3 Kasım 2013 Pazar

Mal Ve Karşılığının Şartları

Soru 426: İnsanın böbrek gibi bazı organlarını ihtiyacı olan bir kimseye satması caiz midir?

Cevap: Bu  organın vücuttan alınmasının, sahibinin hayatını tehlikeye sokmaması ve ciddî bir zarar vermemesi durumunda sakıncası yoktur.

Soru 427: Halkın genelinin yanında bir faydası ve önemi olmayan, fakat özel bir grubun yanında değer ve önemi olan şeyler, örneğin araştırma merkezlerinde ve üniversitelerde araştırma değeri olan arılar ve böcekler mal[18] sayılır mı ve mal değeri olan eşyaya uygulanan mülkiyet edinme, alım satımlarının caiz olması ve zayi edildiği takdirde tazmin edilmesi gibi hükümler bunlara da uygulanır mı?

Cevap: Bir şeyin örfen mal sayılması için akıl sahiplerinin onu elde etmeye eğilim göstermeleri ve şer'an ciddî helâl yararlarının olması, halkın özel bir grubuyla sınırlı kalsa da yeterlidir. Bu mal konusunda mülkiyet edinme, alış verişinin caiz olması, el koymak veya zayi etmekle tazmin edilmesi gibi mal değeri olan eşyanın bütün sonuç ve hükümleri uygulanır; ancak şer'an bu hüküm ve sonuçların uygulanmayacağına dair bir delil bulunması müstesna. Gerçi arı ve böcek gibi şeylerin mal ile muamelesinde, bedel olarak verilen mal veya paranın, ihtisas hakkı ve bu şeylerden el çekmek karşısında verilmesi ihtiyata daha uygundur.

Soru 428: Fakihlerden bir çoğunun söylediği gibi satılan şeyde nesne olması şartının aranması görüşüne rağmen, günümüzde devletler arasında yapılan teknolojik bilgi alış verişi anlaşmalarında yaygın olduğu üzere teknik bilimleri satmak sahih midir?

Cevap: Bilgi alış verişinin, sulh (musalaha)[19] yöntemiyle yapılmasının sakıncası yoktur.

Soru 429: Bir arsayı veya başka bir şeyi, hırsızlıkla meşhur olan bir kişiye satmanın hükmü nedir? O adamın satıcıya vermek istediği paranın çalınmış olabileceği ihtimali göz önünde bulundurulursa hüküm nedir?

Cevap: Böyle bir ihtimalin varlığı, haram yolla kazanç elde etmekle meşhur olan kimseyle muamele yap-maya engel değildir. Fakat ödeyeceği paranın haram maldan olduğu kesin olarak bilinirse, o bedeli almak caiz olmaz.

Soru 430: Bana mihr olarak verilen bir tarlam var; son zamanlarda bu tarlayı sattım. Fakat şimdi bir adam bu tarlanın iki yüz yıldan beri vakıf olduğunu iddia ediyor; bu durumda benim bu tarlayı satmamın hükmü nedir? Bu toprağı bana mihr olarak veren kocamın ve bu tarlayı benden satın alan müşterinin sorumluluğu nedir?

Cevap: O tarlanın vakfedilmiş olduğunu iddia eden kişi şer'î bir mahkemede davasını ve o vakfın satılması sahih olmayan vakıflardan olduğunu ispatlayıncaya kadar o tarla üzerinde yapılan bütün muamelelerin doğruluğuna hükmedilir. Ama şer'î bir mahkemede o tarlanın vakfedilmiş olduğu ve bu mevkufun satılması doğru ol-mayan vakıflardan olduğu ispatlanırsa, o tarla üzerinde yapılan bütün muamelelerin batıl olduğuna hükmedilir. Bu durumda müşteriden aldığınız parayı müşteriye geri vermeniz ve tarlanın da vakıf hâline döndürülmesi farzdır. Bu durumda kocanız da mihri karşılamakla yükümlüdür.

Soru 431: Babam tarım reformu kanununa uygun olarak payına düşen sulama hakkının bir saatliğini ona ait olan tarlalarla birlikte satmış, fakat bunun karşılığında müşteriden bir şey almamıştır; bunu müşteri de itiraf etmektedir. Babamdan onun parasını müşteriye hibe ettiğini bildirecek hiçbir şey de ulaşmamıştır. Acaba bizim müşteriden onun parasını istememiz caiz midir?

Cevap: Eğer sulama hakkı ve ona ait topraklar satıcının şer'î mülkü ise, satıcı ve onun ölümünden sonra mirasçıları satılan şeyin parasını müşteriden isteyebilirler.

Soru 432: Bir ticaret odasından ithal ruhsatı veya eşya satın alma ruhsatı olan kimsenin bu ruhsatı hiçbir işlem yapmadan serbest piyasada satması caiz midir?

Cevap: İslâm devletinin kurallarına aykırı değilse bunun başlı başına bir sakıncası yoktur.

Soru 433: Devlet tarafından verilen ticaret ruhsatını satmak veya kiraya vermek caiz midir?

Cevap: Çalışma ruhsatından yararlanma hakkını kar-şılıksız olarak veya bir şey karşılığında başkasına aktarmak işlemi İran İslâm Cumhuriyeti devletinin kanunlarına uygun olmalıdır.

Soru 434: Kanun gereği açık artırımla satılması gereken bir mal artırma yöntemiyle satışa sunulduğunda, bilir kişinin belirlediği fiyata müşteri çıkmazsa, acaba bu malı bilir kişinin belirlediği fiyattan aşağısına satmak caiz midir?

Cevap: Bilir kişi tarafından belirlenen fiyat, artırmayla satışta ölçü değildir. Dolayısıyla eğer bir mal kanunen ve şer'an sahih bir şekilde artırma yöntemiyle satılırsa, artırmada, mala en yüksek fiyatı veren müşteriye satmanın sıhhatine hükmedilir.

Soru 435: Sahibi belli olmayan bir yerde, oturmak için bir ev yaptık. Acaba, müşterinin rızasıyla ve müşterinin o arsaların sahibinin belli olmadığını ve satıcının da o arsalar üzerindeki binadan başka bir şeye sahip olmadığını bildiği hâlde, sahibi belli olmayan bu arsayı üzerindeki evle birlikte satmamız caiz midir?

Cevap: Sahibi belli olmayan toprak üzerinde yapılan bina şer'î hâkimden izin alınarak yapılmış ise binanın sahibi arsayı değil, sadece binayı satabilir.

Soru 436: Evimi bir kişiye sattım. Alıcı da evin parasının bir bölümünün karşılığı olarak belli bir meblağ çek verdi bana. Ancak banka çek sahibinin hesabında nakit para bulunmadığından çekin karşılığını ödememektedir. Zamanın geçmesiyle ev fiyatlarının artması ve enflâsyon oranının yükselmesi ve yine kanunî merhalelerin sonuçlanıp müşterinin çek meblağını ödemeye mahkum edilmesinin uzun bir süre alacağı dikkate alındığında acaba ben sadece bu çek meblağını mı almalıyım, yoksa meblağı alacağım güne oranla müşteriden paranın alım gücü farkını da isteyebilir miyim?

Cevap: Satıcının satış anında belirlenen fiyattan fazlasını istemeye hakkı yoktur. Ancak, alıcının parayı ödemedeki kusuru dolayısıyla satıcı alım gücü ve parasının değerinin düşmesinden dolayı zarara uğramışsa, ihtiyat gereği fark miktarı hususunda müşteriyle uzlaşmalıdır.

Soru 437: Bir kimseden belli bir zaman sonra teslim etmesi şartıyla bir daire satın aldım. Anlaşma sırasında fiyatın %15 yükseltilebileceği kararına vardık. Ancak satıcı şimdi fiyatı tek taraflı olarak %31 yükselterek daireyi tamamlayıp teslim etmesi için kendisine bu miktarı ver-mem gerektiğini ileri sürüyor; acaba satıcının bu davranışı caiz midir?

Cevap: Anlaşma yapılırken son ve kesin fiyat belirlenmemişse ve fiyat, teslim gününün fiyatı göz önünde bulundurularak belirlenmeye bırakılmışsa satış batıl olur ve satıcı muameleyi uygulamaktan kaçınabilir ve istediği fiyata satmakta serbesttir. Satıcı ve alıcının kesin fiyatı malın teslim gününün fiyatına bakarak belirlemek üzere anlaşmaları ve razı olmaları satış muamelesinin doğru olması için yeterli değildir.

Soru 438: Bir plastik fabrikasının beşte birini belli bir meblağ karşılığında satın alarak satıcıya parasının dörtte birini nakit olarak ödedim; diğer üç bölümü için de her biri fiyatın dörtte biri meblağında olan üç adet çek verdim. Fakat fabrika, ödenen nakit para ve çekler satıcının elinde bulunmaktadır. Acaba bu satış şer'an gerçekleşmiş olur mu ve acaba satıcıdan fabrikanın kârından kendi payıma düşeni isteyebilir miyim?


Cevap: Alış verişin sıhhatinde malı teslim almak ve paranın tamamını satıcıya vermek şart değildir. Fabrikanın beşte biri eğer şer'î sahibinden, vekilinden veya velisinden satın alınmış ve muamele sahih bir şekilde gerçekleşmişse fabrikanın beşte biri müşterinin mülkü olur ve ona mülkiyet hakları uygulanır; dolayısıyla alıcı fabrikanın kârından hissesine düşeni isteyebilir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder