Soru 818: Bankalar
kredi verirken, kredi alan kişiye borcuna ilâveten fazla bir para vermesini
şart koşarlarsa, mükellefin bu krediyi almak için şer'î hâkimden veya onun
vekilinden izin alması gerekir mi? Ve acaba zaruret ve ihtiyaç yokken bu
krediyi almak caiz midir?
Cevap: Devlet bankasından olsa bile
kredi almak için şer'î hâkimin izni şart değildir; faizli olsa bile vaz'î hüküm[39]
açısından kredi almak sahihtir; fakat faizli olursa, ister Müslümandan olsun,
ister gayrimüslimden, ister Müslüman devletten olsun, ister gayrimüslim
devletten olsun, teklifî hüküm açısından haramdır [bu muamele sonucu kişi
aldığı borca sahip olmasına rağmen haram işlemiş olur]; ancak haram işlemeyi
caiz kılacak kadar ona ihtiyaç duyması durumu müstesna. Haram kredi almak,
şer'î hâkimin izniyle helâl olmaz; hatta bu konuda onun iznine başvurmanın
anlamı da yoktur. Ancak bu fazlalığı kendisinden alacaklarını bilse bile,
fazlalığı vermeyi kastetmeyerek haramdan kurtulabilir. Faizli olmadığı takdirde
kredi almanın caiz olması, zaruret ve ihtiyaç durumuna has değildir.
Soru 819: İslâm
Cumhuriyeti'nde, Mesken Bankası ev satın almaları veya ev yaptırmaları ya da
evlerini onarmaları için halka kredi vermekte ve ev satın aldıktan veya ev
yaptırdıktan ya da evlerini onardıktan sonra verdiği krediyi taksitle geri
almaktadır. Fakat bankanın taksit olarak geri aldığı meblağın toplamı, verdiği
kredi miktarından fazladır; acaba alınan bu fazla paranın şer'î bir yanı var
mıdır?
Cevap: Mesken bankasının ev satın
almak veya ev yaptırmak için verdiği paralar borç olarak verilmemektedir; bu
paralar ortaklık,[40] cüâle veya kira gibi şer'an sahih olan
akitlerden birine uygun olarak verilmektedir. Dolayısıyla bu akitlerin şer'î
şartları gözetildiği takdirde sahih olmamaları için bir sebep yoktur.
Soru 820: Ülkemizdeki
bankalar halkın mevduatlarına %3'ten %20'ye kadar kâr vermektedir. Acaba bu
fazlalığın faiz olmaktan çıkması için enflasyon oranını göz önünde
bulundurarak, bu fazlalığı, paranın geri alındığı gün ile, bankaya yatırıldığı
gün arasındaki alım gücünün azalması farkı olarak hesaplamak sahih midir?
Cevap: Eğer bankanın verdiği bu kâr
ve fazlalık, şer'an sahih olan akitlerden biriyle bankanın mevduat sahibine
vekâleten çalıştırarak elde ettiği kârdan olursa, faiz değildir ve şer'î bir
muamelenin kârı olduğu için onu almanın sakıncası yoktur.
Soru 821: Geçimini
sağlamak için başka bir iş bulamadığı için faiz sistemi üzere kurulu bankada
çalışmak zorunda kalan bir kişinin bu bankalarda çalışmasının hükmü nedir?
Cevap: Eğer bankadaki iş faizli
muamelelerle ilgi-liyse ve o kimsenin herhangi bir şekilde faizli muamelelerin
gerçekleşmesinde rolü varsa, orada çalışması caiz değildir ve sırf geçimini
sağlamak için helâl olan başka bir iş bulamaması, onun haram bir işle iştigal
etmesine cevaz sayılmaz.
Soru 822: Mesken
Bankası, parasını aylık taksitlerle ödememiz üzere bize bir ev satın aldı,
acaba bu muamele şer'an sahih midir ve biz bu evin sahibi olabilir miyiz?
Cevap: Eğer banka evi kendisi için
satın aldıktan sonra taksitle size satmışsa, bunun sakıncası yoktur.
Soru 823: Bankaların
ortaklık veya başka bir muamele akdiyle bina inşası için verdiği ve daha sonra
%5'le %8 arasında değişen bir fazlalıkla geri aldığı kredilerin ve bu fazlalıkların
hükmü nedir?
Cevap: Bankadan ortaklık veya şer'an
sahih olan diğer muamelelerin biriyle para almak, borç vermek veya borç almak
değildir ve bankanın bu gibi şer'î muamelelerden elde ettiği kârlar faiz
sayılmaz. Dolayısıyla, ev satın almak veya ev yaptırmak ve yine o evi kullanmak
için bankadan bu sözleşmelerin biri çerçevesinde para almanın sakıncası yoktur.
Bu paranın fazlalık şartıyla borç olarak alınmış olduğu farz edilse bile,
faizli borç olduğu için teklifî hüküm açısından haramdır; ancak vaz'î hüküm
açısından borcun kendisi borç alan kişiye sahihtir; dolayısıyla onun üzerinde
tasarruf etmesinin sakıncası yoktur.
Soru 824: Müslüman
olmayan devletlerin bankalarına yatırılan paraların kârını almak ve alındığı
takdirde onun üzerinde tasarruf etmek caiz midir? Ve acaba banka sahibinin
kitap ehli veya müşrik olması ve yine parayı yatırırken kâr almayı şart
koşmakla koşmamak arasında bir fark var mıdır?
Cevap: Kâr payı almak şart koşulsa bile Müslüman-ın
gayrimüslimden kâr alması caizdir.
Soru 825: Banka
sermayesinin sahiplerinden bazıları Müslüman olursa, bu bankadan kâr payı
(faiz) almak caiz midir?
Cevap: Gayrimüslimlerin hisselerinden
kâr payı (faiz) almanın sakıncası yoktur; fakat kâr payı ve faiz almak şartıyla
veya buna ulaşmak amacıyla bankaya para yatırılmışsa, bu durumda Müslümanın
hissesinden kâr payı almak caiz değildir.
Soru 826: Müslüman
ülkelerin bankalarına yatırılan paralar karşılığında kâr payı almanın hükmü
nedir?
Cevap: Mevduat eğer kâr almak
niyetiyle borç olarak yatırılmışsa veya kâr almak sistemi üzerine ya da
fazlalığa ulaşmak amacıyla olursa, fazlalığı almak caiz değildir.
Soru 827: Verdiği
krediden faiz alan bir bankadan borç para almak isteyen bir kimse, faizden
kurtulmak için bankaya, her ay yüz lirasını ödemek şartıyla, her birinin değeri
yüz lira olan on iki bono senedi vererek peşin bin lirayı veresiye olarak bin
iki yüz liraya satın alabilir mi veya tamamının değeri bin iki yüz lira olan
vadeli on iki bono senedini, on iki ayda ödemek üzere peşin bin liraya satın
alabilir mi?
Cevap: Faizli borçtan kaçmak için
yapılan böyle biçimsel ve formalite gereği muameleler şer'an haram ve batıldır.
Soru 828: İran İslâm
Cumhuriyeti bankalarındaki muamelelerin sahih olduğuna hükmedilebilir mi? Bu
bankalardan alınan paralarla satın alınan ev ve diğer şeylerin hükmü nedir? Bu
paralarla satın alınan evde alınan gusül abdesti ve kılınan namazın hükmü
nedir? Ve acaba halkın bankalardaki mevduatlarına karşılık kâr almak caiz
midir?
Cevap: Genel olarak bankaların, İslâmî Şura
Meclisi tarafından çıkarılan ve Anayasayı Koruma Konseyi tarafından onaylanan
kanunlara uygun olarak gerçekleştirdikleri muamelelerinin sakıncası yoktur ve
bunların sahih olduğuna hükmedilir; sermayeyi sahih İslâmî akitlerin birine
uygun olarak çalıştırmakla elde ettikleri kâr da şer'an helâldir. Ev ve diğer
şeyler satın almak için bankalardan alınan krediler de bu akitlerden biri
çerçevesinde gerçekleşirse, sakıncası yoktur; fakat faizli borç şeklinde
olursa, her ne kadar bu borcu almak teklifi hüküm açısından haramsa da, borç
akdinin kendisi vaz'i hüküm açısından sahihtir ve borç alınan para borçlunun
malı olur; dolayısıyla onu ve onunla satın alınan şeyleri kullanması caizdir.
Soru 829: İran İslâm
Cumhuriyeti bankalarının ev satın almak, hayvan beslemek veya ziraat yapmak
gibi şeyler için halka verdiği krediler karşılığında aldığı kâr payı helâl
midir?
Cevap: Bankaların ev inşa etmek, ev
satın almak veya başka işler için halka verdiği kredileri borç olarak verdiği
doğruysa, şüphesiz bunun karşılığında bir fazlalık veya kâr payı istemesi
şer'an haramdır, bankaların bu fazlalığı isteme hakları yoktur. Ancak bilindiği
kadarıyla gerçekte bankalar bu işlemleri borç olarak değil, mudarebe, ortaklık,
cüâle ve kiralama gibi helâl olan sözleşmeler çerçevesinde yapmaktadır. Örneğin
banka evin yapım masrafının bir bölümünü
ödeyerek evin mül-kiyetine ortak oluyor, daha sonra kendi hissesini,
örneğin yirmi aylık taksitle ortağına satıyor veya belli bir zamana kadar belli
bir ücretle ortağına kiraya veriyor. Dolayısıyla bu işlemin ve bankanın böyle
bir muamelede elde ettiği kârın sakıncası yoktur ve böyle bir muamelenin borç
ve faizle hiçbir ilişkisi yoktur.
Soru 830: Banka belli bir projeye ortak olmam için bana bir miktar
kredi verdi. Ben bu kredinin yarısını, bankanın istediği kâr payının
hepsini ödemesi şartıyla arkadaşıma verdim; acaba bu konuda benim bir
yükümlülüğüm var mıdır?
Cevap: Eğer banka bu parayı belli bir
projeye katılmak ve krediyi alan kimseyle ortak olmak için vermişse, o adam,
onu, başka bir projede bile kullanma hakkına sahip olmadığı gibi onu borç
olarak başka birine de veremez. Bu para onun elinde emanettir ve onu ya
belirlenmiş konuda belirtilen yerde harcaması veya aynen bankaya iade etmesi
gerekir.
Soru 831: Birisi sahte
senetlerle, bir süre sonra kârıyla birlikte geri ödemek üzere bankadan mudarebe
sözleşmesiyle bir miktar para alıyor. Eğer banka senetlerin sahte olduğunu
bilmezse, alınan bu para borç mu sayılır ve kredi alan kişinin bankaya verdiği
kâr payı faiz hükmüne mi girer? Yine eğer banka senetlerin sahte olduğunu
bildiği hâlde bu parayı ona verirse, hüküm nedir?
Cevap: Bankayla mudarebe akdi yapmak
akdin yapıldığı senetlerin sahih olmasına bağlıysa, senetlerin sahte olması
durumunda akit batıl olur. Dolayısıyla bankadan alınan para borç kapsamına
girmez ve muda-rebe de değildir; bu durumda parayı tazmin yükümlülüğü açısından
batıl akitle alınan para hükmündedir ve onunla yapılan ticaretin kârının tamamı
bankaya aittir. Bu hüküm, bankanın senetlerin sahte olduğunu bilmediği takdirde
geçerlidir. Fakat banka senetlerin sahte olduğunu bilirse, bu durumda alınan
para gasp hükmündedir.
Soru 832: Mudinin
(mevduat sahibi), hissesine düşen kârı dakik bir şekilde belirtmeden, helâl
muamelelerin birinde çalıştırılması ve hissesine düşen kârın altı ayda bir kendisine
ödenmesi kaydıyla bankaya para yatırması caiz midir?
Cevap: Mudi parayı bankaya yatırmakla
bütün yetkileri, hatta çalıştırma çeşidini seçmeyi ve kendi kâr payını
belirtmeyi vekâleten bankaya bırakmışsa, bu şekilde para yatırmanın ve şer'an
helâl olan bir muamelede çalıştırmakla elde edilen kâr payını almanın sakıncası
yoktur; bu durumda para sahibinin, para yatırırken kârdan hissesine düşeni
bilmemesi sözleşmenin sıhhatine halel getirmez.
Soru 833: Müslümanlara
düşman olan veya Müslümanların düşmanlarıyla ittifak hâlinde olan gayri İslâmî
devletlerin bankalarına uzun vadeli para yatırmak caiz midir?
Cevap: İslâm ve Müslümanlara karşı
kullanmak istedikleri iktisadî ve siyasî güçlerinin artmasına neden olmadığı
takdirde, Müslüman olmayan devletlerin bankalarına para yatırmak özü itibariyle
caizdir; aksi durumda caiz değildir.
Soru 834: Müslüman
ülkelerdeki bazı bankaların zalim rejimlere ve bazılarının da kâfir devletlere
veya Müslümanların ya da gayrimüslimlerin özel kurumlarına ait oldukları dikkate
alındığında, bu bankalarla muamele yapmanın hükmü nedir?
Cevap: Bu bankalarla şer'an helâl
olan muameleleri yapmanın sakıncası yoktur; ancak İslâmi kurumlar ve bankalarla
faizli muameleler yapmak ve borca karşı kâr almak caiz değildir; fakat bankanın
sermayesi gayrimüslimlere ait olursa, bunun sakıncası yoktur.
Soru 835: İslâmî
bankaların, yatırılan sermayeleri, şer'an helâl gelirli olan çeşitli iktisadî
alanlarda çalıştırarak mevduat sahiplerine kâr payı verdiği dikkate
alındığında, acaba bankalar gibi çeşitli iktisadî alanlarda çalıştırmaları için
pazardaki bazı güvenilir tüccarlara da para verip kâr almamız caiz midir?
Cevap: Eğer para karşı tarafa aylık
veya yıllık yüzdelik bir kâr almak şartıyla borç olarak verilirse, borç
sözleşmesi vaz'î hüküm açısından sahih olsa da, böyle bir muamele teklifî hüküm
açısından haramdır ve borç karşılığında alınan kâr payı da şer'an haram olan
faizdir. Fakat parayı şer'î muamelelerden biri çerçevesinde çalıştırması ve
elde ettiği kârın belli bir yüzdesini para sahibine vermesi şartıyla, şer'an
helâl olan bir işte çalıştırması için karşı tarafa verirse, böyle bir muamele
sahihtir ve ondan elde edilen kâr da helâldir; bu konuda banka ile özel veya
tüzel kişiler arasında hiçbir fark yoktur.
Soru 836: Faize dayalı
bankacılık sisteminde bankaya yatırım amacıyla borç vermenin veya ondan borç
almanın hükmü nedir?
Cevap: Bankaya karz-ı hasen (faizsiz
borç) olarak para yatırmanın ve bankadan bu şekilde borç para almanın sakıncası
yoktur; faizli borca gelince, vaz'î hüküm gereğince her ne kadar borcun kendisi
sahihse de, teklifî hüküm uyarınca faizli borç almak ve vermek mutlak surette
haramdır.
Soru 837: Mudarebe
sözleşmesi çerçevesinde bankadan bir miktar para aldım; acaba mudarebe parasını
ev alımında kullanmam caiz midir?
Cevap: Mudarebe sermayesi, sahibi
tarafından onu çalıştıran kişinin elinde emanettir ve onu üzerinde anlaştıkları
ticaretten başka bir şeyde kullanamaz; dolayısıyla eğer o sermayeyi tek taraflı
olarak başka bir şeyde kullanırsa, gasp sayılır.
Soru 838: Elde ettiği
kâra bankanın ortak olması şartıyla bankadan ticarette kullanmak için sermaye
alan bir kimse bu ticarette zarar edecek olursa, acaba banka onun zararına da
ortak mıdır?
Cevap: Mudarebede zarar mala ve mal
sahibine aittir ve
kârla telâfi edilir; fakat zararın tamamının veya bir bölümünün parayı
çalıştıran kişiye ait olmasının şart koşulmasının da sakıncası yoktur.
Soru 839: Bankaların
birinde hesap açtırıp para yatıran kimsenin bu parasına bir süre sonra kâr
verilirse, bankanın verdiği bu kârı almanın hükmü nedir?
Cevap: Eğer parayı hesaba kâr
şartıyla veya kâr almak sistemi üzerine veya kâra ulaşmak maksadıyla borç
olarak yatırmışsa, bu durumda bu kârı alması caiz değildir; çünkü bu kâr şer'an
haram olan faizdir; aksi durumda sakıncası yoktur.
Soru 840: Bankaların
birinde şöyle bir hesap var: Eğer bir kimse bankaya beş yıl boyunca her ay
belli bir miktar para yatırır ve bu müddet içerisinde bu paradan hiç çekmezse,
bu süre bitince bu sefer banka her ay o hesaba belli bir miktar para yatırır ve
hesap sahibi hayatta olduğu sürece ona bu parayı öder; acaba bu muamelenin
hükmü nedir?
Cevap: Bu muamelenin şer'î bir yanı
yoktur; bu muamele faizli muameledir.
Cevap: Helâl muamelelerin birinde
çalıştırılması için bankalara para yatırmanın ve bu yolla sağlanan kâr payını
almanın sakıncası yoktur.
Soru 842: Bankadan
formalite icabı belli bir işte harcamak için kredi alınır, fakat gerçekte para
elde ederek onu başka bir hayatî işte kullanmak amaçlanır veya parayı aldıktan
sonra onu daha önemli başka bir işte kullanmaya karar verilirse, bu işin hükmü
nedir?
Cevap: Eğer para borç olarak verilmiş
ve alınmışsa, her durumda [vaz'î hüküm açısından] sahihtir ve o para borçlunun
mülkü olur; onu belli bir yerde harcaması şart koşulmuş olsa da borçlu onu
istediği yerde harcayabilir. Ancak teklifî hüküm açısından bu şarta uyması
gerekir. Fakat para bankadan mudarebe olarak veya ortaklık için alnınmış ve
verilmişse, eğer sözleşme formalite gereği yapılırsa, bu akit sahih değildir;
bu durumda mal bankanın mülkiyetinde kalmaya devam eder ve bankadan alan
kimsenin onu kullanma hakkı yoktur. Aynı şekilde eğer parayı almak için yaptığı
akitte ciddî olursa, para elinde emanet olur ve parayı aldığı amaç dışında
harcaması caiz değildir.
Soru 843: Birisi
bankadan mudarebe için bir miktar para alır ve bir süre sonra ana parayı
bankanın hissesine düşen kâr payıyla birlikte taksitle bankaya geri öder. Fakat
taksitleri almakla görevli olan banka memuru senetleri görünürde iptal ederek o
paraları kendi üzerine geçirir ve daha sonra mahkemede de bunu itiraf eder;
acaba bu durumda parayı çalıştıran kişi hâlâ bankanın verdiği mudarebe
sermayesinden sorumlu mudur?
Cevap: Eğer taksitler bankaya ödenirken
ödeme kural ve şartlarına uyulmuşsa ve memurun bankanın mallarını zimmetine
geçirmesinde borçlunun borcu ödemede kanunî kurallara uymazlık gibi kusuru
yoksa, bu durumda borçlu maddî kayıpları tazmin etmekle yükümlü değildir; zâmin
paraları zimmetine geçiren banka memurudur.
Soru 844: Bankaların,
mevduat sahiplerine kur'a çekimiyle kazandıkları ödüllerle ilgili bildirimde
bulunmaları farz mıdır?
Cevap: Bu konu bankanın kurallarına
bağlıdır; eğer ödülleri sahiplerine teslim etmek, ödülleri almak için bankaya
müracaat etmelerini onlara bildirmeye bağlıy-sa, bildirmek farzdır.
Soru 845: Banka
yetkililerinin, banka mevduatlarından elde edilen kârın bir kısmını özel veya
tüzel kişilere hediye etmeleri şer'an caiz midir?
Cevap: Eğer o kâr bankanın malıysa,
onun hediye edilip edilemeyeceği bankanın kurallarına bağlıdır; fakat kâr
mevduat sahiplerine aitse, onu kullanma hakkı da onlara aittir.
Soru 846: Bankalar,
vadeli mevduat sahiplerine yatırdıkları para karşılığında her ay bir miktar kâr
payı ödemektedir. Bankaya yatırılan sermayeye verilecek olan kârın daha bu
sermaye iktisadî faaliyetlerde çalıştırılmadan önce belirlenmiş olması ve
mevduat sahiplerinin paranın çalıştırılmasından doğabilecek zarara ortak
ol-madıkları göz önünde bulundurulduğunda, acaba bu kâra ulaşmak amacıyla
bankaya para yatırmak caiz midir? Yoksa faizli olduğu için bu amaçla bankaya
para yatırmak haram mıdır?
Cevap: Eğer para kâra ulaşmak için
borç olarak bankaya yatırılmış ise, bunun haram olan faizli borç olduğu ve bu
yolla elde edilmek istenen kârın şer'an haram olan faiz olduğu açıktır. Fakat
borç olarak değil de, banka aracılığıyla parayı şer'an helâl olan muamelelerde
çalıştırarak kâr elde etmek amacıyla yatırılmışsa, bunun sakıncası yoktur; para
çalıştırılmadan önce kâr miktarının belirlenmiş olması ve para sahiplerinin
muhtemel zarara ortak olmamaları, anlaşmanın sıhhatine halel getirmez.
Soru 847: Bir kimse,
mudarebe ve taksitle satış gibi bazı sözleşmelerde banka kanunlarının bazı
memurlarca doğru bir şekilde uygulanmadığını bilirse, kâr elde etmek için
bankaya para yatırması caiz midir?
Cevap: Farz edelim ki bir kimse,
banka memurlarının kendi parasını batıl muamelelerde kullandıklarına kanaat
getirirse, bu durumda elde edilen kârı alması ve kullanması caiz değildir;
fakat sermaye sahipleri tarafından bankaya büyük hacimlerde paralar
yatırıldığı, bankanın türlü türlü muameleler yaptığı ve bu muamelelerin çoğunun
şer'î açıdan sahih olduğunu bildiğimiz dikkate alındığında o kimse için böyle
bir kanaatin doğ-ması oldukça uzak bir ihtimaldir.
Soru 848: Herhangi bir
şirket veya devlet dairesi, memurlarıyla vardığı anlaşma uyarınca her ay
memurların maaşından belli bir miktarını keserek çalıştırmak için bankalardan
birine yatırıyor ve bundan elde edilen kârı yatırımı oranına göre memurlar
arasında bölüştürüyor; acaba bu muamele sahih ve caiz midir ve bu kârın hükmü
nedir?
Cevap: Eğer paralar bankaya borç
olarak ama kâr şartıyla veya kâr vermek sistemi üzerine ya da kâra ulaşmak
amacıyla yatırılırsa, parayı bu şekilde bankaya yatırmak haramdır ve bu yolla
elde edilen kâr şer'an haram olan faizdir; dolayısıyla bu kârı almak ve
kullanmak caiz değildir. Fakat kâr şartı koşmaksızın ve kâra ulaşmayı
beklemeden sadece tasarruf korunması kastıyla veya helâl olan başka bir amaçla
yatırılırsa, banka da kendiliğinden mevduat sahibine bir şey verirse veya
fazlalık, para helâl muamelelerin birinde çalıştırıldığı için verilirse,
bankaya bu şekilde para yatırmanın ve fazla bir meblağ almanın sakıncası yoktur
ve bu fazlalık onun malı sayılır.
Soru 849: Bankanın,
halkı bankada yatırım yapmaya teşvik etmek amacıyla mevduat sahiplerine,
paralarını altı ay boyunca bankada tutmaları karşılığında onlara bazı
kolaylıklar, krediler tanıyacağı şeklinde bir vaatte bulunması sahih midir?
Cevap: Bu vaadin ve mevduat sahiplerine teşvik
a-macıyla kolaylıklar sağlamanın sakıncası yoktur.
Soru 850: Bankalarda
bazen elektrik, su vb. faturalarının parasını alan vezne memurunun yanında
ödenmesi gerekenden fazla para birikiyor; örneğin seksen lira vermesi gereken
bir kişi yüz lira veriyor ve paranın üstünü almıyor; acaba banka memurunun bu
paranın üstünü ken
disine alması caiz midir?
Cevap: Fazla paralar, onları veren
sahiplerine aittir; dolayısıyla onları alan kişi sahiplerini tanıyorsa, onlara
geri vermesi gerekir; aksi durumda bu paralar meçhul'ül malik (sahibi
bilinmeyen mal) hükmündedir ve banka memurunun bu paraları kendisine alması
caiz değildir. Fakat sahiplerinin, bu paraları kendisine bağışladığına veya
ondan vazgeçtiklerine kesin kanaat getirirse, bunları alması caizdir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder