3 Kasım 2013 Pazar

Banka İşlemleri

Soru 818: Bankalar kredi verirken, kredi alan kişiye borcuna ilâveten fazla bir para vermesini şart koşarlarsa, mükellefin bu krediyi almak için şer'î hâkimden veya onun vekilinden izin alması gerekir mi? Ve acaba zaruret ve ihtiyaç yokken bu krediyi almak caiz midir?

Cevap: Devlet bankasından olsa bile kredi almak için şer'î hâkimin izni şart değildir; faizli olsa bile vaz'î hüküm[39] açısından kredi almak sahihtir; fakat faizli olursa, ister Müslümandan olsun, ister gayrimüslimden, ister Müslüman devletten olsun, ister gayrimüslim devletten olsun, teklifî hüküm açısından haramdır [bu muamele sonucu kişi aldığı borca sahip olmasına rağmen haram işlemiş olur]; ancak haram işlemeyi caiz kılacak kadar ona ihtiyaç duyması durumu müstesna. Haram kredi almak, şer'î hâkimin izniyle helâl olmaz; hatta bu konuda onun iznine başvurmanın anlamı da yoktur. Ancak bu fazlalığı kendisinden alacaklarını bilse bile, fazlalığı vermeyi kastetmeyerek haramdan kurtulabilir. Faizli olmadığı takdirde kredi almanın caiz olması, zaruret ve ihtiyaç durumuna has değildir.

Soru 819: İslâm Cumhuriyeti'nde, Mesken Bankası ev satın almaları veya ev yaptırmaları ya da evlerini onarmaları için halka kredi vermekte ve ev satın aldıktan veya ev yaptırdıktan ya da evlerini onardıktan sonra verdiği krediyi taksitle geri almaktadır. Fakat bankanın taksit olarak geri aldığı meblağın toplamı, verdiği kredi miktarından fazladır; acaba alınan bu fazla paranın şer'î bir yanı var mıdır?

Cevap: Mesken bankasının ev satın almak veya ev yaptırmak için verdiği paralar borç olarak verilmemektedir; bu paralar ortaklık,[40] cüâle veya kira gibi şer'an sahih olan akitlerden birine uygun olarak verilmektedir. Dolayısıyla bu akitlerin şer'î şartları gözetildiği takdirde sahih olmamaları için bir sebep yoktur.

Soru 820: Ülkemizdeki bankalar halkın mevduatlarına %3'ten %20'ye kadar kâr vermektedir. Acaba bu fazlalığın faiz olmaktan çıkması için enflasyon oranını göz önünde bulundurarak, bu fazlalığı, paranın geri alındığı gün ile, bankaya yatırıldığı gün arasındaki alım gücünün azalması farkı olarak hesaplamak sahih midir?

Cevap: Eğer bankanın verdiği bu kâr ve fazlalık, şer'an sahih olan akitlerden biriyle bankanın mevduat sahibine vekâleten çalıştırarak elde ettiği kârdan olursa, faiz değildir ve şer'î bir muamelenin kârı olduğu için onu almanın sakıncası yoktur.

Soru 821: Geçimini sağlamak için başka bir iş bulamadığı için faiz sistemi üzere kurulu bankada çalışmak zorunda kalan bir kişinin bu bankalarda çalışmasının hükmü nedir?

Cevap: Eğer bankadaki iş faizli muamelelerle ilgi-liyse ve o kimsenin herhangi bir şekilde faizli muamelelerin gerçekleşmesinde rolü varsa, orada çalışması caiz değildir ve sırf geçimini sağlamak için helâl olan başka bir iş bulamaması, onun haram bir işle iştigal etmesine cevaz sayılmaz.

Soru 822: Mesken Bankası, parasını aylık taksitlerle ödememiz üzere bize bir ev satın aldı, acaba bu muamele şer'an sahih midir ve biz bu evin sahibi olabilir miyiz?

Cevap: Eğer banka evi kendisi için satın aldıktan sonra taksitle size satmışsa, bunun sakıncası yoktur.

Soru 823: Bankaların ortaklık veya başka bir muamele akdiyle bina inşası için verdiği ve daha sonra %5'le %8 arasında değişen bir fazlalıkla geri aldığı kredilerin ve bu fazlalıkların hükmü nedir?

Cevap: Bankadan ortaklık veya şer'an sahih olan diğer muamelelerin biriyle para almak, borç vermek veya borç almak değildir ve bankanın bu gibi şer'î muamelelerden elde ettiği kârlar faiz sayılmaz. Dolayısıyla, ev satın almak veya ev yaptırmak ve yine o evi kullanmak için bankadan bu sözleşmelerin biri çerçevesinde para almanın sakıncası yoktur. Bu paranın fazlalık şartıyla borç olarak alınmış olduğu farz edilse bile, faizli borç olduğu için teklifî hüküm açısından haramdır; ancak vaz'î hüküm açısından borcun kendisi borç alan kişiye sahihtir; dolayısıyla onun üzerinde tasarruf etmesinin sakıncası yoktur.

Soru 824: Müslüman olmayan devletlerin bankalarına yatırılan paraların kârını almak ve alındığı takdirde onun üzerinde tasarruf etmek caiz midir? Ve acaba banka sahibinin kitap ehli veya müşrik olması ve yine parayı yatırırken kâr almayı şart koşmakla koşmamak arasında bir fark var mıdır?

Cevap: Kâr payı almak şart koşulsa bile Müslüman-ın gayrimüslimden kâr alması caizdir.

Soru 825: Banka sermayesinin sahiplerinden bazıları Müslüman olursa, bu bankadan kâr payı (faiz) almak caiz midir?

Cevap: Gayrimüslimlerin hisselerinden kâr payı (faiz) almanın sakıncası yoktur; fakat kâr payı ve faiz almak şartıyla veya buna ulaşmak amacıyla bankaya para yatırılmışsa, bu durumda Müslümanın hissesinden kâr payı almak caiz değildir.

Soru 826: Müslüman ülkelerin bankalarına yatırılan paralar karşılığında kâr payı almanın hükmü nedir?

Cevap: Mevduat eğer kâr almak niyetiyle borç olarak yatırılmışsa veya kâr almak sistemi üzerine ya da fazlalığa ulaşmak amacıyla olursa, fazlalığı almak caiz değildir.

Soru 827: Verdiği krediden faiz alan bir bankadan borç para almak isteyen bir kimse, faizden kurtulmak için bankaya, her ay yüz lirasını ödemek şartıyla, her birinin değeri yüz lira olan on iki bono senedi vererek peşin bin lirayı veresiye olarak bin iki yüz liraya satın alabilir mi veya tamamının değeri bin iki yüz lira olan vadeli on iki bono senedini, on iki ayda ödemek üzere peşin bin liraya satın alabilir mi?

Cevap: Faizli borçtan kaçmak için yapılan böyle biçimsel ve formalite gereği muameleler şer'an haram ve batıldır.

Soru 828: İran İslâm Cumhuriyeti bankalarındaki muamelelerin sahih olduğuna hükmedilebilir mi? Bu bankalardan alınan paralarla satın alınan ev ve diğer şeylerin hükmü nedir? Bu paralarla satın alınan evde alınan gusül abdesti ve kılınan namazın hükmü nedir? Ve acaba halkın bankalardaki mevduatlarına karşılık kâr almak caiz midir?

Cevap: Genel olarak bankaların, İslâmî Şura Meclisi tarafından çıkarılan ve Anayasayı Koruma Konseyi tarafından onaylanan kanunlara uygun olarak gerçekleştirdikleri muamelelerinin sakıncası yoktur ve bunların sahih olduğuna hükmedilir; sermayeyi sahih İslâmî akitlerin birine uygun olarak çalıştırmakla elde ettikleri kâr da şer'an helâldir. Ev ve diğer şeyler satın almak için bankalardan alınan krediler de bu akitlerden biri çerçevesinde gerçekleşirse, sakıncası yoktur; fakat faizli borç şeklinde olursa, her ne kadar bu borcu almak teklifi hüküm açısından haramsa da, borç akdinin kendisi vaz'i hüküm açısından sahihtir ve borç alınan para borçlunun malı olur; dolayısıyla onu ve onunla satın alınan şeyleri kullanması caizdir.

Soru 829: İran İslâm Cumhuriyeti bankalarının ev satın almak, hayvan beslemek veya ziraat yapmak gibi şeyler için halka verdiği krediler karşılığında aldığı kâr payı helâl midir?

Cevap: Bankaların ev inşa etmek, ev satın almak veya başka işler için halka verdiği kredileri borç olarak verdiği doğruysa, şüphesiz bunun karşılığında bir fazlalık veya kâr payı istemesi şer'an haramdır, bankaların bu fazlalığı isteme hakları yoktur. Ancak bilindiği kadarıyla gerçekte bankalar bu işlemleri borç olarak değil, mudarebe, ortaklık, cüâle ve kiralama gibi helâl olan sözleşmeler çerçevesinde yapmaktadır. Örneğin banka evin yapım masrafının bir bölümünü ödeyerek evin mül-kiyetine ortak oluyor, daha sonra kendi hissesini, örneğin yirmi aylık taksitle ortağına satıyor veya belli bir zamana kadar belli bir ücretle ortağına kiraya veriyor. Dolayısıyla bu işlemin ve bankanın böyle bir muamelede elde ettiği kârın sakıncası yoktur ve böyle bir muamelenin borç ve faizle hiçbir ilişkisi yoktur.

Soru 830: Banka belli bir projeye ortak olmam için bana bir miktar kredi verdi. Ben bu kredinin yarısını, bankanın istediği kâr payının hepsini ödemesi şartıyla arkadaşıma verdim; acaba bu konuda benim bir yükümlülüğüm var mıdır?

Cevap: Eğer banka bu parayı belli bir projeye katılmak ve krediyi alan kimseyle ortak olmak için vermişse, o adam, onu, başka bir projede bile kullanma hakkına sahip olmadığı gibi onu borç olarak başka birine de veremez. Bu para onun elinde emanettir ve onu ya belirlenmiş konuda belirtilen yerde harcaması veya aynen bankaya iade etmesi gerekir.

Soru 831: Birisi sahte senetlerle, bir süre sonra kârıyla birlikte geri ödemek üzere bankadan mudarebe sözleşmesiyle bir miktar para alıyor. Eğer banka senetlerin sahte olduğunu bilmezse, alınan bu para borç mu sayılır ve kredi alan kişinin bankaya verdiği kâr payı faiz hükmüne mi girer? Yine eğer banka senetlerin sahte olduğunu bildiği hâlde bu parayı ona verirse, hüküm nedir?

Cevap: Bankayla mudarebe akdi yapmak akdin yapıldığı senetlerin sahih olmasına bağlıysa, senetlerin sahte olması durumunda akit batıl olur. Dolayısıyla bankadan alınan para borç kapsamına girmez ve muda-rebe de değildir; bu durumda parayı tazmin yükümlülüğü açısından batıl akitle alınan para hükmündedir ve onunla yapılan ticaretin kârının tamamı bankaya aittir. Bu hüküm, bankanın senetlerin sahte olduğunu bilmediği takdirde geçerlidir. Fakat banka senetlerin sahte olduğunu bilirse, bu durumda alınan para gasp hükmündedir.

Soru 832: Mudinin (mevduat sahibi), hissesine düşen kârı dakik bir şekilde belirtmeden, helâl muamelelerin birinde çalıştırılması ve hissesine düşen kârın altı ayda bir kendisine ödenmesi kaydıyla bankaya para yatırması caiz midir?

Cevap: Mudi parayı bankaya yatırmakla bütün yetkileri, hatta çalıştırma çeşidini seçmeyi ve kendi kâr payını belirtmeyi vekâleten bankaya bırakmışsa, bu şekilde para yatırmanın ve şer'an helâl olan bir muamelede çalıştırmakla elde edilen kâr payını almanın sakıncası yoktur; bu durumda para sahibinin, para yatırırken kârdan hissesine düşeni bilmemesi sözleşmenin sıhhatine halel getirmez.

Soru 833: Müslümanlara düşman olan veya Müslümanların düşmanlarıyla ittifak hâlinde olan gayri İslâmî devletlerin bankalarına uzun vadeli para yatırmak caiz midir?

Cevap: İslâm ve Müslümanlara karşı kullanmak istedikleri iktisadî ve siyasî güçlerinin artmasına neden olmadığı takdirde, Müslüman olmayan devletlerin bankalarına para yatırmak özü itibariyle caizdir; aksi durumda caiz değildir.

Soru 834: Müslüman ülkelerdeki bazı bankaların zalim rejimlere ve bazılarının da kâfir devletlere veya Müslümanların ya da gayrimüslimlerin özel kurumlarına ait oldukları dikkate alındığında, bu bankalarla muamele yapmanın hükmü nedir?

Cevap: Bu bankalarla şer'an helâl olan muameleleri yapmanın sakıncası yoktur; ancak İslâmi kurumlar ve bankalarla faizli muameleler yapmak ve borca karşı kâr almak caiz değildir; fakat bankanın sermayesi gayrimüslimlere ait olursa, bunun sakıncası yoktur.

Soru 835: İslâmî bankaların, yatırılan sermayeleri, şer'an helâl gelirli olan çeşitli iktisadî alanlarda çalıştırarak mevduat sahiplerine kâr payı verdiği dikkate alındığında, acaba bankalar gibi çeşitli iktisadî alanlarda çalıştırmaları için pazardaki bazı güvenilir tüccarlara da para verip kâr almamız caiz midir?

Cevap: Eğer para karşı tarafa aylık veya yıllık yüzdelik bir kâr almak şartıyla borç olarak verilirse, borç sözleşmesi vaz'î hüküm açısından sahih olsa da, böyle bir muamele teklifî hüküm açısından haramdır ve borç karşılığında alınan kâr payı da şer'an haram olan faizdir. Fakat parayı şer'î muamelelerden biri çerçevesinde çalıştırması ve elde ettiği kârın belli bir yüzdesini para sahibine vermesi şartıyla, şer'an helâl olan bir işte çalıştırması için karşı tarafa verirse, böyle bir muamele sahihtir ve ondan elde edilen kâr da helâldir; bu konuda banka ile özel veya tüzel kişiler arasında hiçbir fark yoktur.

Soru 836: Faize dayalı bankacılık sisteminde bankaya yatırım amacıyla borç vermenin veya ondan borç almanın hükmü nedir?

Cevap: Bankaya karz-ı hasen (faizsiz borç) olarak para yatırmanın ve bankadan bu şekilde borç para almanın sakıncası yoktur; faizli borca gelince, vaz'î hüküm gereğince her ne kadar borcun kendisi sahihse de, teklifî hüküm uyarınca faizli borç almak ve vermek mutlak surette haramdır.

Soru 837: Mudarebe sözleşmesi çerçevesinde bankadan bir miktar para aldım; acaba mudarebe parasını ev alımında kullanmam caiz midir?

Cevap: Mudarebe sermayesi, sahibi tarafından onu çalıştıran kişinin elinde emanettir ve onu üzerinde anlaştıkları ticaretten başka bir şeyde kullanamaz; dolayısıyla eğer o sermayeyi tek taraflı olarak başka bir şeyde kullanırsa, gasp sayılır.

Soru 838: Elde ettiği kâra bankanın ortak olması şartıyla bankadan ticarette kullanmak için sermaye alan bir kimse bu ticarette zarar edecek olursa, acaba banka onun zararına da ortak mıdır?

Cevap: Mudarebede zarar mala ve mal sahibine aittir ve kârla telâfi edilir; fakat zararın tamamının veya bir bölümünün parayı çalıştıran kişiye ait olmasının şart koşulmasının da sakıncası yoktur.

Soru 839: Bankaların birinde hesap açtırıp para yatıran kimsenin bu parasına bir süre sonra kâr verilirse, bankanın verdiği bu kârı almanın hükmü nedir?

Cevap: Eğer parayı hesaba kâr şartıyla veya kâr almak sistemi üzerine veya kâra ulaşmak maksadıyla borç olarak yatırmışsa, bu durumda bu kârı alması caiz değildir; çünkü bu kâr şer'an haram olan faizdir; aksi durumda sakıncası yoktur.

Soru 840: Bankaların birinde şöyle bir hesap var: Eğer bir kimse bankaya beş yıl boyunca her ay belli bir miktar para yatırır ve bu müddet içerisinde bu paradan hiç çekmezse, bu süre bitince bu sefer banka her ay o hesaba belli bir miktar para yatırır ve hesap sahibi hayatta olduğu sürece ona bu parayı öder; acaba bu muamelenin hükmü nedir?

Cevap: Bu muamelenin şer'î bir yanı yoktur; bu muamele faizli muameledir.

Cevap: Helâl muamelelerin birinde çalıştırılması için bankalara para yatırmanın ve bu yolla sağlanan kâr payını almanın sakıncası yoktur.

Soru 842: Bankadan formalite icabı belli bir işte harcamak için kredi alınır, fakat gerçekte para elde ederek onu başka bir hayatî işte kullanmak amaçlanır veya parayı aldıktan sonra onu daha önemli başka bir işte kullanmaya karar verilirse, bu işin hükmü nedir?

Cevap: Eğer para borç olarak verilmiş ve alınmışsa, her durumda [vaz'î hüküm açısından] sahihtir ve o para borçlunun mülkü olur; onu belli bir yerde harcaması şart koşulmuş olsa da borçlu onu istediği yerde harcayabilir. Ancak teklifî hüküm açısından bu şarta uyması gerekir. Fakat para bankadan mudarebe olarak veya ortaklık için alnınmış ve verilmişse, eğer sözleşme formalite gereği yapılırsa, bu akit sahih değildir; bu durumda mal bankanın mülkiyetinde kalmaya devam eder ve bankadan alan kimsenin onu kullanma hakkı yoktur. Aynı şekilde eğer parayı almak için yaptığı akitte ciddî olursa, para elinde emanet olur ve parayı aldığı amaç dışında harcaması caiz değildir.

Soru 843: Birisi bankadan mudarebe için bir miktar para alır ve bir süre sonra ana parayı bankanın hissesine düşen kâr payıyla birlikte taksitle bankaya geri öder. Fakat taksitleri almakla görevli olan banka memuru senetleri görünürde iptal ederek o paraları kendi üzerine geçirir ve daha sonra mahkemede de bunu itiraf eder; acaba bu durumda parayı çalıştıran kişi hâlâ bankanın verdiği mudarebe sermayesinden sorumlu mudur?

Cevap: Eğer taksitler bankaya ödenirken ödeme kural ve şartlarına uyulmuşsa ve memurun bankanın mallarını zimmetine geçirmesinde borçlunun borcu ödemede kanunî kurallara uymazlık gibi kusuru yoksa, bu durumda borçlu maddî kayıpları tazmin etmekle yükümlü değildir; zâmin paraları zimmetine geçiren banka memurudur.

Soru 844: Bankaların, mevduat sahiplerine kur'a çekimiyle kazandıkları ödüllerle ilgili bildirimde bulunmaları farz mıdır?

Cevap: Bu konu bankanın kurallarına bağlıdır; eğer ödülleri sahiplerine teslim etmek, ödülleri almak için bankaya müracaat etmelerini onlara bildirmeye bağlıy-sa, bildirmek farzdır.

Soru 845: Banka yetkililerinin, banka mevduatlarından elde edilen kârın bir kısmını özel veya tüzel kişilere hediye etmeleri şer'an caiz midir?

Cevap: Eğer o kâr bankanın malıysa, onun hediye edilip edilemeyeceği bankanın kurallarına bağlıdır; fakat kâr mevduat sahiplerine aitse, onu kullanma hakkı da onlara aittir.

Soru 846: Bankalar, vadeli mevduat sahiplerine yatırdıkları para karşılığında her ay bir miktar kâr payı ödemektedir. Bankaya yatırılan sermayeye verilecek olan kârın daha bu sermaye iktisadî faaliyetlerde çalıştırılmadan önce belirlenmiş olması ve mevduat sahiplerinin paranın çalıştırılmasından doğabilecek zarara ortak ol-madıkları göz önünde bulundurulduğunda, acaba bu kâra ulaşmak amacıyla bankaya para yatırmak caiz midir? Yoksa faizli olduğu için bu amaçla bankaya para yatırmak haram mıdır?

Cevap: Eğer para kâra ulaşmak için borç olarak bankaya yatırılmış ise, bunun haram olan faizli borç olduğu ve bu yolla elde edilmek istenen kârın şer'an haram olan faiz olduğu açıktır. Fakat borç olarak değil de, banka aracılığıyla parayı şer'an helâl olan muamelelerde çalıştırarak kâr elde etmek amacıyla yatırılmışsa, bunun sakıncası yoktur; para çalıştırılmadan önce kâr miktarının belirlenmiş olması ve para sahiplerinin muhtemel zarara ortak olmamaları, anlaşmanın sıhhatine halel getirmez.

Soru 847: Bir kimse, mudarebe ve taksitle satış gibi bazı sözleşmelerde banka kanunlarının bazı memurlarca doğru bir şekilde uygulanmadığını bilirse, kâr elde etmek için bankaya para yatırması caiz midir?

Cevap: Farz edelim ki bir kimse, banka memurlarının kendi parasını batıl muamelelerde kullandıklarına kanaat getirirse, bu durumda elde edilen kârı alması ve kullanması caiz değildir; fakat sermaye sahipleri tarafından bankaya büyük hacimlerde paralar yatırıldığı, bankanın türlü türlü muameleler yaptığı ve bu muamelelerin çoğunun şer'î açıdan sahih olduğunu bildiğimiz dikkate alındığında o kimse için böyle bir kanaatin doğ-ması oldukça uzak bir ihtimaldir.

Soru 848: Herhangi bir şirket veya devlet dairesi, memurlarıyla vardığı anlaşma uyarınca her ay memurların maaşından belli bir miktarını keserek çalıştırmak için bankalardan birine yatırıyor ve bundan elde edilen kârı yatırımı oranına göre memurlar arasında bölüştürüyor; acaba bu muamele sahih ve caiz midir ve bu kârın hükmü nedir?

Cevap: Eğer paralar bankaya borç olarak ama kâr şartıyla veya kâr vermek sistemi üzerine ya da kâra ulaşmak amacıyla yatırılırsa, parayı bu şekilde bankaya yatırmak haramdır ve bu yolla elde edilen kâr şer'an haram olan faizdir; dolayısıyla bu kârı almak ve kullanmak caiz değildir. Fakat kâr şartı koşmaksızın ve kâra ulaşmayı beklemeden sadece tasarruf korunması kastıyla veya helâl olan başka bir amaçla yatırılırsa, banka da kendiliğinden mevduat sahibine bir şey verirse veya fazlalık, para helâl muamelelerin birinde çalıştırıldığı için verilirse, bankaya bu şekilde para yatırmanın ve fazla bir meblağ almanın sakıncası yoktur ve bu fazlalık onun malı sayılır.

Soru 849: Bankanın, halkı bankada yatırım yapmaya teşvik etmek amacıyla mevduat sahiplerine, paralarını altı ay boyunca bankada tutmaları karşılığında onlara bazı kolaylıklar, krediler tanıyacağı şeklinde bir vaatte bulunması sahih midir?

Cevap: Bu vaadin ve mevduat sahiplerine teşvik a-macıyla kolaylıklar sağlamanın sakıncası yoktur.

Soru 850: Bankalarda bazen elektrik, su vb. faturalarının parasını alan vezne memurunun yanında ödenmesi gerekenden fazla para birikiyor; örneğin seksen lira vermesi gereken bir kişi yüz lira veriyor ve paranın üstünü almıyor; acaba banka memurunun bu paranın üstünü ken
disine alması caiz midir?

Cevap: Fazla paralar, onları veren sahiplerine aittir; dolayısıyla onları alan kişi sahiplerini tanıyorsa, onlara geri vermesi gerekir; aksi durumda bu paralar meçhul'ül malik (sahibi bilinmeyen mal) hükmündedir ve banka memurunun bu paraları kendisine alması caiz değildir. Fakat sahiplerinin, bu paraları kendisine bağışladığına veya ondan vazgeçtiklerine kesin kanaat getirirse, bunları alması caizdir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder