Soru 426: İnsanın
böbrek gibi bazı organlarını ihtiyacı olan bir kimseye satması caiz midir?
Cevap: Bu organın vücuttan alınmasının, sahibinin
hayatını tehlikeye sokmaması ve ciddî bir zarar vermemesi durumunda sakıncası
yoktur.
Soru 427: Halkın
genelinin yanında bir faydası ve önemi olmayan, fakat özel bir grubun yanında
değer ve önemi olan şeyler, örneğin araştırma merkezlerinde ve üniversitelerde
araştırma değeri olan arılar ve böcekler mal[18] sayılır mı ve mal
değeri olan eşyaya uygulanan mülkiyet edinme, alım satımlarının caiz olması ve
zayi edildiği takdirde tazmin edilmesi gibi hükümler bunlara da uygulanır mı?
Cevap: Bir şeyin örfen mal sayılması
için akıl sahiplerinin onu elde etmeye eğilim göstermeleri ve şer'an ciddî
helâl yararlarının olması, halkın özel bir grubuyla sınırlı kalsa da
yeterlidir. Bu mal konusunda mülkiyet edinme, alış verişinin caiz olması, el
koymak veya zayi etmekle tazmin edilmesi gibi mal değeri olan eşyanın bütün
sonuç ve hükümleri uygulanır; ancak şer'an bu hüküm ve sonuçların
uygulanmayacağına dair bir delil bulunması müstesna. Gerçi arı ve böcek gibi
şeylerin mal ile muamelesinde, bedel olarak verilen mal veya paranın, ihtisas
hakkı ve bu şeylerden el çekmek karşısında verilmesi ihtiyata daha uygundur.
Soru 428: Fakihlerden
bir çoğunun söylediği gibi satılan şeyde nesne olması şartının aranması
görüşüne rağmen, günümüzde devletler arasında yapılan teknolojik bilgi alış
verişi anlaşmalarında yaygın olduğu üzere teknik bilimleri satmak sahih midir?
Cevap: Bilgi alış verişinin, sulh (musalaha)[19] yöntemiyle
yapılmasının sakıncası yoktur.
Soru 429: Bir arsayı
veya başka bir şeyi, hırsızlıkla meşhur olan bir kişiye satmanın hükmü nedir? O
adamın satıcıya vermek istediği paranın çalınmış olabileceği ihtimali göz
önünde bulundurulursa hüküm nedir?
Cevap: Böyle bir ihtimalin varlığı,
haram yolla kazanç elde etmekle meşhur olan kimseyle muamele yap-maya engel
değildir. Fakat ödeyeceği paranın haram maldan olduğu kesin olarak bilinirse, o
bedeli almak caiz olmaz.
Soru 430: Bana mihr
olarak verilen bir tarlam var; son zamanlarda bu tarlayı sattım. Fakat şimdi
bir adam bu tarlanın iki yüz yıldan beri vakıf olduğunu iddia ediyor; bu
durumda benim bu tarlayı satmamın hükmü nedir? Bu toprağı bana mihr olarak
veren kocamın ve bu tarlayı benden satın alan müşterinin sorumluluğu nedir?
Cevap: O tarlanın vakfedilmiş
olduğunu iddia eden kişi şer'î bir mahkemede davasını ve o vakfın satılması
sahih olmayan vakıflardan olduğunu ispatlayıncaya kadar o tarla üzerinde
yapılan bütün muamelelerin doğruluğuna hükmedilir. Ama şer'î bir mahkemede o
tarlanın vakfedilmiş olduğu ve bu mevkufun satılması doğru ol-mayan vakıflardan
olduğu ispatlanırsa, o tarla üzerinde yapılan bütün muamelelerin batıl olduğuna
hükmedilir. Bu durumda müşteriden aldığınız parayı müşteriye geri vermeniz ve
tarlanın da vakıf hâline döndürülmesi farzdır. Bu durumda kocanız da mihri
karşılamakla yükümlüdür.
Soru 431: Babam tarım
reformu kanununa uygun olarak payına düşen sulama hakkının bir saatliğini ona
ait olan tarlalarla birlikte satmış, fakat bunun karşılığında müşteriden bir
şey almamıştır; bunu müşteri de itiraf
etmektedir. Babamdan onun parasını müşteriye hibe ettiğini bildirecek hiçbir
şey de ulaşmamıştır. Acaba bizim müşteriden onun parasını istememiz caiz midir?
Cevap: Eğer sulama hakkı ve ona ait
topraklar satıcının şer'î mülkü ise, satıcı ve onun ölümünden sonra mirasçıları
satılan şeyin parasını müşteriden isteyebilirler.
Soru 432: Bir ticaret
odasından ithal ruhsatı veya eşya satın alma ruhsatı olan kimsenin bu ruhsatı
hiçbir işlem yapmadan serbest piyasada satması caiz midir?
Cevap: İslâm devletinin kurallarına aykırı değilse bunun
başlı başına bir sakıncası yoktur.
Soru 433: Devlet
tarafından verilen ticaret ruhsatını satmak veya kiraya vermek caiz midir?
Cevap: Çalışma ruhsatından yararlanma hakkını kar-şılıksız
olarak veya bir şey karşılığında başkasına aktarmak işlemi İran İslâm
Cumhuriyeti devletinin kanunlarına uygun olmalıdır.
Soru 434: Kanun gereği
açık artırımla satılması gereken bir mal artırma yöntemiyle satışa
sunulduğunda, bilir kişinin belirlediği fiyata müşteri çıkmazsa, acaba bu malı
bilir kişinin belirlediği fiyattan aşağısına satmak caiz midir?
Cevap: Bilir kişi tarafından
belirlenen fiyat, artırmayla satışta ölçü değildir. Dolayısıyla eğer bir mal
kanunen ve şer'an sahih bir şekilde artırma yöntemiyle satılırsa, artırmada,
mala en yüksek fiyatı veren müşteriye satmanın sıhhatine hükmedilir.
Soru 435: Sahibi belli olmayan bir yerde, oturmak için bir ev yaptık.
Acaba, müşterinin rızasıyla ve müşterinin o arsaların sahibinin belli
olmadığını ve satıcının da o arsalar üzerindeki binadan başka bir şeye sahip
olmadığını bildiği hâlde, sahibi belli olmayan bu arsayı üzerindeki evle
birlikte satmamız caiz midir?
Cevap: Sahibi belli olmayan toprak
üzerinde yapılan bina şer'î hâkimden izin alınarak yapılmış ise binanın sahibi
arsayı değil, sadece binayı satabilir.
Soru 436: Evimi bir
kişiye sattım. Alıcı da evin parasının bir bölümünün karşılığı olarak belli bir
meblağ çek verdi bana. Ancak banka çek sahibinin hesabında nakit para
bulunmadığından çekin karşılığını ödememektedir. Zamanın geçmesiyle ev
fiyatlarının artması ve enflâsyon oranının yükselmesi ve yine kanunî
merhalelerin sonuçlanıp müşterinin çek meblağını ödemeye mahkum edilmesinin
uzun bir süre alacağı dikkate alındığında acaba ben sadece bu çek meblağını mı
almalıyım, yoksa meblağı alacağım güne oranla müşteriden paranın alım gücü
farkını da isteyebilir miyim?
Cevap: Satıcının
satış anında belirlenen fiyattan fazlasını istemeye hakkı yoktur. Ancak,
alıcının parayı ödemedeki kusuru dolayısıyla satıcı alım gücü ve parasının
değerinin düşmesinden dolayı zarara uğramışsa, ihtiyat gereği fark miktarı
hususunda müşteriyle uzlaşmalıdır.
Soru 437: Bir kimseden
belli bir zaman sonra teslim etmesi şartıyla bir daire satın aldım. Anlaşma
sırasında fiyatın %15 yükseltilebileceği kararına vardık. Ancak satıcı şimdi
fiyatı tek taraflı olarak %31 yükselterek daireyi tamamlayıp teslim etmesi için
kendisine bu miktarı ver-mem gerektiğini ileri sürüyor; acaba satıcının bu
davranışı caiz midir?
Cevap: Anlaşma yapılırken son ve
kesin fiyat belirlenmemişse ve fiyat, teslim gününün fiyatı göz önünde
bulundurularak belirlenmeye bırakılmışsa satış batıl olur ve satıcı muameleyi
uygulamaktan kaçınabilir ve istediği fiyata satmakta serbesttir. Satıcı ve
alıcının kesin fiyatı malın teslim gününün fiyatına bakarak belirlemek üzere
anlaşmaları ve razı olmaları satış muamelesinin doğru olması için yeterli
değildir.
Soru 438: Bir plastik
fabrikasının beşte birini belli bir meblağ karşılığında satın alarak satıcıya
parasının dörtte birini nakit olarak ödedim; diğer üç bölümü için de her biri
fiyatın dörtte biri meblağında olan üç adet çek verdim. Fakat fabrika, ödenen
nakit para ve çekler satıcının elinde bulunmaktadır. Acaba bu satış şer'an
gerçekleşmiş olur mu ve acaba satıcıdan fabrikanın kârından kendi payıma düşeni
isteyebilir miyim?
Cevap: Alış verişin sıhhatinde malı
teslim almak ve paranın tamamını satıcıya vermek şart değildir. Fabrikanın
beşte biri eğer şer'î sahibinden, vekilinden veya velisinden satın alınmış ve
muamele sahih bir şekilde gerçekleşmişse fabrikanın beşte biri müşterinin mülkü
olur ve ona mülkiyet hakları uygulanır; dolayısıyla alıcı fabrikanın kârından
hissesine düşeni isteyebilir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder