakmak caiz midir?
Cevap: Fotoğraf ve filmlere bakmak,
namahremin kendisine bakmak hükmünde değildir. Dolayısıyla şehvetle olmayıp bir
günaha bulaşma ve fesada yol açma durumu söz konusu olmadığı takdirde şer'an
sakıncası yoktur. Fakat şehveti uyandıran çıplak fotoğraflara genellikle şehvet
kastıyla bakıldığından ve bu açıdan günahın ön hazırlığı olduğundan dolayı
bunlara bakmak haramdır.
Soru 100: Düğün
törenlerinde kadınların kocalarının izni olmadan fotoğraf çektirmeleri caiz
midir? Eğer caiz ise fotoğraf çektirirken hicaplarını tamamen korumaları farz
mıdır?
Cevap: Sırf fotoğraf çektirmek için
kocanın iznini almak zorunlu değildir. Fakat fotoğrafı yabancı bir erkeğin
görmesi muhtemelse ve hicabını tamamen korumaması bir fesada sebep
olabilecekse, bu durumda tamamen hicabını koruması farzdır.
Cevap: Güreş, bizzat güreş meydanına
gidilerek veya televizyon ve benzeri şeylerden canlı olarak seyredilirse veya
lezzet ve zevk almak için olursa ya da fesattan ve günaha düşülmekten
korkulursa caiz değildir; aksi durumda sakıncası yoktur.
Soru 102: Düğün
töreninde gelin, başına ince ve açık renkli bir örtü örterse, yabancı bir
erkeğin onun fotoğrafını çekmesi caiz midir?
Cevap: Fotoğraf çekerken yabancı bir
kadına bakmaktan dolayı ortaya çıkan haram durum söz konusuysa caiz olmaz. Aksi
takdirde bir sakıncası yoktur.
Soru 103: Hicapsız
kadının, mahremleri arasında fotoğrafını çekmenin hükmü nedir? Filmin banyo ve
baskısı esnasında yabancı erkeğin bu fotoğraflara bakma ihtimali varsa hüküm
nedir?
Cevap: Kadına bakıp fotoğrafını çeken
erkek onun mahremlerindense, fotoğrafını çekmesinde herhangi bir sakınca yoktur
ve yine onu tanımayan fotoğrafçı tarafından o filmlerin banyosu ve baskısının
yapılmasının da sakıncası yoktur.
Soru 104: Bazı
gençler, bazı geçersiz mazeret ve delillerle müstehcen resimlere bakmaktalar;
bunun hükmü nedir? Bu gibi resimlere bakmak şehvetin biraz yatışmasına sebep
olur ve neticede haramdan korunmalarında etkili olursa; bunun hükmü nedir?
Cevap: Fotoğrafa şehvetle bakılırsa
ve fotoğrafa bakıldığında şehvetin uyanacağı bilinirse veya fesattan ve günaha
düşmekten korkulursa, bu iş haramdır. Başka bir harama düşmekten kaçınmak
gerekçesi, şer'an haram olan bir işi yapmak için geçerli bir mazeret teşkil
etmez.
Soru 105: Film çekimi
için müzik çalınan ve dans edilen törenlerde bulunmanın hükmü nedir? Erkeğin
erkekler ve kadının da kadınlar arası eğlencelerde film çekmesinin hükmü nedir?
Düğün törenlerinde çekilen filmlerin o aileyi tanıyan veya tanımayan bir erkek
tarafından montajının hükmü nedir? Bu filmlerin bir kadın tarafından montaj
edilmesinin hükmü nedir? Bunlara film müziği monte etmek caiz midir?
Cevap: Günah nitelikli şarkı-türkü,
haram müziği dinlemeyi veya haram olan diğer bir işi yapmayı gerek-tirmezse,
törenlerde bulunmanın, erkeğin erkekler toplantısında ve kadının da kadınlar
toplantısında film çekmesinin sakıncası
yoktur. Fakat erkeğin kadınlar top-lantısında veya kadının erkekler
toplantısında çekim yapması, onlara lezzetle bakmayı gerektirir veya başka
fesatlara yol açarsa caiz değildir. Düğün törenlerine ait filmlerde, günah
meclislerine özgü coşturucu müziklerden haz almak da haramdır.
Soru 106: İran İslâm
Cumhuriyeti televizyonundan yayınlanan (yerli ve yabancı) filmleri izlemenin ve
müzikleri dinlemenin hükmü nedir?
Cevap: Dinleyici ve seyirciye göre
radyo veya televizyondan yayınlanan bu müzik, eğlence ve günah meclislerine
özgü eğlendirici ve neşelendirici müziklerdense veya televizyondan yayınlanan
filmi izleme insanı fesada sevk ediyorsa, şer'an bu müzik ve filmleri dinlemek
ve izlemek caiz değildir. Bunların sırf İslâm Cumhuriyeti radyo ve televizyon
kanallarından yayınlanması, caiz olduklarına dair şer'î bir delil teşkil etmez.
Soru 107: Resul-i
Ekrem'e (s.a.a), Emir'ül-Müminin Ali'ye (a.s) ve İmam Hüseyin'e (a.s) nispet
edilen resimleri hazırlama ve satmanın ve bunların resmî dairelere asılmasının
hükmü nedir?
Cevap: Bunun özü itibariyle şer'an bir sakıncası yok-tur.
Fakat örfen onları küçük düşürmek sayılabilecek, onların saygınlığını
zedeleyecek ve onlara saygısızlık etmeye sebep olacak nitelikleri içermemeleri
ve onların şanlarıyla çelişmemeleri şarttır.
Cevap: Bunlardan kaçınmak gerekir.
Soru 109:
Televizyonlar veya canlı yayın yapan uydu kanalları, Batı toplumlarındaki
toplumsal konuları anlatan birtakım programlar yayınlıyorlar; bu filmler kadın
ve erkeklerin sınırsızca bir arada bulunmaları ve gayri-meşru ilişkiler gibi
fasit, sapık düşünceleri yaymaktadır ve bazı müminleri etkilemektedir; bu
durumda bu filmlerden etkilenme ihtimali olan kimselerin bunları seyretmesinin
hükmü nedir? Acaba bu filmler, tenkit etmek, olumsuzluklarını ortaya koymak ve
insanlara bunları seyretmekten sakınmayı nasihat etmek amacıyla seyredilirse
hüküm değişir mi?
Cevap: Bunların lezzet alma kastıyla
seyredilmesi caiz değildir. Yine etkilenme ve fesada düşme endişesi olursa,
caiz değildir. Fakat ehil olan, bunlardan etkilenmeyeceğinden ve fesada
düşmeyeceğinden emin olan kimsenin bunları tenkit etmek, tehlikelerini ve
olumsuzluklarını insanlara anlatmak için seyretmesinin sakıncası yoktur. Tabi
ki eğer bu konuda uyulması gereken kurallar varsa, onlara uyulmalıdır.
Soru 110: Başı ve
boynu açık, makyajlı bayan televizyon sunucusunun saçlarına bakmak caiz midir?
Cevap: Lezzet almak kastı olmaz,
günaha ve fesada düşmekten endişe duyulmaz ve yayın da canlı değilse, ona
bakmanın sakıncası yoktur.
Cevap: Şehveti uyandırmak amacıyla
bakarsa veya bakması şehvetin uyanmasına sebep olursa caiz değildir.
Soru 112: Harama
düşürmeyeceği göz önünde bulundurularak evli erkeklerin kendi hamile karısıyla
doğru ilişkide bulunmalarını öğreten filmleri seyretmelerinin hükmü nedir?
Cevap: Bakıldığında genellikle
şehveti uyandıran bu gibi filmleri seyretmek caiz değildir.
Soru 113: Yer yer
çirkin sahneleri olan video filmlerini kontrol ederken müstehcen sahnelerini
sansür edip geri kalan kısmını sunmak amacıyla seyretmenin hükmü nedir?
Cevap: Islâh etmek, kötü ve saptırıcı sahnelerini san-sür
etmek amacıyla filme bakılacaksa, bu işi üstlenen kimsenin harama
düşmeyeceğinden emin olması kaydıyla sakıncası yoktur.
Soru 114: Eşlerin evde
video kasetlerinden seks filmlerini seyretmeleri caiz midir? Omurilik sinir
sistemi kopmuş biri eşiyle ilişkide bulunabilmek için şehvetini tahrik etmek
amacıyla bu filmleri seyredebilir mi?
Cevap: Video kasetinden seks
filmlerini izleyerek şehveti uyandırmak caiz değildir.
Soru 115: İnkılabın
zafere kavuşmasından sonra üretilen, kadınların eksik hicapla rol oynadığı ve
bazı durumlarda kötü eğitsel örnekler içeren İran filmlerini izlemenin hükmü
nedir?
Cevap: Şehvet ve zevk almak kastı
olmazsa ve ahlâkî fesada düşmeye de sebep olmazsa bu filmleri izlemenin
haddizatında sakıncası yoktur. Fakat film yapımcılarının İslâm'ın yüce
öğretileriyle çelişen filmleri üretmek ve hazırlamaktan kaçınmaları gerekir.
Soru 116: Dinî
müesseselerin onayladığı filmleri dağıtmanın ve başkalarına sunmanın hükmü
nedir? Ve yine bu müesseseler tarafından onaylanan müzik kasetlerini
üniversitelerde dağıtmanın hükmü nedir?
Cevap: Mükellefin kanaatine göre film
ve kasetler örfen günah nitelikli şarkı-türkü veya eğlence ve günah
meclislerine özgü eğlendirici ve neşelendirici müzikler içeriyorsa, bunları
dağıtmak, diğerlerine sunmak, seyretmek ve dinlemek caiz değildir. Bunların
sırf bazı ilgili dairelerce onaylanmış olması, mükellefin mevzunun teşhisindeki
görüşü, onları onaylayanların görüşüyle çeliştiği sürece mükellefe şer'î bir
hüccet teşkil etmez.
Soru 117: Yabancı
kadınların resimleri bulunan ve elbise modelleri seçmek için kullanılan kadın
elbiseleri model dergilerini alıp-satmanın ve yanında bulundurmanın hükmü
nedir?
Cevap: Bu dergilerde sırf yabancı
kadınların resimlerinin bulunması onların alımını, satımını ve elbise modelleri
seçiminde kullanımını engellemez; ancak bu resimler ahlâkî fesat çıkaracak bir
nitelikte olursa caiz olmaz.
Cevap: Haram işlerde kullanmak amacı
ve niyeti taşımadığı takdirde film kameralarının alım satımının sakıncası
yoktur.
Soru 119: Müptezel,
bayağı video filmlerini ve yine video cihazını alıp-satmanın ve kiralamanın
hükmü nedir?
Cevap: Filmler eğer şehveti uyandıracak, sapıklık ve ahlâkî
fesada sebep olacak müstehcen görüntüleri veya günah nitelikli şarkı-türkü ya
da eğlence ve günah meclislerine özgü eğlendirici ve neşelendirici müzikleri
içerirse bunların üretimi, alım satımı, kiralanması ve bu a-maçla yararlanmak
için video kiralanması caiz değildir.
Soru 120: Yabancı
radyoların yayınladığı haberleri, ilmî ve kültürel programları dinlemek caiz
midir?
Cevap: Ahlâkî fesat ve fikrî
sapmalara sebep olmazsa, sakıncası yoktur.
Uydu Antenleri
Soru 121: Uydudan
yayınlanan televizyon programlarını izlemek için uydu anteni satın almak,
bulundurmak ve kullanmak caiz midir? Eğer bu cihaz bedava olarak elde edilirse
hüküm nedir?
Cevap: Uydu anteninin sadece
televizyon programlarını izlemek için kullanılan bir alet olduğunu ve
televizyon programlarının bir bölümünün haram bir bölümünün de helâl olduğunu
dikkate alırsak uydu, hem helâlde ve hem de haramda kullanılan müşterek aletler
hükmünde olur. Dolayısıyla, haram amaçlarda kullanılacak olursa alım satımı ve
bulundurulması haramdır; ancak helâl amaçlarda kullanılacak olursa caizdir.
Fakat bu alet kullanıcılarına haram programları çok kolay bir şekilde
izlemeleri için zemin hazırladığından ve bazen onu bulundurmak başka fesatlara
yol açtığından alım satımı ve evde bulundurulması haramdır; ancak biri, o-nu
haramda kullanmayacağından emin olursa, onu elde etmesinin ve evde bulundurmasının
fesat ve olumsuz yönleri de yoksa bu durumda sakıncası yoktur. Fakat bu konuda
bir kanun varsa, ona uyulması gerekir.
Soru 122: Ülke dışında
yaşayan bir kimsenin İslâm Cumhuriyeti kanallarını izleyebilmek için uydu
cihazı satın alması ve satması caiz midir?
Cevap: Bu cihaz her ne kadar helâl
amaçlarda kullanılma özelliğine sahip olan müşterek aletlerdense de çoğunlukla
haram amaçlarda kullanıldığından ve ayrıca evde kullanılmasının diğer fesat ve
olumsuz yönleri olduğundan dolayı, bu cihazı haramda kullanmayacağından ve onu
evde kurmasının hiçbir fesat çıkarmayacağından emin olan kimse dışında hiç
kimsenin satın alması ve onu evde kullanması caiz değildir.
Soru 123: Eğer uydu
anteni İran İslâm Cumhuriyeti'nin kanallarıyla birlikte, Körfez ülkeleri veya
Arap ülkelerinin haber kanalları ve bazı yararlı programları ve bütün Batılı
müstehcen kanalları da çekerse hükmü nedir?
Cevap: Televizyon programlarını
izlemek için bu gibi cihazları kullanmanın caiz olmasının ölçüsünü önceki
meselede açıkladık. Bu alanda Batı kanallarıyla diğer kanallar arasında hiçbir
fark yoktur.
Soru 124: Batı
ülkeleri veya Fars körfezinde yer alan ve öteki komşu ülkeler tarafından uydu
aracılığıyla yayınlanan ilmî, Kur'ân'la ilgili vb. programlardan haberdar olmak
için uydu anteni kullanmanın hükmü nedir?
Cevap: İlmî ve Kur'ân programları
vb.lerini dinlemek ve izlemek için mezkur cihazı kullanmanın her ne kadar
kendiliğinden sakıncası yoksa da Batılı ülkelerin ve komşu ülkelerin çoğunun
uydu kanalıyla yayınladıkları programların içeriği genellikle insanlara sapık
düşünceleri aşıladığından, hakikatleri tahrif ettiğinden, ayrıca fesat ve günah
programları içerdiğinden -kaldı ki ilmî ve Kur'ân programlarını izlemek bile
çoğu zaman fesada ve harama düşmeye sebep olmaktadır- bu programları izlemek
için uydu cihazı kullanmak şer'an haramdır. Ancak sadece yararlı ilmî
programlar veya Kur-ân programları vb. olur ve hiçbir fesada ve harama düş-meyi
gerektirmezse bunun sakıncası yoktur; ayrıca bu konuda bir kanun varsa ona
uyulması gerekir.
Soru 125: Mesleğimiz
radyo ve televizyon anteni tamirciliğidir. Son zamanlarda uydu anteni kurmam ve
tamir etmem için bize bir çok müracaatlar oldu, bu hususta ne yapmamız
gerekiyor? Bu cihazın parçalarının alım satımının hükmü nedir?
Cevap: Bu gibi cihazlar haramda
kullanılıyorsa -ki genellikle böyledir- veya bunu elde etmek isteyen kişinin
onu haramda kullanacağını biliyorsanız, bu durumda onu alıp satmak, parçalarını
dizmek, kurmak, onu tamir etmek ve parçalarını satmak caiz değildir.
Uydu Antenleri
Soru 121: Uydudan
yayınlanan televizyon programlarını izlemek için uydu anteni satın almak,
bulundurmak ve kullanmak caiz midir? Eğer bu cihaz bedava olarak elde edilirse
hüküm nedir?
Cevap: Uydu anteninin sadece
televizyon programlarını izlemek için kullanılan bir alet olduğunu ve
televizyon programlarının bir bölümünün haram bir bölümünün de helâl olduğunu
dikkate alırsak uydu, hem helâlde ve hem de haramda kullanılan müşterek aletler
hükmünde olur. Dolayısıyla, haram amaçlarda kullanılacak olursa alım satımı ve
bulundurulması haramdır; ancak helâl amaçlarda kullanılacak olursa caizdir.
Fakat bu alet kullanıcılarına haram programları çok kolay bir şekilde
izlemeleri için zemin hazırladığından ve bazen onu bulundurmak başka fesatlara
yol açtığından alım satımı ve evde bulundurulması haramdır; ancak biri, o-nu
haramda kullanmayacağından emin olursa, onu elde etmesinin ve evde bulundurmasının
fesat ve olumsuz yönleri de yoksa bu durumda sakıncası yoktur. Fakat bu konuda
bir kanun varsa, ona uyulması gerekir.
Soru 122: Ülke dışında
yaşayan bir kimsenin İslâm Cumhuriyeti kanallarını izleyebilmek için uydu
cihazı satın alması ve satması caiz midir?
Cevap: Bu cihaz her ne kadar helâl
amaçlarda kullanılma özelliğine sahip olan müşterek aletlerdense de çoğunlukla
haram amaçlarda kullanıldığından ve ayrıca evde kullanılmasının diğer fesat ve
olumsuz yönleri olduğundan dolayı, bu cihazı haramda kullanmayacağından ve onu
evde kurmasının hiçbir fesat çıkarmayacağından emin olan kimse dışında hiç
kimsenin satın alması ve onu evde kullanması caiz değildir.
Soru 123: Eğer uydu
anteni İran İslâm Cumhuriyeti'nin kanallarıyla birlikte, Körfez ülkeleri veya
Arap ülkelerinin haber kanalları ve bazı yararlı programları ve bütün Batılı
müstehcen kanalları da çekerse hükmü nedir?
Cevap: Televizyon programlarını
izlemek için bu gibi cihazları kullanmanın caiz olmasının ölçüsünü önceki
meselede açıkladık. Bu alanda Batı kanallarıyla diğer kanallar arasında hiçbir
fark yoktur.
Soru 124: Batı
ülkeleri veya Fars körfezinde yer alan ve öteki komşu ülkeler tarafından uydu
aracılığıyla yayınlanan ilmî, Kur'ân'la ilgili vb. programlardan haberdar olmak
için uydu anteni kullanmanın hükmü nedir?
Cevap: İlmî ve Kur'ân programları
vb.lerini dinlemek ve izlemek için mezkur cihazı kullanmanın her ne kadar
kendiliğinden sakıncası yoksa da Batılı ülkelerin ve komşu ülkelerin çoğunun
uydu kanalıyla yayınladıkları programların içeriği genellikle insanlara sapık
düşünceleri aşıladığından, hakikatleri tahrif ettiğinden, ayrıca fesat ve günah
programları içerdiğinden -kaldı ki ilmî ve Kur'ân programlarını izlemek bile
çoğu zaman fesada ve harama düşmeye sebep olmaktadır- bu programları izlemek
için uydu cihazı kullanmak şer'an haramdır. Ancak sadece yararlı ilmî
programlar veya Kur-ân programları vb. olur ve hiçbir fesada ve harama düş-meyi
gerektirmezse bunun sakıncası yoktur; ayrıca bu konuda bir kanun varsa ona
uyulması gerekir.
Soru 125: Mesleğimiz
radyo ve televizyon anteni tamirciliğidir. Son zamanlarda uydu anteni kurmam ve
tamir etmem için bize bir çok müracaatlar oldu, bu hususta ne yapmamız
gerekiyor? Bu cihazın parçalarının alım satımının hükmü nedir?
Cevap: Bu gibi cihazlar haramda
kullanılıyorsa -ki genellikle böyledir- veya bunu elde etmek isteyen kişinin
onu haramda kullanacağını biliyorsanız, bu durumda onu alıp satmak, parçalarını
dizmek, kurmak, onu tamir etmek ve parçalarını satmak caiz değildir.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)