Soru 792: Bir kızı ve
bir de velâyetinde bulûğ çağına ermiş sefih bir oğlu olan bir babanın ölümünden
sonra kız kardeşinin, sefih kardeşine velâyeten onun mallarında tasarruf etmesi
caiz midir?
Cevap: Kız ve erkek kardeşin, sefih
olan erkek kardeş üzerinde velâyeti yoktur; eğer babasının babası yok-sa ve
babası da ona veli olması için hiç kimseyi vasiyet etmemişse, bu durumda onun
velisi şer'î hâkimdir.
Soru 793: Kızların ve
erkeklerin bulûğ yaşı konusunda ölçü şemsî yılı (365 günlük yıl) mıdır, yoksa
kamerî yılı (355 günlük yıl) mıdır?
Cevap: Ölçü kamerî yıldır.
Soru 794: Çocuğun bulûğ
çağına erip ermediğini anlayabilmek için kamerî yılına göre doğum tarihinin
yıl, ay ve günü nasıl teşhis edilebilir?
Cevap: Doğum tarihi şemsî yıla göre
biliniyorsa, kamerî yılıyla şemsî yılı arasındaki fark hesaplanarak çıkarılır.
Soru 795: On beş
yaşına ulaşmadan önce ihtilâm olan erkek çocuğun bulûğa erdiğine hükmedilebilir
mi?
Cevap: İhtilâm olmasıyla bulûğa
erdiğine hükmedilir. Çünkü ihtilâm olmak şer'an bulûğ belirtilerinden biridir.
Soru 796: Diğer iki bulûğ belirtisinin teklif yaşından daha önce
ortaya çıktığına dair yüzde on ihtimal verilirse, hüküm nedir?
Cevap: Sırf iki bulûğ belirtisinin
daha önce ortaya çıkması ihtimaliyle insanın bulûğa erdiğine hükmedil-mez.
Soru 797: Cinsel
ilişki bulûğ belirtilerinden sayılıp şer'î tekliflerin farz olmasına sebep olur
mu? Ve eğer insan bunun hükmünü bilmez ve birkaç yıl sonra öğrenirse, acaba ona
cenabet guslü farz olur mu? Ve acaba gusletmeden yerine getirdiği taharetin
şart olduğu namaz ve oruç gibi ameller batıl olup onların kaza edilmesi farz
mıdır?
Cevap: Meni çıkmaksızın gerçekleşen
cinsel ilişki, bulûğ belirtilerinden değildir, ancak bu amel cenabete sebep
olur ve bulûğ çağına erdikten sonra ondan dolayı gusül etmek farzdır. Bulûğ
belirtilerinden birini görmeyen kimsenin şer'an baliğ olduğuna hükmedilmez ve böyle
birisi şer'î hükümlerle mükellef olmaz. Dolayısıyla küçük yaşında cinsel ilişki
sebebiyle cünüp olan bir kişi baliğ olduktan sonra cenabet guslü almaksızın
namaz kılar ve oruç tutarsa, namazlarını iade etmesi gerekir; ancak cenabetli
olduğunu bilmediğinden böyle yap-mışsa oruçlarını iade etmesi gerekmez.
Soru 798: Kız ve erkek
öğrencilerden bazıları doğum tarihlerine göre bulûğ çağına ermiş olup
zekâlarında gözlenen geri kalmışlık ve zaaf nedeniyle zekâ ve akıllarını
denemek için onların üzerinde tıbbî araştırmalar yapıldıktan sonra aklî açıdan
bazılarının bir ve bazılarının ise birkaç yıl geri kaldıkları kurumumuz
tarafından tespit edilmiştir. Fakat bunlardan bazıları toplumsal ve dinî
konuları idrak edebilecek bir seviyede oldukları için deli sayılamaz; acaba bu
kurumun teşhisi, doktorların teşhisi gibi bu öğrenciler için delil ve ölçü
sayılır mı?
Cevap: İnsanın şer'î tekliflerle
yükümlü olmasının ölçüsü, şer'an bulûğ çağına ermesi ve örfe göre akıllı
sayılmasıdır; bu konuda idrak ve zekâ seviyesinin itibar ve etkisi yoktur.
Soru 799: Bazı
hükümlerde mümeyyiz çocuk hakkında "iyiyle kötüyü ayırt edebilen
çocuk" tabiri kullanılmıştır; iyi ve kötüden maksat nedir? Bir de iyiyle
kötüyü ayırt edebilmenin yaşı kaçtır?
Cevap: İyi ve kötüden maksat, örfen iyi
veya kötü sayılan şeylerdir; ancak bu konuda çocuğun yaşadığı hayat şartları,
yöresel gelenek ve görenekler de dikkate alınmalıdır. İyiyle kötüyü ayırt etme
yaşına gelince; bu, kişilerin kabiliyet, idrak ve zekâ seviyesine göre değişir.
Soru 800: Kız çocuklarının
dokuz yaşını tamamlamadan önce hayız özellikleri taşıyan kan görmeleri onların
bulûğ çağına erdiğini gösterir mi?
Cevap: Bu, kızın bulûğ çağına
erdiğini gösteren şer'î bir belirti değildir ve bu kan hayız özellikleri taşısa
bile hayız hükmünde değildir.
Soru 801: Herhangi bir
nedenle yargı yetkilileri tarafından kendi malları üzerinde tasarruftan men
edilen bir kimse ölmeden önce mallarından bir miktarını hizmetlerine karşılık
teşekkür etmek amacıyla kardeşinin oğluna verir ve kardeşinin oğlu da bu
malları amcasının ölümünden sonra onun cenaze masrafları ve özel birtakım
ihtiyaçlarında harcarsa, acaba bu durumda yargı makamının, onun kardeşinin
oğlundan harcadığı meblağı istemesi caiz midir?
Cevap: Eğer kardeşinin oğluna vermiş
olduğu mallar hacr (elinden alınan mallar) kapsamındaki şeylerdense veya
başkasının malı ise, şer'an onları kardeşinin oğluna vermeye hakkı yoktur ve
kardeşinin oğlu da onlarda tasarruf edemez, yargı makamı bu malları talep
edebilir; aksi durumda (mallar hacr kapsamında değilse ve başkasının malı da
değilse) kimsenin bu malları verilen kişiden geri almaya hakkı yoktur.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder