Soru 383: Eğer birisi
devlet tarafından veya hâkimin hükmüyle arsasını ve evinin eşyalarını satmaya
mecbur edilirse, onun, bunları satmaya mecbur kaldığını bilen bir kişinin bu
malları ondan satın alması caiz midir?
Cevap: Eğer yerini ve evinin eşyasını
satmaya zorlanması hak üzere ise ve satmaya mecbur eden kişinin şer'an böyle
bir yetkisi varsa, başkalarının bu adamdan o şeyleri satın almalarının
sakıncası yoktur; aksi durumda sahibinin muameleden sonra izin vermesi şarttır.
Soru 384: Bir kişi
mülkünü ikinci bir kişiye satarak parasını aldıktan ve ikinci kişi aynı mülkü
üçüncü bir kişiye satıp parasını alarak ihtiyaçlarını gidermede kullandıktan
sonra birinci kişinin mallarına haciz konulması ve tevkif edilmesi hükmü çıkar.
Acaba bu hüküm onun daha önce sattığı mülkü de kapsar mı? Ve o satış
muamelesinin batıl ve geçersiz olduğuna delil oluşturur mu?
Cevap: Satıcının satış anında hâkimin hükmüyle mal-larına
haciz konulması nedeniyle onu satmaktan yasaklı olduğu ortaya çıkarılır veya
satıcının elinde bulunmasına rağmen sattığı şeyin maliki olmadığı, aksine
sattığı mal hâkimin haciz koyabileceği şeylerden olduğu anlaşılırsa, satıştan
sonra verilen hüküm daha önce satılan malı da kapsar ve bununla malın önceki satışının
batıl olduğuna hükmedilir; aksi durumda el koyma kararından önce yapılmış
satışın şer'an doğruluğuna hükmedilir; ve el konulan mallar kapsamına girmez.
Soru 385: Toplumsal
ilişkilerin karmaşıklığı ve halkın ekonomik ve toplumsal sorunları bazen insanları
zararlı, adilane olmayan veya en azından örfen hoş karşılanmayan zorunlu
muamelelere mecbur ediyor. Acaba çaresizlik, şeriat açısından muamelenin batıl
olmasına sebep olur mu?
Cevap: Istırar (zorunluluk) ve
çaresizlik fıkhî açıdan kişinin kendi rıza ve isteğiyle yaptığı alış verişin
doğruluğuna ve geçerliliğine zarar vermez. Fakat karşı tarafın ahlâkî ve insanî
açıdan çaresizliğe düşen kişinin bulunduğu şartları kötüye kullanmaması
gerekir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder